Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
65<br />
duruma kişinin benlik değerinin tehdit edildiğini sanması ya da içinde bulunduğu<br />
durumu stresli olarak algılaması yol açmaktadır.<br />
Skehan (1990: 115), bütün alan davranışlarını etkileyen ‘genel’ kaygı niteliğini, belirli<br />
durumlarda yaşanan kaygıdan (durumluk) ayırmış ve ölçme söz konusu olduğunda<br />
durumluk kaygının görece daha önemli olduğunu, kavrama yeteneğinin yanı sıra<br />
sınavlarda da özellikle bu tür kaygının etkili olduğunu öne sürmüştür.<br />
Bireylerin belirli özgül koşullar altında duyduğu kaygı, durumluk kaygı olarak<br />
tanımlanmaktadır. Sadece belirli durumlarda ortaya çıkan bu kaygı niteliği, söz konusu<br />
durumlar sona erdiğinde kendiliğinden kaybolmaktadır. Örneğin öğrenciler arasında<br />
sıklıkla görülen sınav kaygısı durumluk bir kaygıdır ve sınavlarından geçmekten başka<br />
bir çaresi kalmayan öğrenciler için başta başarısızlık olmak üzere çeşitli sorunlara yol<br />
açabilir.<br />
Kaygı ve endişe, kişinin başa çıkamayacağı, büyük bir tehlike karşısında olduğunu<br />
düşündüğü zaman ortaya çıkan bir duygudur. Aşırı kaygı ve korku anında beyin<br />
adrenalin ve noradrenalin denilen maddeleri salgılar. Bu hormonlar protein sentezini<br />
zayıflatır, hatta belirli bir süre için tümüyle engelleyip düşünmenin durmasına yol açar.<br />
Bunu şu şekilde yaparlar: Sinir hücrelerini birbirine bağlayan bağlantılar (Synapsen)<br />
vardır- Gelen bir bilginin bir hücreden diğer bir hücreye iletilebilmesi için, bağlantı<br />
yerinde şalter görevi yapan küçücük baloncukların patlaması gerekir-. İşte adrenalin ve<br />
noradrenalin bu baloncukların patlamasını, böylece de sinir hücreleri arasında bağlantı<br />
oluşmasını ve bilgi aktarımını engeller. Öğrenme eyleminin gerçekleşmesini bir bakıma<br />
bloke eden bu hormonlar korku, stres ve heyecan durumunda salgılanmaktadır. (Balcı,<br />
1993). Bir başka deyişle normal bir kaygı düzeyinin verimi arttırdığı, öte yandan aşırı<br />
kaygının endişeyle birlikte başarısızlığı getirdiği söylenebilir.<br />
Kaygının hangi durumlarda bireyi harekete geçirdiği, hangi durumlarda da onun<br />
karşısına bir engel olarak çıktığı önemli bir olgudur. Araştırmacılar genelde<br />
gerçekleştirilmesi oldukça kolay olan – öğrencilerin fazlaca düşünmeye gereksinim<br />
duymadan yaptığı eylemler, koşmak gibi – eylemlerde yüksek seviyede kaygının bireyi<br />
harekete geçirdiğinden ve onu olumlu yönde etkilediğinden bahsederken; görece zor<br />
olan eylemlerin – düşünmeye ve çabaya daha fazla gereksinim duyulan hallerde – düşük