öÄrenci oturumu - Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası
öÄrenci oturumu - Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası
öÄrenci oturumu - Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
TMMOB<br />
HARİTA VE KADASTRO MÜHENDİSLERİ ODASI<br />
derece yaygın. Gündelik hayat içerisinde giderek din etkinleşiyor, aynı zamanda kamusal<br />
alanda düzenleme gücüne kavuşuyor.<br />
AKP, bütün bu gelişmelerin doruk noktasına vardığı, bütün bu gelişmelerin sonucu olarak<br />
Türkiye’de cemaat ağlarıyla aşağıdan <strong>ve</strong> ele geçirdiği iktidar olanaklarıyla yukarıdan<br />
müdahaleyle devleti <strong>ve</strong> toplum yapısını köklü bir şekilde dönüştüren bir iktidar süreci<br />
olarak ortaya çıktı. Korkut Hocanın ifade ettiği bu gelişme sürecinin, AKP ile ifade edilen<br />
bu gelişme sürecinin genel çerçe<strong>ve</strong>sini bu şekilde değerlendiriyorum.<br />
Korkut Hoca, sınıfsal bakımdan bunun analizini yapmak istedi. O konuda söylediklerine<br />
katılıyorum, fakat şu söylenebilir: AKP iktidarının arkasındaki büyük gücün aslında bir<br />
ölçüde Anadolu burjuvazisi, Anadolu sermayesi diye ifade edilen İslamcı bir sermayenin<br />
olduğu biliniyor. İkincisi, 12 Eylül döneminde askerler tarafından desteklenen<br />
Fethullah Gülen hareketi var. Hem uluslararası destek, ABD desteğiyle hem de<br />
Türkiye’deki -bağlantılı olduğuna inanıyorum- askeri darbeler döneminde desteklenen<br />
Gülen hareketinin çok büyük bir sermaye gücüne ulaştığı biliniyor. Elinde radyoları,<br />
televizyonları, gazeteleriyle çok büyük bir medya imparatorluğu kurmuş durumda <strong>ve</strong> bir<br />
şekilde bir cemaat örgütlenmesi, Türkiye’deki yaygın bir cemaat örgütlenmesi oluşturmuş<br />
durumda. AKP’yi esas destekleyen güç, bu çerçe<strong>ve</strong> içerisinde bir İslamcı sermayenin <strong>ve</strong><br />
emperyalizmle bağlantılı bir Gülen Cemaatinin Türkiye’de yeni bir hegemonya kurduğu,<br />
Türkiye’nin bütün yapısını, devlet yapısını, toplumsal yapısını değiştirerek yeni bir düzen<br />
kurduğu bir dönem.<br />
Benim konum, “Türkiye’de Demokrasi Mücadeleleri.” Bu gelişmelerin sonucu olarak<br />
seçimlere gidiyoruz, son günlerde aktüel olan seçim tartışmalarını izliyoruz. Sanki çok<br />
önemli değişiklik olacakmış gibi seçimler büyük bir önemle televizyonlar bütün toplumu<br />
meşgul ediyor, ama dikkat edin, daha bugünden oluşacak yeni Meclisin yapısı aşağı yukarı<br />
yüzde 90 bellidir. Bir kamuoyu araştırmacısı otursa, yüzde 90 civarında millet<strong>ve</strong>killerini<br />
tek tek sayabilir. Kim seçti bunu; bellidir, büyük çoğunluğunu Tayyip Erdoğan seçti,<br />
diğerlerini de diğer partilerin başkanları seçti. Türkiye’deki demokrasinin geldiği yer<br />
burası.<br />
Yüzde 10 barajı var, yüzde 10 barajıyla seçimlere gidiliyor. Bu yüzde 10 barajı üzerine<br />
şöyle bir hesap yapabilirsiniz: Mesela 6 tane partinin yüzde 9 civarında oy aldığını<br />
düşünün, geriye kalan 2 partinin yüzde 15-20’şer oy aldığını düşünün. Türkiye’deki<br />
seçimlere katılımın yüzde 55’i Parlamento dışı kalacaktır. Türkiye’nin demokrasi düzlemi,<br />
geldiği noktada, 100 yıl sonrasında, bu demokrasi mücadelelerinin sonunda geldiği nokta<br />
aşağı yukarı budur.<br />
Anayasa tartışmaları muhtemelen önümüzdeki seçim süreci içerisinde bolca önümüze<br />
konulacaktır. “Türkiye hâlâ bir 12 Eylül Anayasasıyla idare ediliyor, bu değiştirilmelidir.<br />
İlk defa Türkiye’de bir sivil parlamento tarafından, halkın seçtiği millet<strong>ve</strong>killeri tarafından,<br />
Meclis tarafından bir anayasa hazırlanmalıdır” şeklinde bir kampanya yürütülüyor. Bu<br />
seçimler sonrasında karşı karşıya kalacağımız, hem seçim sürecinde AKP’nin, Tayyip<br />
THBTK<br />
13. Türkiye <strong>Harita</strong> Bilimsel <strong>ve</strong> Teknik Kurultayı / 18-22 Nisan 2011<br />
PANELLER<br />
185