You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
32<br />
edilmesinin giderek zorlaştığı (McNabb & Mills, 2001) görülmektedir; zira çok çeşitli<br />
duyuşsal davranışlar üzerinde toplumlarda bir uzlaşıya varılmasının oldukça zor olduğu<br />
bir gerçektir. Sorumluluk, öz-benlik, sosyalleşme, öz-yönetim ve dürüstlük gibi<br />
tanımlanması ve tarif edilmesi oldukça karmaşık olan davranış örüntüleri çok çeşitli ve<br />
birbirinden hayli farklı sosyolojik, psikolojik ve felsefi temellere dayanmakta ve<br />
çerçeveleri bir toplumdan diğerine farklılık göstermektedir.<br />
Buna karşın Anderson (1981, Akt., McNabb & Mills, 2001), ‘Okullardaki Duyuşsal<br />
Karakteristiklerin Değerlendirilmesi’ (‘Assessing Affective Characteristics in Schools’)<br />
adlı makalesinde öğrencilerin duyuşsal özelliklerinin kaygı, değer, akademik öz-güven,<br />
ilgi, denetim odağı, tutum ve tercih başlıkları altında gruplara ayrılabileceğini ifade<br />
etmektedir.<br />
Bandura (1989, Akt., Saintonge & Dunn, 1998), öğrencilerin öğrenme hedeflerini<br />
gerçekleştirmek için öğrenme çevrelerini etkileme ve olumlu eylemleri<br />
gerçekleştirmeye olan inançlarında birbirlerinden farklılık gösterebileceğini belirtmiş ve<br />
öz-yeterlik adı verilen bu olgunun farklı düzeylerde öğrenmeyi ve performansı<br />
etkilediğini öne sürmüştür. Buna göre öz-yeterliğini yüksek düzeylerde algılayan<br />
öğrencilerin önlerine yüksek hedefler koydukları ve başarmak için ısrarcı oldukları<br />
gözlenirken; öz-yeterliğini düşük gören öğrencilerin kolaylıkla başarabilecekleri<br />
hedeflere ulaşmada dahi başarısız oldukları görülmüştür.<br />
Aynı şekilde Saintonge ve Dunn (1998)’ın sekiz hafta süren boylamsal çalışmasında<br />
kendilerine güvenen ve başarıya inanan öğrencilerin, diğer öğrencilere göre yaşadıkları<br />
olumsuz yaşantıları geçici ve sonuçları açısından dar bir çerçevede gördükleri ortaya<br />
çıkmış ve daha başarılı oldukları gözlenmiştir.<br />
Özçelik (1998: 28-29)’e göre ise kişi, bir derse karşı tutumunu benzer derslere de<br />
genelleyerek okula, öğrenmeye karşı tutum geliştirdiği gibi bu tür duyuşsal özelliklerini<br />
daha da genelleyerek ‘kendine karşı tutum’ diyebileceğimiz öz-güvene de<br />
ulaşabilmektedir. Kişinin değişik derslere karşı tutumu nasıl zamanla onun okula,<br />
öğrenmeye karşı tutumunu oluşturursa, onun değişik türden öğrenmelere karşı tutumu<br />
da zamanla kendine karşı tutumunu, kendisinin nasıl bir insan olduğu hakkındaki<br />
görüşünü, kendine güvenini belirlemektedir. Buna göre değişik derslere karşı olumlu