You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
41<br />
dilleri İngilizce olmayan fakat öğrenimleri nedeniyle o dillerin konuşulduğu ülkelerde<br />
bulunan öğrencilerin dahi, göçmen olmadıkları için ikinci dili değil de yabancı dili<br />
öğrendiğini ifade etmektedir. Dolayısıyla motivasyon, kişilik, yatkınlık gibi psikolojik<br />
faktörlerin yabancı dilin; tutum, asimilasyon, kültürel ve etnik kimliği koruma çabası<br />
gibi sosyolojik faktörlerin de ikinci dilin öğrenilmesinde daha fazla etkin olduğu ileri<br />
sürülmektedir (Antikacıoğlu, 1988: 7).<br />
Buna karşın göçmenlerin bulundukları ülkenin dilini öğrenmesini ‘ikinci dil’ öğrenimi<br />
olarak değerlendiren Schumann, birçok göçmenin geldikleri ülkenin yabancı dilini<br />
öğrenmede sorun yaşadığını ve bunun da çoğunlukla duyuşsal ve sosyo-kültürel<br />
problemlere dayandığını belirtmektedir. Schumann ileri sürdüğü hipotezde kişilik,<br />
yatkınlık, bilişsel faktörler gibi bir çok değişkenin dil öğrenimini etkilediğini ancak en<br />
önemli noktanın sosyo-kültürel ve duyuşsal faktörler olduğunu ileri sürmüştür (Stern,<br />
2001: 331).<br />
Modern psikolojinin kurucusu sayılan Wundt kaleme aldığı baş yapıtında etnik psikoloji<br />
‘ethnic psychology’ (Völker-psychologie) adı altında kapsamlı dil çalışmalarını gözler<br />
önüne sermiştir; öyle ki günümüzdeki ana dil edinimine gösterilen ilginin, bu alanda<br />
daha önceden yapılan çalışmaların yeni bir revizyonu şeklinde algılanması çok da yanlış<br />
olmaz. İlk olarak Galton tarafından gerçekleştirilen sözcük – kelime çağrışım deneyleri,<br />
deneklerin kendiliğinden (spontan) ayrı sözcüklere verdikleri cevapları incelemekteydi.<br />
Bu tür deneyler sadece psikologların insan beyninin nasıl çalıştığını anlamasına yardım<br />
etmemiş, aynı zamanda ana dildeki kelime repertuarının nasıl yönlendirildiğini ve idare<br />
edildiğini de gözler önüne sermiştir (Stern, 2001: 292).<br />
İleri sürülen temel fark hipotezine göre ise, çocukluk yıllarındaki ana dil ediniminde<br />
gösterilen başarının aksine, yetişkinlerin ikinci dil öğrenmeleri birbirlerinden tamamen<br />
farklılık göstermektedir. Buna göre bazı insanlar dil öğreniminde gerçekten yetenekli<br />
olabilirken, diğerleri bu alanda daha başarısız olabilirler. Bu konuda elde edilen başarı<br />
yaş, yetenek, motivasyon düzeyi, öğrenilen dilin konuşulduğu ülkede bulunma ya da<br />
haftanın beş günü bir sınıfta oturup o dile ait yapıları çalışma gibi bir çok faktörle<br />
yakından ilişkilidir. Tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda içlerinde ikinci dil<br />
öğrenimini çalışan dilbilimciler de dâhil olmak üzere birçok insan, ikinci dil