22.12.2012 Views

R. - ?SMEK - İsmek - İstanbul Büyükşehir Belediyesi

R. - ?SMEK - İsmek - İstanbul Büyükşehir Belediyesi

R. - ?SMEK - İsmek - İstanbul Büyükşehir Belediyesi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

82<br />

Ýllustrasyon: Mehmet MÝyasoðlu<br />

reye ait yeni bir estetik ufka dönüþtüðünde ise herhalde diðer insanlarla<br />

paylaþýlmasý gereken bir güzellik olacaktýr. Bu güzelliðin<br />

paylaþýlmasý ve yaygýnlaþtýrýlmasýný da bireyin toplumsal medeniyet<br />

tasavvuruna mensubiyeti olarak nitelendiriyoruz. Kýsaca denilebilir<br />

ki san’atkarýn duygu ve ruh dünyasý, bu dünyayý düzenleyen<br />

estetik ölçütleri ve bu dünyayý dýþ aleme yansýtýrken yani<br />

eser verirken izlediði uslup, aid ve mensup olduðu toplumun medeniyet<br />

tasavvuru ile derin ve kuvvetli bir iliþki içindedir. Ayný iliþki<br />

san’at eserinin muhatabý olan birey için de geçerlidir. Estetik özne<br />

olan bireyin duygu dünyasý ve estetik ölçütleri büyük ölçüde<br />

yine aid ve mensup olduðu toplum tarafýndan belirlenmektedir.<br />

Toplumsal yapýyý kuran, yaþatan ve saðlamlaþtýran medeniyet tasavvurunun<br />

yaþamak ve geliþmek için mutlak surette san’ata ve<br />

dolayýsý ile onun yapýcýsý olan san’atkara ihtiyacý vardýr. Toplumun<br />

sahip olduðu medeniyet tasavvuru toplumsal katmanlarda yayýldýðý<br />

nisbette, benimsendiði ve içselleþtirildiði ölçüde güç ve kudret<br />

kazanýr, toplumsal var olma iradesini, beraber yaþama þuurunu<br />

ve birlikte eylem yapma kudretini ortaya koyar. Medeniyet tasavvurunun<br />

benimsenmesi veya toplumsal bir kabul görmesi daha<br />

ziyade fikir ve düþünce dünyasý üzerinden geliþen bir olgudur.<br />

Bilim ve düþünce adamlarý eylemleri ve eserleri ile topluma ait ortak<br />

düþünce tarzýný yani maþeri aklý oluþtururlar. Bu aklýn, kiþisel<br />

yetenek ve özellikleri çok farklý geniþ halk katmanlarý tarafýndan<br />

arzu edilen bir düzey ve muhtevada anlaþýlarak kabul edilmesi oldukça<br />

zordur. Bunun yerine geniþ kitleler kendilerine örnek olarak<br />

aldýklarý bazý yetkin kimselerin fikir ve düþüncelerini kabul,<br />

daha doðrusu tahkike güç yetiremeyecekleri için taklid ederler.<br />

Buna karþýlýk toplumsal medeniyet tasavvurunun içselleþtirilmesi<br />

bir baþka alanda, duygular ve ruh dünyasýnda gerçekleþir. Burada<br />

ise san’atkarlar hakimdir ve tasarruf sahibidir. San’atkarlar verdikleri<br />

eserler ve yaþadýklarý hayat tarzý ile maþeri zevki teþkil ve tanzim<br />

ederler. Bir san’at eseri üzerinden yayýlan estetik bir haberin<br />

yahut medeniyet tasavvuruna ait bir yorumun en ücra noktalardaki<br />

en münzevi bireylere ulaþmasý, fikri bir eserin ya da bilimsel<br />

bir yorumun bu noktaya ulaþmasýna göre çok daha kolay, çabuk<br />

ve yaygýndýr. Ayrýca san’at eserinin haberi büyük ölçüde bir baþka<br />

birikime ihtiyaç kalmadan bir anda içselleþtirilebilir. Çünkü<br />

duygularýn dili ve iletiþimi aklýn diline ve iletiþimine göre çok daha<br />

çabuk ve etkindir. Zihni sahada bir merhaleyi geçmek için inceleme<br />

ve düþünme aþamalarýnda uzun gayretlerin sarf edilmesi<br />

gerekirken ya da bu yapýlamadýðýnda taklid ile yetinmek gerçeði<br />

ortaya çýkarken duygusal sahada yeni bir merhale veya haber, zaman,<br />

mekan ve muhit þartlarýna uygun bir biçimde olmak koþulu<br />

ile hemen yerine ve maksadýna vasýl olur. Bu bakýmdan bir medeniyet<br />

tasavvurunun geniþ kitlelerce içselleþtirilmesi, benimsenip<br />

kabul görmesinden daha kolay ve þumullüdür. Bu noktadan deðerlendirildiðinde<br />

