21.03.2013 Views

islam%20akaidi

islam%20akaidi

islam%20akaidi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

257<br />

İSLAM AKAİDİ<br />

başlandı. Bazı cami, medrese ve vakfiyeler de Cumhuriyetin ilk yıllarında torpilli<br />

bazı azınlıklara satıldı. 15 Kasım 1935 tarihinde çıkarılan bir kanunla eskiden<br />

cami olarak kullanılan kiliseler, tekrar kiliseye çevrildi. Bunun yanında, 3 Şubat<br />

1932'de "ezan"ın Türkçeleştirilmesi kanunlaştırılarak Arapça aslıyla okunması<br />

yasaklandı.<br />

Diyanetin kuruluş amacı, tamamıyla devletin hizmetinde olan, devletin<br />

istediği şekilde bir din oluşturma için kurulmuş bir teşkilat olmasıdır. Devlet,<br />

kendi içerisinde kendi aleyhine oluşacak bir güç olgusuna şiddetle karşı<br />

olduğundan, din ile devletin birbirinden tamamen ayrı olduğu söylenmeye<br />

başlandı. Aynı zamanda dine ve vicdana saygılı olduklarını söylemeyi de ihmal<br />

etmediler. Yetkili ve etkili güçler, halkın tepkisini çekmemek için dinsiz<br />

olmadıklarını söylediler. Bunun için de dini kontrol altına alan bir teşkilat<br />

kurmaları gerekiyordu.<br />

Resmi ideolojinin kontrolünde ve onun prensiplerine göre çalışan her<br />

kurum, bağlı olduğu devletin değerlerine hizmet etmek zorundadır. Bu<br />

anlamda müslümanların Diyanet'ten bir beklentileri olamaz. Çünkü böylesi bir<br />

kuruluştan beklenti içinde olmak abesle uğraşmak olur. Aksine, bu kurum hem<br />

İslam'ın anlaşılmasına, hem de müslümanların ciddi çalışmalarına engel teşkil<br />

etmektedir. Bu kurumun kitleler üzerindeki tesiri düşünülürse bu sözümüz<br />

daha iyi anlaşılır. Cahil insanlar Diyanet'i, Dini muhafaza eden kurum olarak<br />

gördüklerinden farklı kurum ve kuruluşlara şüpheyle bakmaktadırlar. Diyanet,<br />

bütün camileri kendi kontrolünde tuttuğundan, dolayısıyla bu yerlere devletin<br />

hakim olmasından ötürü, zaman zaman resmiyete uygun yapılmayan bazı<br />

icraatlar, hutbe ve vaaz veren yetkililer hakkında hemen soruşturma açılıp<br />

cezalandırılmaktadır. Hutbelerin kalitesi; çiçeklerden, böceklerden, veremden,<br />

ormandan bahsetmekle ölçülmekte. Hatta bazen verginin faydalarından,<br />

kalkınmak için verginin kutsallığından bahsedilmektedir. Çünkü Diyanette, her<br />

şeyin Allah için yapılmasından önce, her şeyin devlet için yapılması önceliklidir.<br />

Tabii bu kurumun içinde yine de insaflı ve samimi insanların, dinini<br />

devlete/maaşa/az bir bedele satmayan müslümanların bulunduğu da bir<br />

gerçek. Fakat kargaların sesleri/gürültüleri bülbülleri bastırmaktadır.<br />

Diyanet teşkilatında çalışanların büyük çoğunluğu Diyanet'in esaslarına<br />

uygun bir kafa yapısına sahip olduklarından, kendilerine dikte ettirilen devlet<br />

dinini anlatmaktan (bazı istisnalar hariç) herhangi bir rahatsızlık<br />

duymamaktalar. Ancak, zaman zaman hasbel-kader oralarda şu veya bu<br />

sebeple görev almış tevhid eri müslümanlar bulunabilmektedir. Bunlar da

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!