You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
yoktu içerde. Hepsi birbirlerine benziyorlardı. Heyecandan titriyorlardı.<br />
Evlere dönmeye başladıklarında dinen yağmurla birlikte gün<br />
doğmaya başlamıştı. Stoyanof çocuğu taşıyordu, arkasından<br />
karısı, köpeği ve bir de adam geliyordu.<br />
Stoyanofun bayırdaki yağmurdan yumuşamış kulübesi hepsini<br />
yuttu. Evde ışık yoktu. Arkadaşı sağa sola çarpıp durduğu için<br />
boyuna küfür ediyordu, yorgunluktan ayakta sallanıyordu.<br />
"Yürüdüğüm yol otuz kilometreyi buldu."<br />
"Yat artık."<br />
Olduğu yere uzandı. Stoyanof kendisine daha iyi bir yer bulmasını<br />
söylüyordu ama beriki çok yorgundu. Stoyanofun kulübesinde<br />
yerde böyle küt küt atan şey nedir diye korkuyla düşündü;<br />
sonra kalbinin üzerine yatmış olduğunu farketti, ama sağ tarafına<br />
dönemeyecek kadar yorgundu. Stoyanof, "Dudof gerçekten<br />
kaçmış bu sefer. Rusya'ya diyorlar," dedi. Diğeri bu kaçma<br />
olayının doğru olmadığını biliyordu. Ama bir şey söylemedi,<br />
bıraktı Stoyanof anlatsın; kılını kıpırdatamayacak kadar yorgun<br />
olmasına karşın Stoyanofun anlattıklarını dinlemek onu yormuyordu.<br />
"Bir keresinde Dudof, kelepçesiyle dağlara kaçmıştı. Maryakoy<br />
yolunda bir demirci dükkanı vardır, demirci İvan Dubrov'un<br />
dükkanı, tanrı ömrünü uzun etsin. Şimdi anlayacaksm niye<br />
böyle uzun ömür dilediğimi. Bir gece Dubrov bir takırtı duyar.<br />
Demirler düştü sanır, kalkar bakmak için. Dudof u görür, ellerinin<br />
geçirili olduğu demir çubukla beraber. 'Söyle bakalım bu demiri<br />
çıkarır mısın? Evet mi, hayır mı?' -'Evet.' Sonra beraber yemek<br />
yerler, ama Dudofun ellerinin uyuşukluğu hâlâ geçmemiştir<br />
lokmaları ağzına sürerler. Dudof 'Benin kim olduğumu biliyor<br />
musun?' diye sorar. Dubrov cevap vermez. Dudof devam<br />
eder: "Ne sen beni tanıyorsun, ne de ben seni. Buradan gitmem<br />
gerekiyor, hiçbir şeyim de yok. Sana ancak bu demir çubuğu bırakabilirim.'<br />
'Yeter de artar bile,' der Dubrov, 'eşiğin altına koyanm<br />
çubuğu, gelip giden üzerine bassın geçsin.' İşte Dubrov'un hikayesi<br />
bu. Bu yaz ben de geçtim o demir çubuğun üzerinden."<br />
Beriki söyleyecek söz bulamadı. Belki de Stoyanofun verdiği<br />
uydurma haberin kendi anlatacaklarından daha iyi olduğunu