ise toplumun kendi medeniyet tasavvurunu geniþ<br />

kitlelere teþmil etmek ve sevdirmek açýsýndan san’atkara olan<br />

ihtiyacý inkar edilemez bir biçimde ortaya çýkar.<br />

Bir san’at eseri toplumun medeniyet tasavvuruna ait bir deðeri<br />

(bu deðere genel anlamda kýsaca öz de diyebiliriz) zaman, mekan<br />

ve muhit þartlarýna uygun bir biçimde ve estetik bir söylem içinde<br />

ifade ettiðinde geniþ toplumsal katmanlar tarafýndan beðenilir,<br />

sevilir ve içselleþtirilir. Eser bizatihi dýþ dünyada var olan malzemeler<br />

ile ortaya konmuþ fiziksel bir gerçekliktir. Dýþ dünyaya akseden<br />

bir varlýk ve bir uygulama ürünü olduðu için de kültürel bir<br />

vakýadýr. Eserin maddesel boyutu ile, yani biçimsel olarak, algýlanmasý<br />

onun arka planýnda yer alan ve ifade edilmesi asýl gaye olan<br />

mücerred kavrama, diðer bir deyiþle öze göre çok daha kolaydýr.<br />

Bu nedenle biçim, kitle tarafýndan ardýnda bulunan öze göre çok<br />

daha çabuk ve yaygýn olarak anlaþýlýr. Ve neticede eser, daha ziyade<br />

biçimsel yönü önde olarak maþeri bir beðeniþe mazhar olur<br />

ve toplumsal ortak zevkin oluþmasýna bir katký yapar. San’at eseri<br />

maddesel bir biçimlenme olduðu için ayný zamanda duraðan bir<br />

bünyeye sahiptir, biçimsel olarak zaman içinde deðiþmesi söz konusu<br />

deðildir.<br />

Kýsaca söylemek gerekirse san’at eseri içinde bir öz barýndýran sabit<br />

bir biçimdir. Kitle bir zaman diliminde kendi özel þartlarý içinde<br />

çok beðendiði bir san’at eserini, o eserin ardýnda duran ve ona ruh<br />

veren medeniyet deðeri yani öz ile özdeþleþtirir. Estetik heyecanýn<br />

diri olduðu, medeniyet tasavvurunun kudretini kaybetmediði ve<br />

bilinçle algýlandýðý zamanlarda bu özdeþleþme büyük bir mahzur<br />

teþkil etmez, hatta eserde vurgulanan medeniyet deðeri gibi soyut<br />

bir kavramýn çok daha kolay ve yaygýn anlaþýlýp içselleþtirilmesini<br />

saðladýðý için faydalýdýr. Diðer bir deyiþle bu özdeþleþme sebebiyle<br />

biçim ile öz birbiri ile aynileþmiþ, çoðu kez öz, biçimin gölgesinde<br />

kalmýþ ve öz adýný verdiðimiz mefhum veya deðer kolay ve<br />

yaygýn anlaþýlmakla birlikte biçimin kalýbýna dökülmüþtür.<br />

Geçen zaman içinde özün biçime ruh ve hayat veren özelliðinin<br />

toplumsal katmanlar tarafýndan unutulduðu sýk görülen bir hadisedir<br />

ve bu durumda öz artýk bir biçim olarak algýlanýr. Öz ile biçim<br />

arasýndaki iliþki, biçimin duraðan bünyesi dolayýsý ile donar ve<br />

rijit bir mahiyet kazanýr. Halbuki medeniyet tasavvuruna ait bir<br />

deðer olan öz, farklý zaman, mekan ve muhitlerde farklý biçimlerde<br />

ifade edilmek mecburiyetindedir. Öz bir kavramdýr ve medeniyet<br />

tasavvurunu kuran ve ona hayat veren bir özelliðe sahiptir.<br />

Özün deðiþen koþullarda yeni biçimler kullanýlarak mutlaka ifade<br />

edilebilmesi gerekir ki bu iþlevini yerine getirsin yani toplum bu<br />

yeni dönemde de maziden tevarüs ettiði medeniyet tasavvuru ile<br />

hayatiyetini sürdürsün, kimliðini ve kiþiliðini muhafaza edebilsin.<br />

Diðer bir deyiþle zaman, daha doðrusu zaman içinde deðiþen þartlar,<br />

biçimleri sorgular, zorlar ve deðiþime sürükler, toplumun bu<br />

yeni dönemlerde de kendi kalarak var olabilmesi yani kendi özgün<br />

medeniyet tasavvuru ile hayatýna devam edebilmesi için<br />

özün yeni biçimler altýnda ifade edilmesi kaçýnýlmaz bir zarurettir.<br />

Biçim ile öz arasýnda bir vakitler var olan ve o þartlarda çok müsbet<br />

neticeler veren özdeþlik, biçimin kaçýnýlmaz olan duraðan<br />

bünyesi, özün de farklý zamanlardaki yeni þartlara göre ifadesini<br />

bulmak noktasýnda belli bir kalýba baðlý kalamayacaðý gerçeði dikkate<br />

alýndýðýnda artýk bu yeni dönemde vazifesini yerine getiremez<br />

olur ve biçim özün ifadesinde yetersiz kalýr.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!