21.03.2013 Views

islam%20akaidi

islam%20akaidi

islam%20akaidi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

98<br />

İSLAM AKAİDİ<br />

kabullenmezler. Elleriyle tutabildikleri, duyu organlarıyla algıladıkları eşyaya<br />

bağlıdırlar. Mele' (ileri gelenler, müstekbirler, tağutlar) ise, onların ilahlara<br />

bağlılığı gerçekçi değil; sahtedir, şekildir. Mevcut sahte ilahları savunmaları,<br />

onların adıyla halk kitlesini sömürmelerinden kaynaklanır. Bu zalimlere göre,<br />

gerçek sorun hakimiyet sorunudur. Onlar mı, yoksa şeriatının uygulanması<br />

yoluyla Allah mı? Bütün cahiyyelerdeki müstekbirleri tevhid çağrısıyla savaşa<br />

iten gerçek sorun budur. Hakları olmayan egemenliğin ve otoritenin ellerinden<br />

çıkıp sömürünün ortadan kalkması onların işine gelmez. Halbuki otorite,<br />

hüküm; tek yaratıcı, rızık verici ... Allah’a aittir. " ... Dikkat edin, yaratmak da<br />

emretmek/hükmetmek de O'na mahsustur. Alemlerin Rabbı Allah ne yücedir"<br />

(7/A'raf,54) " ... Hüküm sadece Allah'a aittir." (l2/Yusuf, 40) "Hiç yaratan,<br />

yaratmayan gibi midir? Hiç düşünmüyor musunuz?" (l6/Nahl, 17) "Allah'tan<br />

başka size gökten ve yerden rızık verecek bir yaratıcı var mı? O'ndan başka<br />

ilah yoktur. O halde, nasıl oluyor da (tevhidden) çevriliyorsunuz (imanı<br />

istemeyip küfre dönüyorsunuz)?" (35/Fatır, 3)<br />

Buna rağmen, toplumun üst tabakası açık veya gizli diktatörlükle yığınlar<br />

üzerindeki otoriteleri neticesinde hevalarına, süflı arzu ve heveslerine hizmeti<br />

kaybetmek istemezler. Aslan payının ellerinden çıkmasına tepkiyi arkasına<br />

gizlendikleri, aslında kendilerinin de inanmadığı sahte putların gölgesine<br />

sığınarak, güya onlar adına sürdürürler. Yönetimi ve rantı elinde<br />

bulunduranlar, bundan dolayı, koltuklarına alternatiflerden, makamlarına aday<br />

olanlardan daha çok, tevhid çağrısından çekinirler. Bütün güçlerini tevhidle<br />

savaşa hazırlarlar. Yığınları kandırır, korkutur, tevhidi savunanları karalar,<br />

onlara komplo kurar ve halkı onlara karşı kışkırtırlar. "Firavun dedi ki: 'Bırakın,<br />

Musa'yı öldüreyim de, o Rabbine dua etsin, yalvarsın (bakalım O Musa 'yı<br />

kurtaracak mı?) Çünkü ben, onun dininizi değiştireceğinden, yahut yeryüzünde<br />

bir fesat/bozgunculuk çıkaracağından korkuyorum." (40/Mü'min, 26; Ve yine<br />

bkz. lO/Yunus, 75¬-78; 43/Zuhruf, 54).<br />

Mekke'deki olay da aynıydı. Mele', Kureyş'ti orada. Düşmanlık ve savaş,<br />

onlarla Rasülullah arasında değil; onlarla davet, tevhid arasındaydı. Kendilerine<br />

karışmayacak "el-emin" Muhammed (s.a.s.)'den şikayetçi değillerdi. Onun için,<br />

davetten vazgeçmesi halinde mal, mülk, dünya varlığı, hatta yöneticilik teklif<br />

ve takdim ediliyordu. Davetle düşmanlık, ister istemez onlarla davetin<br />

temsilcisi arasında bir savaşa dönüşüyordu. Putlar yalnız değildi rablık<br />

anlayışında. Şirk de tek çeşit değildi: Kabile, tapınılan bir rabdı, baba ve<br />

dedelerin örfü, kamuoyu tapınılan bir rabdı. Kureyş ve diğer büyük kabileler,<br />

Araplara dediğini yaptıran ve dilediğini haram yapan rablardı.<br />

Ve bazıları iman etti; Örnek nesil, sahabe denilen altın nesil. La ilahe<br />

illallah nasıl yer ediyordu onların hayatında? Ondan ne anlıyorlardı? Sadece

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!