A'dan Z'ye EĞİRDİR ANSİKLOPEDİSİ - Nuri Güngör - Ispartaya.com
A'dan Z'ye EĞİRDİR ANSİKLOPEDİSİ - Nuri Güngör - Ispartaya.com
A'dan Z'ye EĞİRDİR ANSİKLOPEDİSİ - Nuri Güngör - Ispartaya.com
- TAGS
- nuri
- ispartaya.com
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
<strong>EĞİRDİR</strong> GÖLÜ MERAKİBİ BAHRİYESİ<br />
Kurtuluş savaşı başlangıcında Eğirdir istasyon ile Avşar Hüyük arasında<br />
ulaşım yapmak için motor ve mavnalar getirildi. Bu işler bir Binbaşının kumandasında<br />
yürütüldü. Bu taşıt araçları bilhassa Büyük Taarruz'dan önce cephe gerisinde asker ve<br />
araç taşıdılar. İstasyon altından Hüyük'e, ordan da Akşehir'e ulaşılıyordu. Bu askeri<br />
taşımanın Eğirdir gölündeki ulaşım bölümüne "Eğirdir Gölü Merakibi Bahriyesi" denildi.<br />
Sözler "Eğirdir Gölünde yapılan tekne taşımacılığı" anlamı taşıyor. O günleri yaşayan<br />
Öğretmen Etem Kartal bu olayı ve sonunu şöyle anlatıyor:<br />
"Savaştan sonra bu motor ve mavnalar Eğirdir Maliyesine devredildi. Binbaşı ile<br />
askerleri İzmir Bahriyesi Kumandanlığı emrine verildi. O zamanlar daha İzmir-Eğirdir<br />
demiryolu bir İngiliz şirketinin elindeydi. Şirket Merakibi Bahriye'yi almak istedi.<br />
Hükümet doğru bulmadığından Kaymakamlık Eğirdir Belediyesinin almasını istedi.<br />
Nedense Belediye almadı. Kaymakam Orhan Sami Bey "Eğirdir İhtiyat Zabitan<br />
Yardımlaşma Cemiyeti"ne verdi. Cemiyet Merakibi Bahriye'yi aldıktan sonra başına iki<br />
bekçi koydu, istasyon altındaki körfeze demirledi. Göl kenarında bir fener vardı.<br />
Demiryolu oraya kadar uzardı.<br />
İstasyon memuru Sabri bey, nasılsa Cemiyet idare heyetinden Hatipoğlu Rifat<br />
Efendi ile fenerin kendilerine ait olduğu konusunda tartışıyor. Hatipoğlu Rifat Efendi<br />
istasyon memuruna: "Sen İngilizlere satılmışsın." diyor. İstasyon memuru Sabri Bey de<br />
"Sen yarın görürsün, motorun yerinde yeller eser." diyor. O sırada bekçiler Kayyumoğlu<br />
irfan (Kaynak), Yaşaroğlu Süleyman (Dayım) idi. Yaşaroğlu Süleyman Eğirdir'e<br />
gelince Kayyumoğlu İrfan da istasyondaki memurların davetine icabet ediyor ve gece<br />
motorun ahşap kısmı delinerek batırılıyor. Sabahleyin istasyonda kavas olan Veziroğlu<br />
Tevfik, Cemiyet azasından Müftüoğlu Tahsin Efendiye motorun battığını<br />
söylüyor.Tahsin Efendi Cemiyet azalarına haber veriyor... Motorun yanına geliyor,<br />
bekçilere soruluyor. Yaşaroğlu Süleyman "Ben o gece ekmek almaya gittim. İrfan<br />
ağabeyim bekleyecekti." diyor, irfan da "Ben de istasyondaki memurların yanına gitmiş<br />
idim." cevabını veriyor. Savcılığa müracaat ediliyor. Tetkik neticesinde suçlu meydana<br />
çıkarılamıyor. Cemiyet tarafından durum Atatürk'e arzediliyor. Atatürk Deniz<br />
Kumandanı Sadullah Beyi Eğirdir'e gönderiyor. Durum imkansız görülerek motorun<br />
çıkarılmasından vazgeçiliyor.<br />
Daha sonraları Yeşiladalı Hafız Kamil Şirketi, Cemiyete müracaat ederek batık<br />
motoru satın alıyorlar. Fakat onlar da çıkarmaya muvaffak olamıyorlar. Bu motor 1980<br />
lerde çıkarıldı. Bazı aletleri hatıra olarak Dağ ve Komando Okulunda saklanmaktadır.<br />
<strong>EĞİRDİR</strong> GÖLÜNÜN ÇOK ÖZEL BİR BALIĞI<br />
Ord. Prof.Dr.C.Kosswig 1952 de Eğirdir golüyle ilgili raporunda çok özel bir<br />
balıktan bahsetmektedir. O bölümü olduğu gibi alıyorum.<br />
"Bir nevi Beyşehir ve Eğirdir göllerinin sakladıkları muammalardan biridir. Bu<br />
balığın koleksiyonumuzdaki numunesi 40 cm boyundadır. Her iki gölde de o kadar<br />
nadir olmalı ki ne halk arasında adı vardır, ne de balıkçılar böyle bir balıktan haberlidir.<br />
Böylece bu balığın Latince ismini vermekle yetinelim.<br />
"Schizothorox prophylakx"... İlk bakışta sıraza benzeyen bu balık cinsi aslında<br />
tamamıyla Asyanın göl ve nehirlerine aittir. Bilhassa Keşmir ve Afganistan'da yaşayan<br />
bir genusun yakın doğuda ve küçük Asyada tek temsilcisidir. Maalesef şimdiye kadar<br />
yaşayışı hakkında Beyşehir gölünden bir, Eğirdir gölünden bir tane rastlanmıştır."