14.11.2014 Views

Gelir ve Kurumlar Vergisi Beyanname Düzenleme Rehberi - asmmmo

Gelir ve Kurumlar Vergisi Beyanname Düzenleme Rehberi - asmmmo

Gelir ve Kurumlar Vergisi Beyanname Düzenleme Rehberi - asmmmo

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

KVK nun 22 nci maddesinin (2) nci fıkrasının son cümlesindeki hüküm, ticari faaliyet<br />

yanında, diğer gelir unsurlarının elde edilmesini kapsar; yoksa, bir iş yeri<br />

açarak, ticari faaliyet dışında faaliyette örneğin serbest meslek faaliyetinde bulunan<br />

dar mükellef kurumun elde ettiği kazanç ticari kazanç değil, serbest meslek kazancıdır.<br />

Çünkü faaliyetin niteliği ticari faaliyet değil, serbest meslek faaliyetidir.<br />

KVK nun 3 üncü maddesinde, Türkiye’de işyeri <strong>ve</strong>ya daimi temsilci bulunduran dar<br />

mükelleflerin, bu işyeri <strong>ve</strong>ya daimi temsilci yoluyla yapılan işlerden elde ettikleri<br />

kazanç ticari kazanç sayılmış olsaydı, bir başka anlatımla dar mükellefler için ticari<br />

kazanç bu biçimde tanımlansaydı; dar mükellefler için kazanç tespit yöntemleri <strong>ve</strong>rgi<br />

sistemimizle uyumlu olurdu. İşyeri <strong>ve</strong>ya daimi temsilci kullanılarak yapılan <strong>ve</strong><br />

ticari faaliyet niteliğinde olmayan faaliyetlerden elde edilen kazançlar, ticari kazanç<br />

sayılmadığından; tam mükellefiyet hükümlerine (ticari kazancın tespiti hükümlerine)<br />

göre saptanmayacaktır. KVK nda dar mükellefler için ticari kazanç işyeri <strong>ve</strong>ya<br />

daimi temsilci yolu ile elde edilen tüm kazançları kapsayacak biçimde tanımlanmalıydı.<br />

KVK nda ticari kazanç dışında kalan diğer tüm kazançların elde edilmesi değil,<br />

kendisi tanımlandığı halde, yalnızca ticari kazanç GVK ndaki elde etme tanımı<br />

ile paralel düzenlenmiştir. Oysa GVK ndaki ticari kazancın elde edilmesi kavramı<br />

yinelenerek ticari kazancı tanımlamanın gereği yoktur. Ticari kazancın işyeri <strong>ve</strong>ya<br />

daimi temsilci yolu ile elde edilen kazançlar olduğu biçiminde bir tanım yapılması<br />

yeterli <strong>ve</strong> doğru olacaktı. Çünkü kurumlar <strong>ve</strong>rgisindeki kurum kazancı kavramı,<br />

GVK ndaki ticari kazanç kavramının aynısıdır. Böyle olduğu için de kurum kazancının<br />

GVK nun ticari kazanç hükümlerine göre saptanacağı belirtilmiştir. Bunun<br />

doğal sonucu dar mükelleflerin işyeri <strong>ve</strong>ya daimi temsilci yoluyla elde edilen tüm<br />

kazançlarının ticari kazanç sayılmasını gerektirir.<br />

Bu durumda 3 üncü maddedeki “Türkiye’de elde edilen serbest meslek<br />

kazançları”,Türkiye’de elde edilen menkul sermaye iratları”, “Türkiye’de elde edilen<br />

diğer kazanç <strong>ve</strong> iratlar”vb. Türkiye’deki işyeri <strong>ve</strong>ya daimi temsilci yoluyla elde<br />

edilmeyen kazançları kapsamalıydı. Türkiye’deki işyeri <strong>ve</strong>ya daimi temsilci yoluyla<br />

elde edilenlerin tümü ticari kazanç sayılmalıydı.<br />

Dar mükellef kurumların ticari kazancının, doğrudan <strong>Kurumlar</strong> <strong>Vergisi</strong> Kanununda<br />

tanımlanması gerektiği görüşündeyiz. Türkiye’de işyeri <strong>ve</strong>ya daimi temsilci yoluyla<br />

elde edilen kazancın ticari kazanç olarak tanımlanmaması, 22 nci maddedeki işyeri<br />

<strong>ve</strong>ya daimi temsilci yoluyla elde edilen kazancın tam mükellefiyet hükümlerine<br />

göre saptanacağını belirleyen hükümle çatışmaktadır. Bugüne kadarki uygulamada<br />

Türkiye’de işyeri yoluyla elde edilmiş olmasına rağmen ticari kazanç niteliğinde<br />

olmadığı var sayılan kazançlar, tam mükellef kurumlardan farklı yöntemlerle <strong>ve</strong>rgilendirilmişlerdir.<br />

Dar mükellef kurumların Türkiye’de işyeri <strong>ve</strong>ya daimi temsilci<br />

yoluyla elde edilen kazançlarının, tam mükellef kurumlar dışındaki usul <strong>ve</strong> esaslara<br />

bağlanarak <strong>ve</strong>rgilendirilmesinin anlamı da, gerekçesi de yoktur. Türkiye’de bir iş<br />

yeri açarak, danışmanlık hizmetleri <strong>ve</strong>ren bir dar mükellef kurumun, karşısındaki<br />

başka bir işyerinde danışmanlık hizmeti <strong>ve</strong>ren tam mükellef kurumdan ne farkı vardır<br />

ki, anılan dar mükellefin kazancı farklı yöntem <strong>ve</strong> usullerle saptansın? Dar mükellefler<br />

için, kendi seçimine bağlı <strong>ve</strong>rgi kesintisi ile <strong>ve</strong>rgileme <strong>ve</strong> yıllık beyanname<br />

ile <strong>ve</strong>rgileme gibi iki yöntem belirlenmiş olması; tam mükellefe göre, dar mükellefe<br />

<strong>ve</strong>rgi avantajı oluşturacaktır. (Vergi kesintisi zorunluluğu bazen dar mükellef zararına<br />

çalışan bir <strong>ve</strong>rgileme yöntemi de olabilecektir. Ancak <strong>ve</strong>rgi kesintisinin farklı<br />

nedenleri vardır. <strong>Kurumlar</strong> <strong>ve</strong>rgisinde <strong>ve</strong>rgi kesintisinin ayrıca düzenlenmiş olması<br />

genellikle <strong>ve</strong>rgi gü<strong>ve</strong>nliğini sağlamak içindir. Kaldı ki, dar mükellef kesinti yolu ile<br />

376<br />

2008 Y›l› <strong>Kurumlar</strong> <strong>Vergisi</strong> <strong>Beyanname</strong> Düzenleme <strong>Rehberi</strong><br />

Ankara SMMMO

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!