You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
43<br />
Öte yandan Spolsky (1988: 24) de, ikinci dil öğrenimi modelinde sunduğu formülle<br />
duyuşsal faktörlerin önemini özellikle vurgulamaktadır. Kazanılacak dilsel bilgi ve<br />
becerinin ‘Kf’ ile ifade edildiği kurguda ‘Kp’, öğrenicinin anadilinin yanı sıra diğer<br />
dillere halihazırda olan genel bilgisini; ‘A’, fizyolojik, biyolojik, entelektüel ve bilişsel<br />
yeteneklerini; ‘M’, kişilik, tutum, motivasyon ve kaygıyı; ‘O’ ise dil öğrenme fırsatını<br />
temsil etmektedir. Spolsky (1988: 24)’e göre Kf = Kp + A + M + O olarak şekillenen<br />
formülün öğelerinden herhangi birinin yokluğu sonucu; bir başka deyişle dil öğrenimini<br />
engellemektedir.<br />
Benson (2001: 67)’a göre bireylerin dil öğrenme tarzları ve öğrenme için gösterdikleri<br />
çabalar çok çeşitli kişisel psikolojik değişkenden etkilenmektedir. Bunlardan yatkınlık<br />
ve karakter gibi değişkenler durağan olguları betimlerken, değişime fazla açık<br />
değillerdir. Buna karşın motivasyon, duyuşsal durum ve inanç gibi değişkenler durağan<br />
olmadıklarından değişime daha çok açıktırlar.<br />
Eğitim ve öğretim açısından incelendiğinde yabancı dil öğretmenleri uzun yıllardan beri<br />
öğrencilerinin duyuşsal karakteristikleri (motivasyon, tutum, kaygı, kişilik, vb.) ile<br />
yakından ilgilenmişlerdir; zira duyuşsal faktörlerin özellikle önem kazandığı ve bu<br />
anlamda öğrenciyi hedeflenen davranışlara yöneltmede motive eden ideal öğrenme<br />
çevrelerinden belki de en önemlisi bir yabancı dil sınıfıdır. Vurgu, yabancı bir kültürü<br />
öğrenme üzerine yoğunlaştırıldığında, karşılaştırma yoluyla kültürel kalıpların<br />
farklılığını algılayan öğrenciler bu sayede motive edici birçok unsurla karşılaşacak ve<br />
ilgileri artacaktır.<br />
Ülgen, (1997: 150) dilin bir açıdan psiko-motor bir davranış olduğunu, duygu ve<br />
düşüncelerin konuşma ile ses telleri, dil, yanak gibi sesle ilgili organların kullanılarak<br />
ifade edildiğini, ya da el kaslarının kullanılarak yazıyla anlamlandırıldığını belirtir.<br />
Buna karşın ifade edilen semboller ve anlamların, bilişsel süreçlerle üretildiğini,<br />
bilginin üretilmesinde ve ifade edilmesinde güdüler, ilgiler, tutumların bağımsız birer<br />
değişkenler olduğunu ve bu nedenle dil, düşünce ve duyguların birbirinden bağımsız<br />
düşünmenin olası olmadığını özellikle vurgulamaktadır.<br />
Yabancı dil konusunda çalışmalar yapan araştırmacılar, duyuşsal değişkenlerin,<br />
özellikle sınıf ortamında öğrencilerin başarı ya da başarısızlıkları üzerinde önemli bir