R. - ?SMEK - İsmek - İstanbul Büyükşehir Belediyesi
R. - ?SMEK - İsmek - İstanbul Büyükşehir Belediyesi
R. - ?SMEK - İsmek - İstanbul Büyükşehir Belediyesi
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
148<br />
Orta Asya’dan Günümüze<br />
Büyülü Ezgiler<br />
Neva OLUT<br />
En eskisi 10 bin yýl öncesine dayanan, tamamen doðal ve orijinal malzemelerle üretilmiþ<br />
murinhur, rebab, çeng, þaman davulu, yatugan gibi belki de adýný bile duymadýðýmýz<br />
800 farklý Türk enstrümaný Ferudun Obul'un Sultanahmet'teki küçücük atölyesinde hayata<br />
tutunmaya çalýþýyor. Obul ilgisizlikten muzdarip ancak tüm çaðrýlara raðmen yurt<br />
dýþýna çýkmayý hiç düþünmüyor: "Her þey burada kalmalý, anavatanýmda…" diyor.<br />
Feridun Obul… Sultanahmet'in tarih kokan daracýk sokaklarýndan<br />
birinde, Osmanlý paþalarý için yapýlmýþ, 300 yýllýk bir yapý<br />
olan Türk Müzik Evi'nin sessiz, sakin, mütevazi, ince ruhlu sahibi…<br />
Ýçten bir "hoþ geldiniz" ile karþýlýyorlar Feridun Bey ve eþi<br />
Sema Haným bizleri. Feridun Bey'in çalýþma odasýna giriyoruz,<br />
bütün duvarlar daha önce hiç görmediðimiz enstrümanlarla<br />
dolu. "Doðu Türkistan'dan Sibirya'ya, Kafkaslar'dan Balkanlar'a<br />
kadar çok geniþ bir coðrafyanýn ürünleri" diye anlatýyor ve bir<br />
bir tanýtýyor Feridun Usta bize enstrümanlarý…<br />
"Çeng, kubuz, yatugan, dutar, dobra, tar, halile, dutar, koray,<br />
þaman davulu, kýlkopuz, koçkarca, santur, sýbýzgý, musikar, nakkare…"<br />
diye saymaya baþlýyor, þaþýrýyoruz, ne adýný biliyoruz,<br />
ne kendini tanýyoruz enstrümanlarýn. "Bunlar bizim kültürümüz"<br />
diyor usta, "Orta Asya'dan beri Türkler icra etmiþ ve hala<br />
da o bölgelerde meþk ediliyor bu çalgýlar. Ne yazýk ki bizde<br />
bilinmiyor, öyle ki üniversitelerimizdeki enstrüman yapýmý bölümlerinde<br />
bile dersi yok. Ancak her zaman olduðu gibi bu konuda<br />
da yabancýlar anlýyor kültürümüzün kýymetini. Ýspanya,<br />
Ýsviçre, Avusturya ve Almanya'dan misafirler aðýrlarým sürekli.<br />
Hepsi öyle ilgili ki þaþarsýnýz. Mesela iki yýl önce bir konser oldu.<br />
26 yabancý ülkemize geldi ve rebab çaldý. Bizimkiler ise sadece<br />
alkýþladý… Yurt dýþýnda çoðu ülkede yapýlýyor çalgýlarýmýz ve<br />
ders vermem için çaðýrýyorlar beni. Gitmiyorum. Sergi için bile<br />
gitmedim. Burada kalmalý herþey diye düþünüyorum…"<br />
"Bir Ses ile Hayatým Deðiþti"<br />
Sema Haným'ýn bizim için demlediði sýcacýk çayýn eþliðinde devam<br />
ediyor konuþmamýz… Ustanýn bu derin aþkýnýn ne zaman<br />
ve nasýl baþladýðýný merak ediyoruz. "1986 yýlýydý. O zamana<br />
kadar müzik ile yakýndan uzaktan alakasý olmayan ben, bir arkadaþýmý<br />
ziyaret için Cerrahpaþa'daki Ýstanbul Üniversitesi Etnomüzikoloji<br />
Merkezi'ne gitmiþtim. Bir ses ile yaþamýmýn akýþý<br />
deðiþti diyebilirim. Beni bilmediðim diyarlara götüren bir týnýydý<br />
bu… Çatý ustasýydým halbuki, iþi býraktým ve enstrüman yapýmý<br />
atölyesinde baþlama kararý aldým.1994 yýlýna kadar bu iþe<br />
gönül veren arkadaþlarýmla omuz omuza çalýþtýk, ürettik. Ancak<br />
üniversitenin rektörünün deðiþmesi bu rüyanýn sonu oldu.<br />
Hepimiz ayrý yönlere daðýldýk. Ben Türk Müzik Evi'ni kurdum ve<br />
eþimin sonsuz desteðiyle bu yolda tek baþýma yürümeye baþladým.<br />
Kýzým yetiþti ardýndan. Gökçe Obul da ÝTÜ Türk Musikisi