18.05.2013 Views

edebiyat eserlerinin tv'ye uyarlanması ve değişen anlatım dili - RTÜK

edebiyat eserlerinin tv'ye uyarlanması ve değişen anlatım dili - RTÜK

edebiyat eserlerinin tv'ye uyarlanması ve değişen anlatım dili - RTÜK

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Roman sinema <strong>ve</strong> televizyona uyarlanırken senaryolaştırma sürecinde çeşitli<br />

problemler ortaya çıkar. Bir çok roman, yazarın tepkisine rağmen ticari kaygılarla,<br />

televizyon uyarlamalarında reyting endişesi ile, sansüre ya da kamuoyunun<br />

beğenisine uysun diye yapılan akıl almaz eklemelerle ya da çıkarmalarla<br />

ucuzlatılmış, içerikleri saptırılmıştır. 108<br />

Merhum şair Attilla İlhan da 1996 yılında Varlık Dergisi’nde yaptığı bir<br />

söyleşide <strong>edebiyat</strong>ın asıl biriminin söz, sinemanın ise görüntü olduğunu belirtmiş,<br />

bu yüzden de tamamıyla bir uyarlamanın söz konusu olamayacağından bahsetmiştir.<br />

Ona göre; sinema romandan entrikayı alabilir, hikayeyi alabilir ancak geri kalanını<br />

tipler <strong>ve</strong> atmosferi atlamadan kendisi yapar. 109<br />

Senaryolaştırma sürecinde ortaya çıkan bir diğer sorun da üslup farkıdır.<br />

Edebiyat metninin tek başına bir senaryo olarak algılanması belirgin üsluba sahip<br />

yazarlar açısından sorun oluşturur. 110 Yazarın eseri sinemaya aktarılırken üslup<br />

kaçınılmaz biçimde yok olacaktır. Çünkü burada yönetmenin üslubu da devreye<br />

girmektedir. Hasan Bülent Kahraman’a göre; sinema konunun değil yönetmenin<br />

üzerine kurulur. Senaryo, yönetmenin çalışabilmesi için gerekli olan çerçe<strong>ve</strong>nin<br />

sınırlarını çizer.Ancak o sınırın içerisinde kalarak kendisini özgür hissetmek<br />

suretiyle hareket eden kişi senarist deği doğrudan doğruya yönetmendir. 111<br />

Eser-senaryo değişikliğindeki önemli bir diğer husus <strong>edebiyat</strong>çılıktan gelen<br />

senaryocunun farklı bir kişi, yönetmenin farklı bir kişi olmasıdır.Ancak senaryo<br />

yazarıyla <strong>edebiyat</strong>çı aynı kişi olursa, sinema ile <strong>edebiyat</strong> arasında biraz daha organik<br />

bir bütünlük söz konusu olmaktadır. 112<br />

108<br />

Yavuzer Çetinkaya, “Romandan Filme Basitleştirme mi?” Milliyet Sanat Dergisi, 1983 s.11.<br />

109<br />

Attila İlhan, Varlık Dergisi,1996, s.19.<br />

110<br />

J.B.Bullen, İs Hardy a Cinematic No<strong>ve</strong>list? The Problem Of Adabtation, Modern Humanities<br />

Research Association, 1990 s.49<br />

111<br />

Hasan Bülent Kahraman, “Sinemayı Edebiyatçı Değil, Yönetmen Belirler” Sanat Olayı, Mart 1985<br />

Sayı: 34 s.68.<br />

112 a.g.m., s.68.<br />

61

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!