14.01.2015 Views

bölüm ıı - Prof.Dr. Seval Fer

bölüm ıı - Prof.Dr. Seval Fer

bölüm ıı - Prof.Dr. Seval Fer

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

39<br />

açıklanmaktaydı. Buna göre dil bir davranış biçimi olarak tanımlanmakta ve dolayısıyla<br />

da uyaran-tepki-pekiştireç modeli dil edinimini açıklamak için yeterli olmaktaydı.<br />

Zihinsel süreçler, hafıza, bilinç gibi olgular dışarıdan gözlenip ölçülemediği için de<br />

sorgulanması gereken kavramlar değildi (Sole, 1994).<br />

Ancak bazı kuramcılar dil gelişimini yalnız taklit ya da pekiştirmeyle açıklamanın<br />

mümkün olmadığını özellikle belirtmektedir. Buna göre aynı evde yetişen çocukların<br />

farklı zamanlarda konuşmaya başlaması, bunun yanında farklı kültürlerde yetişen<br />

çocukların söyledikleri ilk sözcüklerin benzer sesler içermesi, hiç işitemeyen çocukların<br />

özel eğitimle konuşmayı öğrenebilmesi gibi nedenler, dil gelişimine yönelik farklı bakış<br />

açılarının ortaya çıkmasına yol açmıştır (Erden ve Akman, 2003: 77).<br />

Davranışçı görüşe karşı çıkan doğuştancı ve bilişsel dilbilim yanlıları ise çocuğun bir<br />

dil edinme yeteneği ile doğduğunu, dil edinme aracı (‘language acquisition device’) adı<br />

verilen bu yetenek sayesinde dil seslerini diğer seslerden ayırt ettiğini, sınıflandırdığını<br />

ve düzenlediğini ileri sürmüşlerdir (Demircan, 1990: 15). Davranışçıların savunduğu<br />

öğrenmenin mekanik tanımını reddeden bilişselci psikologlar, düşünme ve öğrenme<br />

sürecinde zihnin aktif olduğunu ve bilginin aktif bir etmen tarafından edinildiğini ve<br />

öğrenmenin de birey tarafından kontrol edildiğini ileri sürmüş ve öğrenmenin algılama,<br />

edinim, organizasyon ve saklamayı içerdiği belirtilmiştir (Sole, 1994). Bilişsel<br />

yaklaşımı kabullenen psikolog ve eğitimciler ise dil öğrenmenin bilişsel gelişime dayalı<br />

olduğu görüşündedir. Birey, anlamları geliştirdikçe sembolleri daha kolay öğrenmekte<br />

ve uzun süre onları kolaylıkla hatırlayabilmektedir (Ülgen, 1997: 151). Sonraki yıllarda<br />

ise dil gelişiminde bilişsel ve duyuşsal yeterliliğin özel bir yeri olduğu ve söz konusu<br />

yapılanmanın her iki koşulun tamamen göz ardı edilmesiyle gerçekleşemeyeceği ifade<br />

edilmiştir.<br />

Skinner’in dil öğreniminde öne çıkardığı davranışçı model geniş bir alanda kabul<br />

görmeye başladığı sıralarda Noam Chomsky’nin yetenek ve performans teorisi buna bir<br />

tepki olarak literatürdeki yerini almış, Chomsky, Skinner’in Sözsel Davranış Teorisine<br />

Eleştiri (‘The Review of Skinner’s Verbal Theory’) adlı eserinde davranışçı bakış<br />

açısıyla cevaplanamayacağını öne sürdüğü önemli sorular yöneltmiştir. Buna göre dil<br />

öğrenilmiş bir davranışsa, çocukların daha önceden hiç söylemedikleri şeyleri telaffuz<br />

etmeleri nasıl mümkün olmaktadır Aynı şekilde yetişkinlerin hayatlarında hiç

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!