21.03.2013 Views

islam%20akaidi

islam%20akaidi

islam%20akaidi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

47<br />

İSLAM AKAİDİ<br />

onların adıyla halk kitlesini sömürmelerinden kaynaklanır.<br />

Bu zalimlere göre, gerçek sorun hakimiyet sorunudur. Onlar mı, yoksa<br />

şeriatının uygulanması yoluyla Allah mı? Bütün cahiliyyelerdeki müstekbirleri<br />

tevhid çağrısıyla savaşa iten gerçek sorun budur. Hakları olmayan egemenliğin<br />

ve otoritenin ellerinden çıkıp sömürünün ortadan kalkması onların işine<br />

gelmez. Halbuki otorite, hüküm; tek yaratıcı, rızık verici... Allah'a aittir. "...<br />

Dikkat edin, yaratmak da emretmek/hükmetmek de O'na mahsustur. Alemlerin<br />

Rabbı Allah ne yücedir!" A’raf-54) "... Hüküm sadece Allah'a aittir." (Yusuf, 40)<br />

"Hiç yaratan, yaratmayan gibi midir? Hiç düşünmüyor musunuz?" (Nahl, 17)<br />

"Allah 'tan başka size gökten ve yerden rızık verecek bir yaratıcı var mı?<br />

O'ndan başka ilah yoktur. O halde, nasıl oluyor da (tevhidden) çevriliyorsunuz<br />

(imanı istemeyip küfre dönüyorsunuz)?" (Fatır, 3)<br />

Buna rağmen, toplumun üst tabakası açık veya gizli diktatörlükle yığınlar<br />

üzerindeki otoriteleri neticesinde hevalarına, süfli arzu ve heveslerine hizmeti<br />

kaybetmek istemezler. Aslan payının ellerinden çıkmasına tepkiyi arkasına<br />

gizlendikleri, aslında kendilerinin de inanmadığı sahte putların gölgesine<br />

sığınarak, güya onlar adına sürdürürler. Yönetimi ve rantı elinde<br />

bulunduranlar, bundan dolayı, koltuklarına alternatiflerden, makamlarına aday<br />

olanlardan daha çok, tevhid çağrısından çekinirler. Bütün güçlerini tevhidle<br />

savaşa hazırlarlar. Yığınları kandırır, korkutur, tevhidi savunanları karalar,<br />

onlara komplo kurar ve halkı onlara karşı kışkırtırlar. "Firavun dedi ki: 'Bırakın,<br />

Musa'yı öldüreyim de, o Rabbine dua etsin, yalvarsın (bakalım O Musa'yı<br />

kurtaracak mı?) Çünkü ben, onun dininizi değiştireceğinden, yahut yeryüzünde<br />

bir fesat/bozgunculuk çıkaracağından korkuyorum." (Mü'min, 26; Ve yine bkz.<br />

Yunus, 75-78;Zuhruf, 54).<br />

Mekke'deki olay da aynıydı. Mele', Kureyş'ti orada. Düşmanlık ve savaş,<br />

onlarla Rasulullah arasında değil; onlarla davet, tevhid arasındaydı. Kendilerine<br />

karışmayacak "el-emin" Muhammed (s.a.s.)'den şikayetçi değillerdi. Onun için,<br />

davetten vazgeçmesi halinde mal, mülk, dünya varlığı, hatta yöneticilik teklif<br />

ve takdim ediliyordu. Davetle düşmanlık, ister istemez onlarla davetin<br />

temsilcisi arasında bir savaşa dönüşüyordu. Putlar yalnız değildi rablık<br />

anlayışında. Şirk de tek çeşit değildi: Kabile, tapınılan bir rabdı, baba ve<br />

dedelerin örfü, kamuoyu tapınılan bir rabdı. Kureyş ve diğer büyük kabileler,<br />

Araplara dediğini yaptıran ve dilediğini haram yapan rablardı.<br />

Ve bazıları iman etti; Örnek nesil, sahabe denilen altın nesil. La ilahe<br />

illallah nasıl yer ediyordu onların hayatında? Ondan ne anlıyorlardı? Sadece<br />

kalple tasdikten, dille ikrardan mı ibaretti onların hayatında? Mü'minlerin<br />

nefisleri (her şeyleri) tevhidle değişince, şirkin pis renklerinden aklanınca<br />

onlarda çok büyük değişme/inkılap oldu. Sanki yeniden doğmuşlardı... İnsanlık

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!