A'dan Z'ye EĞİRDİR ANSİKLOPEDİSİ - Nuri Güngör - Ispartaya.com
A'dan Z'ye EĞİRDİR ANSİKLOPEDİSİ - Nuri Güngör - Ispartaya.com
A'dan Z'ye EĞİRDİR ANSİKLOPEDİSİ - Nuri Güngör - Ispartaya.com
- TAGS
- nuri
- ispartaya.com
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Halk arasında Sevinçbey'e "Seniçbey" derler. Şöyle bir hikâye anlatırlar:<br />
Sevinçbey'deki Beyin evine bir misafir gelmiş. Kahveyi getiren kişi önce misafire<br />
vermek istemiş. Misafir de saygısından "Sen iç Bey." demiş. Ondan sonra oranın adı"<br />
Seniçbey "kalmış.<br />
SEVİNÇBEYLİ KARA MEHMET<br />
Kurtuluş savaşı içinde eşkıyalık yapmıştır. 1922 de Senirkent'te bomba ile<br />
öldürülmüştür. Başı Isparta'ya götürülüp teşhir edilmiştir.<br />
SEYAHAT-I KÜBRA<br />
Eğirdirli Karçınzade Süleyman Şükrü'nün bir seyahat kitabıdır. Asya, Afrika,<br />
Avrupayı gezmiş gördüklerini bu kitapta anlatmıştır. Baştan kırk sayfa kadarı Eğirdir<br />
tarih ve kültürüyle ilgili ilk bilgileri verir.<br />
SEYFULLAH DEDE<br />
Bir Mevlevi Dedesidir. Türbesi hamam mahallesinde tarihi bir evin içindedir.<br />
İhtimalle Mevlevi tarikatının Eğirdir'de ilk temsilcisidir. Mevlana Celalettin Rumi'nin<br />
kardeşi çocuğu olduğu söylencesi vardır. Son şeyhlerden Osman Efendi'nin eşi, dedem<br />
<strong>Nuri</strong>'nin kardeşi Veziroğlu Mehmet Efendi'nin kızı Havva'dır. Tekke 1925 ten sonra<br />
Cumhuriyet kanunları gereği kapatılmıştır.<br />
SİLAHDAROĞLU MESCİDİ<br />
Silahdar Paşa Mescidi Şerifi diye de kaydı var. 1530 yılındaki Eğirdir'de bulunan<br />
evkafın durumunu gösterir belgelerde kale içinde silahdaroğlu mescidi geçiyor. Bugün<br />
halen Kale camisi denilen cami kaynaklarda "Dedeki" mesciti olarak geçtiğine göre bu<br />
adı geçen mescit ikinci bir mescittir. Bu mescit 1945 lerden sonra yıkılmış, yerine bir<br />
salon iki odalı, tek katlı bir ev yapılmıştır. Hocalar evinin batı bitişiğinde, Vezirler evinin<br />
arkasında idi. Harçlı sağlam biryapıydı.<br />
SIRAZ<br />
Çok yağlı olurdu. Karnından çıkan yağı kendini kavururdu. En iyi kurulmuş balık<br />
sırazdan yapılırdı. Sac ve teneke üzerinde de pişirilerek yenirdi. Buna da çayır kebabı<br />
derlerdi. 5-6 kilo kadar irileri olurdu. Karçınzade Süleyman Şükrü 15 kiloya kadar<br />
tesadüf edildiğini söyler.<br />
Havyarı zehirlidir diye yenmezdi. Eğirdir gölü hakkında 1952 de rapor yazan<br />
Alman Ord.Prof. Dr. C. Kosswig iki arkadaşıyla beraber sıraz havyarı yiyerek deneme<br />
yapmıştır. Yemekten 4,5 saat sonra kusma ve terleme başlamış, aralıklarla sabaha<br />
kadar devam etmiş, ishal durumu da olmuştur. Raporunda böyle anlatmaktadır.<br />
SIRIM<br />
Erik, kayısı, yabani erik gibi meyveler marmelat haline getirilir. Bir bez üzerine<br />
incecik yayılarak güneşte suyu çektirilir. Sonra katlanarak kış için saklanır. Köseleden<br />
kesilmiş, muamele görmüş ince uzun ipe de sırım denir.