Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
48<br />
CAMİ VE NAMAZLA DIRILIŞ<br />
Haydi, güneş senden yüz çevirmeden, sen Rabbine çevir<br />
yüzünü şimdi.<br />
Vakit, ikindi namazı vakti…<br />
Akşam…<br />
Ne güneş aya yetişebiliyor, ne de ay güneşi geçebiliyor.<br />
Her biri kendi yolunda, hiç şaşırmadan akıp gidiyor… Güneş,<br />
ufkun batı ucundan gönderdiği kızıl bûseleriyle <strong>ve</strong>dalaşırken<br />
bizimle, sırasını bekleyen ay, solgun yüzüyle bir selam gönderdi<br />
gökyüzüne.<br />
İşte güneş terk etti bizi. Yıldızların dökülmesi <strong>ve</strong> dağların<br />
yürümesi de yakın. Alâmetleri gördük bir bir, kıyamete hazır<br />
artık, ölümü bekliyor dünya. Sur’un sesinin üstüne bir ses yok;<br />
uzun, karanlık, koyu bir sessizlik zamanıdır şimdi…<br />
Gündüzün içinden geceyi çıkaran, diriden de ölüyü çıkarır<br />
elbet. Tıpkı güneşin karanlıklardan sıyrılı<strong>ve</strong>rdiği gibi, canın da<br />
tenden ayrılma vaktidir şimdi. Gün nasıl akşam <strong>ve</strong>rirse son<br />
nefesini, tabiat kışın kuşanırsa beyaz kefenini, insanın da gün<br />
gelir tükeni<strong>ve</strong>rir ömür sermayesi.<br />
İşte, vakit ayrılık vakti.<br />
Ayrılırken garip bir yolcu gibi dünya evinden, ancak bir<br />
akşam vakti kadar yaşadığını zanneder insan! Sen de ömrün<br />
gibi hissettirmeden akan bu akşam kızıllığı geçmeden, solmadan<br />
yüzün, can teni terk etmeden dur huzura! Ölmeden önce<br />
öl ki, yaşadığını anla!<br />
Son namazın gibi, hüzünlü bir <strong>ve</strong>da anı gibi, kondur alnını<br />
seccadene! Sabah <strong>ve</strong> akşam, günün iki ucunda, göklerde <strong>ve</strong><br />
yerde ne varsa her birinin gölgesiyle birlikte secde et Rabbine!<br />
Bak! Yıldızlar da boyun eğiyor Sahibine!<br />
Gün ölürken, sen hâlâ ölmemişken haydi, şükret yaşadığın<br />
için şimdi!<br />
Vakit, akşam namazı vakti…