08.02.2013 Views

A'dan Z'ye EĞİRDİR ANSİKLOPEDİSİ - Nuri Güngör - Ispartaya.com

A'dan Z'ye EĞİRDİR ANSİKLOPEDİSİ - Nuri Güngör - Ispartaya.com

A'dan Z'ye EĞİRDİR ANSİKLOPEDİSİ - Nuri Güngör - Ispartaya.com

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

FRİEDRİCHSARRE<br />

Alman Friedrich Sarre 1896 da yayımladığı "Küçük Asya Anadolu Seyahati" adlı<br />

kitabında Eğirdir'den de bahseder. Ün dergisinde Dr. Şükrü Akkaya çevirisiyle<br />

yayımlanan yazıdan bir bölümünü alıyorum. Yazar 1959 yangınında yanan Ağalar'ın<br />

evinde misafir edilmiştir. Kitabın aslında burayla ve Eğirdir'le ilgili fotoğraflar vardır.<br />

"Eğirdir'de kaldığımız sürece bizi misafir eden kişiler Hacı İsmail'in oğulları iki<br />

kardeşti. Bağları, arazileri, şehrin merkezinde büyükçe iki evleri vardı. Evler, pazar<br />

yerinden Kale'ye giden cadde üzerindeydi. Bu evlerden biri ikametgah, diğeri harem<br />

dairesi olarak kullanılıyordu. Her iki erkeğin de ikişer karısı vardı. Her iki erkeğin de<br />

ikinci hanımlarından çocukları olmuş. Birinin yedi sekiz yaşlarında bir oğlu, diğerinin<br />

birkaç yaş daha küçük bir kızı var. İki kardeşle çocuk ve amcalarının, ayrıca bir çocuğun<br />

fotoğrafını aldık. Ertesi gün fotoğrafını aldığımız çocuk hastalandı. Bunun fotoğraf<br />

çekilmesinden ileri geldiğini, bir çeşit çarpıldığına inandılar. Doktor kısa bir zamanda<br />

iyileştirdiği halde, onlar yine kanaatlerini değiştirmediler.<br />

Burada zengin ve halis bir Türk evinin iç yaşayışı hakkında fikir edinmeye fırsat<br />

çıkmıştı. Kaldığımız evin zemini kargir idi. Burada ahırla evin kileri bulunuyordu. Birinci<br />

kat ahşaptı. Geniş ve evin cephesince uzayan bir sofa vardı. Odalar bu sofaya<br />

açılıyordu. Burada bize iki oda verildi. Mobilyası minderlerle yastıklardan ve<br />

yaygılardan ibaretti. Eşyanın hepsi fevkalade temiz ve süslü idi. Büyük sofa asıl ikamet<br />

yeriydi. Burada bulunan yüksekçe bir sedirde öğle ve akşam olmak üzere iki öğün<br />

yemek yeniyordu. Ev sahiplerimizle küçük oğlanın da katıldığı yemek büyük bir sinide<br />

çok çeşitli yemeklerle geliyordu. Türlü et yemekleri, sebze ve tatlılar yeniyor, her<br />

defasında son yemek geldiği zaman derin bir nefes alıyorduk. Ardından hizmetçi ibrikle<br />

geliyor, ellerimizi yıkayarak nakışlı peşkirlerle kuruluyorduk. Yemekler ne bıçağa ne<br />

çatala ihtiyaç gösteriyordu. Kaşık seklinde katlanan ekmek, kaşık yerini tutuyordu. Bu<br />

hal Avrupalılar için garip ve pek de iştah açıcı değildi.<br />

Harem dairesi bizim için bilhassa merak konusuydu. Dostlarımız bize burasını<br />

da göstermek lutfunda bulundular. Önce kadınlara bizim geldiğimiz söylendi. Onlar<br />

zemin kata çekildiler. Harem dairesinin avluya bakan tarafının sofası da camlarla kapalı<br />

idi. Sokak tarafındaki iki büyük odanın da cumbası vardı. Pencereler ahşap kafesliydi.<br />

Sokaktan bakanların içeri görmesi imkansızdı. Odayı alçak sedirler, yüklükler, çok<br />

sanatlı yapılmış raflar ve çiçeklikler süslüyordu.<br />

Kapılarla pencerelerin pervazları, tavanın yapılış tarzı çok sanatkârdı. Sofanın<br />

bir köşesinde bir halı tezgâhı gördüm. Sanırım dokumacılık Türk kadınlarının önemli ev<br />

işlerinden biridir. Eğirdir ve civarında Anadolunun diğer yerlerinde olduğu gibi halı<br />

fabrikaları yoktur. Yanılmıyorsam buradan halı ihraç edilmemektedir. Ama buna<br />

rağmen evlerde kendi ihtiyaçlarını karşılamaları için bir halı tezgahı vardır. Gerçi bu<br />

evde yapılmış halıların bir özelliği yoksa da Eğirdir'de gördüğümüz başka parçalar<br />

arasında sanatkârane seccadelerle peşkirler gördük. Bizim bu çeşit eşyayı satın<br />

aldığımız şehre yayılınca akşam üzerleri evin avlusu malını göstermek isteyenlerle<br />

doluyordu. Bize gösterilen süs eşyaları arasında üzerine inci oturtulmuş altın küpelerin<br />

zarif şekillen dikkat çekiciydi. Bunlardan birer çift edindik. Küpeler, yuvarlak sade<br />

şekilleriyle antik süslemeleri andırıyordu.<br />

21 Temmuzda misafirperver ev sahiplerine veda ettiğimiz zaman bu güzel ve<br />

enteresan şehirden ayrılacağımıza üzgündük. Nis Adasıyla Ayastefanos kilisesini bir<br />

daha ziyaret etmeyi, Camili dağa çıkarak Kastellis Harabelerini görmeyi çok istiyorduk.<br />

Fakat vakit dardı..Ayın 24 ünde İzmir'de bulunmak zorundaydık."

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!