08.02.2013 Views

A'dan Z'ye EĞİRDİR ANSİKLOPEDİSİ - Nuri Güngör - Ispartaya.com

A'dan Z'ye EĞİRDİR ANSİKLOPEDİSİ - Nuri Güngör - Ispartaya.com

A'dan Z'ye EĞİRDİR ANSİKLOPEDİSİ - Nuri Güngör - Ispartaya.com

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

GÖL SEVİYESİ<br />

1478 yılındaki gelir yazılımında "Köprübaşı baluklagusundan eski deftere<br />

20 000 akça kaydolmuş. Üç yıldan beri göl kurumuş, bir akça hasıl olmamış. Ama<br />

göl şimdi ziyade mail olduğu sebepten tahminen hasıl 10 000 akça." gelir<br />

yazılmıştır." der. 1501 tarihli defterde de 600-700 akçe gelir gösterilir. Anlaşılan göl<br />

kendini çok uzun zamanda toplayabilmiştir. 1614 yılında da gölün yükseldiği,<br />

kıyıdaki köylerden bazılarının göç ettiği, bazı köylerin de AvşarYenice köyüne<br />

yerleştiği kayıtlarda yazılıdır.<br />

O zamanlar dokunulmadığı için göl ekolojik dengesini bulmuş. Ama şimdi<br />

Isparta'ya verilen içme suyu, çevresine verilen sulama suyu, göle akan derelerin<br />

üzerine baraj yapılması nedenleriyle göl gittikçe zorlanmakta, su seviyesi<br />

düşmekte, gölün geleceği tehlikeye girmektedir.<br />

Bunlardan daha büyük tehlike de, göl havzasındaki bitki örtüsünün tarla<br />

açmak için sürekli sökülerek toprağın çıplak kalması sonucu olarak göl tabanının<br />

hızla dolmasıyla su kitlesinin azalmasıdır, buna da birtedbirdüşünülmemesidir.<br />

GÖLE GİRME<br />

Bizim çocukluğumuz kışın buz tutunca göl üzerinde, yaz gelince de gölün<br />

içinde geçerdi. Ya balık avlardık, ya yüzerdik. Yakaladığımız balıkları göl kıyısında<br />

pişirir yer, eve gitme gereğini bile duymazdık. Sürekli yüzdüğümüzden<br />

kulaklarımıza su kaçardı. O suyu çıkarmak için söbü bir çakılı kulak deliğimize<br />

sokar:<br />

"Ak taş, gök taş<br />

Kulağımın suyunu al kaç" derdik, o yönde sıçrar, kulağımıza giden suyu<br />

çıkarırdık. Suya girmemizi istemeyen annelerimiz iç gömleğimizin yakasını<br />

dikerlerdi. Eğer izinsiz girersek bazı arkadaşlarımız giysilerimizi alıp annemize<br />

götürürlerdi. Bazen de göle girdiğimizde girmeyenler çamaşırlarımızı karıştırırlardı,<br />

zor bulurduk. Bazı zaman sakladıkları da olurdu. Yalvar yakar verirlerdi.<br />

Büyüklerimiz, karpuz kabuğu suya düştüğü zaman göle girileceğini<br />

söylerlerdi. Ama biz havanın durumuna göre Mayıs başından itibaren suya girmeye<br />

başlardık.<br />

GÖLSESİ<br />

Eğirdir'in hayatını ilk yazılı basına geçiren, kırk yıla yakın ömrü olan Gölsesi<br />

Gazetesinin nasıl yayma başladığını anlatmak istiyorum.<br />

1953 yazı <strong>Nuri</strong> Kartal, Turan Yazgan, <strong>Nuri</strong> <strong>Güngör</strong> kendilerince gazete,<br />

dergi gibi bir şey çıkarmaya özendiler. Adının "Petek" olmasını bile düşündüler. Bu<br />

dergi ya da gazeteyi teksir makinasında basmak için hazırlıklara bile başladılar. Bu<br />

lise çağındaki çocuklar işin ekonomik boyutuna girince şaşırdılar. Para basım için<br />

önemli bir olaydı. O zaman kendilerine yakın buldukları paralı ağabeylerine<br />

başvurdular. Bu kişi Abdullah Naci Kartal'dı. <strong>Nuri</strong> Kartal'ın amcasının oğluydu.<br />

Başta bunları ciddi almayan Abdullah Naci Kartal, sonra çevrenin de desteğiyle ikna<br />

oldu. Tüccarlığı bırakıp gazeteciliğe başladı. Önce bazı zorluklar olduysa da,<br />

memleket aydınlarının gücüyle, desteğiyle zorluklar aşıldı, 23 Temmuz 1953 te ilk<br />

sayı çıktı. Böylelikle <strong>Nuri</strong> Kartal'ın adını koyduğu "Gölsesi" gazetesi Eğirdir'in ilk

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!