13.01.2015 Views

öğrenci oturumu - Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası

öğrenci oturumu - Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası

öğrenci oturumu - Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

TMMOB<br />

HARİTA VE KADASTRO MÜHENDİSLERİ ODASI<br />

Dostlarım; Sayın Tarhan’ın son paragraflarına yetiştim. Ancak işin özü aslında şu: Usul,<br />

esasın giriş kapısı, yani ulaşmak istediğiniz gerçekliğe usul vasıtasıyla ancak ulaşabilirsiniz.<br />

Nasıl sizin formülleriniz var, cet<strong>ve</strong>lleriniz var, biz hukukçuların da gerçeğe ulaşırken,<br />

adalete ulaşırken elimizde usul kuralları var. Maddi ceza hukuku, yani suçlar <strong>ve</strong> cezalar,<br />

ancak usulden sonra, yani belli kurallara uygun yapılan soruşturma <strong>ve</strong> yargılamadan sonra<br />

işlev kazanır. Dolayısıyla usul, aslında bazılarının sandığı gibi, içi boş birtakım şekilsel<br />

kalıplardan ibaret değildir. Ceza usulü <strong>ve</strong>ya ceza muhakemesi, esasen teneffüs ettiğimiz<br />

özgürlüktür, insan haklarıdır, temel haklardır, geleceğimizin gü<strong>ve</strong>ncesidir.<br />

İşte bu sebeple, işte tam bu sebeple ne zaman ki bir ülkeye diktatörlük gelsin, rejim<br />

değişikliği olsun, baskıcı bir yönetim gelsin, ilk yaptığı şey, tarihte <strong>ve</strong> günümüzde<br />

ceza kanununu değil, usul kanununu değiştirmektir, ilk yaptığı şey budur. Çünkü ceza<br />

kanununda, zaten devletin arzu edilirse her zerrede hissedeceğimiz baskısını hayata<br />

geçirecek maddeler vardır. Tarihte, belki Ortaçağ sonrasında, örneğin hiçbir zaten<br />

gazeteci <strong>ve</strong>ya yazar, yazarlık ya da gazetecilik yaptığı için, hapse atılmamıştır ya da<br />

tutuklanmamıştır, mutlaka bir başka sebep bulunmuştur. Bugün en ilkel Afrika ülkelerinde<br />

bile, gazetecilik faaliyeti sebebiyle tutuklandığı ya da ceza aldığı söylenen kimse zaten<br />

yoktur. Ama, hangi esasa ulaşmak istediğinize, hangi odaya girmek istediğinize bağlı<br />

olarak elinizde şekillenen usul kuralları, sizi <strong>ve</strong> peşiniz sıra koca bir toplumu belli bir yere<br />

sürükler. İşte bu yüzden yargı bağımsızlığı kaçınılmazdır.<br />

Dostlarım; bir kere size çok teşekkür ederim, gerçekten çok teşekkür ederim. Neden<br />

Yargıtay <strong>ve</strong> Danıştayın üye sayılarını Cumhuriyet tarihinde görülmemiş oranda arttıran,<br />

Avrupa’nın <strong>ve</strong>ya medeni dünyanın hiçbir yerinde olmadık sayıda kalabalık, içtihat<br />

mahkemesi olmaktan uzak iki yüksek mahkeme yaratan bir kanun çıktı biliyorsunuz.<br />

Yargıtayın üye sayısı 250’den 387’ye çıktı, Danıştay keza yarı oranında arttı. Ankara<br />

Barosu olarak biz, bu kanunların önlenmesi, çıkmaması için bir kampanya başlattığımızda,<br />

ben ulaşabildiğim pek çok sivil toplum kuruluşunu aradım. Bazıları bana dedi ki, “Biz<br />

hukukçu değiliz, bize ne”<br />

O günden beri şunu söylüyorum: Dostlarım; yargı bağımsızlığı biz avukatların sorunu<br />

değildir, hiçbir zaman olmamıştır. Neden, biliyor musunuz Çünkü, biz avukatlar, kendi<br />

hakkımızı zaten savunmayız, biz sizin hakkınızı savunuruz. Kendi hakkımızı savunurken<br />

avukat değiliz, sizin gibi bireyiz. Dolayısıyla yargı bağımsızlığı, hukukçuların değil,<br />

toplumda yaşayan her bireyin sorunudur. O yüzden “Ben <strong>ve</strong>terinerim, ben ziraatçıyım, ben<br />

hekimim, ben haritacıyım” deyip, yargı bağımsızlığının kökünü kazıyan uygulamalara<br />

kayıtsız kalınması mümkün değildir.<br />

Nitekim toplum çok uzun yıllardır bunlara kayıtsız kaldığı için, freni boşalmış bir araç<br />

gibi kontrolsüz olarak sürüklenmektedir. Biz demokrasiyi 5 yılda bir sandığa gidilip oy<br />

atılan bir rejim olarak öğrendik, bize böyle öğretildi. Bu toplum, 12 Eylül sonrasında bu<br />

şekilde biçimlendirildi, böyle olması istendi. Tabii ne kadar ironik ki, aslında 12 Eylülün<br />

ürünü olan düşünceler, sözde 12 Eylülle hesaplaşmak adına 12 Eylül 1980’in üzerine 12<br />

Eylül 2010’da bir ikinci kat çıktılar. Daha sonra, referandumdan aylar geçtikten sonra,<br />

THBTK<br />

13. Türkiye <strong>Harita</strong> Bilimsel <strong>ve</strong> Teknik Kurultayı / 18-22 Nisan 2011<br />

PANELLER<br />

63

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!