öğrenci oturumu - Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası

TMMOB
HARİTA VE KADASTRO MÜHENDİSLERİ ODASI
istiyor. İçişleri Bakanlığı izin vermeyecek, yeni Danıştaya gidecek. Böyle davalar
kapanıyor. Yine biliyorsunuz, Deniz Feneri olayında da getirdiler, 1,5-2 senedir oradaki
davaya bir de yayın yasağını koyuyorlar. Böyle bir yargı, vatandaşı nasıl tatmin edecek,
nasıl haklı bir yargılama yapacak, bunun takdiri size ait, ama buradaki tehlikeyi herkesin
görmesi lazım. Bu kadar artık bir memlekette yargı da bu kadar korkutulmuşsa, orada artık
insanların yaşama hakkı da o derece tehlikededir. Zaten Türkiye’de kendisine uygun bir
polis teşkilatını bu Hükümet kurdu. Biliyorsunuz, bir Güvenlik Müsteşarlığı’nı getirdiler.
Güvenlik Müsteşarlığı’na istedikleri miktarda dışarıdan ve içeriden eleman alacaklar. Bu
kanun Mecliste müzakere edilirken, Beşir Atalay İçişleri Bakanı; “Beşir Bey, ben sana
Bakan demiyorum” dedim. Aslında bu Hükümetin hiçbir bakanına doğru dürüst bakan
demiyorum, çünkü çok yetersizler. Hükümet sırasında oturuyorlar, kanunlar geliyor,
soru soruyoruz, bir tanesine doğru dürüst cevap vermiyorlar. Böyle bir hükümet de
görülmemiştir. Ben dedim ki, “Sana Bakan demiyorum. Sen İçişleri Bakanlığı makamına
gelmeden önce neredeydin; Kırıkkale Üniversitesi’nde Rektördün. Niye orada görevden
alındın; irticanın Rektörü olduğun için görevden alındın. Şimdi o niteliğini kaybettin mi;
hayır, bilakis o paralelde teşkilatlanmaya gidiyorsun. Şimdi yeni bir Güvenlik Müsteşarlığı
getiriyorsun, dışarıdan kimi getireceksin; HAMAS’tan, Taliban’dan, El Kaide’den adam
getireceksin, Türkiye’de polis olarak yetiştireceksin.”
Arkadaşlar; biliyorsunuz, bu Ergenekon davalarında da bir bakıyorsunuz, bazı insanların
bilgisayarlarına, Türkiye’deki tekniğin daha da ilerisinde tekniklerle getirilip bazı
metinler yükleniyor, alınıyor ve onlar tekrar o dışarıdaki yardım edenler sayesinde
bunlar yakalanıyor, getirilip yargılanıyor. İnsanlar hiçbir şeyden haberi olmadığı halde,
böyle metinleri hazırlamadığı halde, ondan suçlanıyor. Ben bilgisayarı doğru dürüst
kullanmasını bilmiyorum. Birisi getirip de benim bilgisayarıma bir metin yükleyip çekip
götürdüğü zaman, kendinizi savunamazsınız, yani Türkiye bu kadar karanlık bir rejime
doğru gitti. Bugün aslında bunları tartışmak belki bir şey de ifade etmiyor, zaten fiili bir
dikta rejimi kurulmuş, yargı yok edilmiş, yasama yok edilmiş, Tayyip Erdoğan’ın iradesi
her iradenin başında, devletin kaynaklarını istedikleri gibi çarçur ediyorlar. Tayyip Bey’in
canı istediği zaman, Abdullah Bey’in canı istediği zaman, devletin uçaklarını ailesini,
dostlarını topluyor, yurtdışına istedikleri zaman gidip yiyorlar, içiyorlar, eğleniyorlar.
Ondan sonra da geliyorlar, o bir tek uçağın bir defa yurtdışı gidişi 500 bin dolar. Şimdi
artık siz düşünün, Türkiye’nin ekonomisinin ne kadar israf içinde kullanıldığı, ihalelerin
ne kadar israf içinde kullanıldığını.
Dolayısıyla şu seçime giderken bütün vatandaşların seferber olmasını istiyoruz.
1920’lerde Türkiye hudutları içinde oturan vatandaşlar, biliyorsunuz o zaman bir yanda
Fransızlar geldi, İtalyanlar geldi, Yunanlar geldi, İngilizler geldi, Türkiye’yi işgal ettiler.
Ona karşı bir bütünlük içinde mücadele ettiler, onurlarını korudular. Şimdi de ona paralel
bir karanlık rejim gelmiş. Bu karanlık rejime karşı bütün vatandaşların o Kuvayı Milliye
ruhu içinde hareket edip bu karanlık iktidarı baştan atmaları lazım. Yoksa Türkiye’nin
yaşanamaz bir ülke haline geleceğini belirtmek istiyorum.
Ben şimdi burada keseyim. Soru soran arkadaşlar olursa, ayrıca cevap vereceğim.
Hepinize saygılar sunuyorum.
54
13. Türkiye Harita Bilimsel ve Teknik Kurultayı / 18-22 Nisan 2011
PANELLER
THBTK