14.01.2015 Views

bölüm ıı - Prof.Dr. Seval Fer

bölüm ıı - Prof.Dr. Seval Fer

bölüm ıı - Prof.Dr. Seval Fer

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

70<br />

belirtmişlerdir (Bailey, Onwuegbuzie, Daley, & Christine, 2000). Dil öğrenimi ve<br />

duyuşsal durum üzerine yapılan araştırmaların çoğu da, dil öğreniminde anahtar rol<br />

oynayan kaygı olgusu üzerine yoğunlaşmıştır. MacIntyre ve Gardner (1996, Akt.,<br />

Benson, 2001: 71), ikinci dil öğreniminde başarının en önemli yordayıcılarından birinin<br />

kaygı olduğunu ileri sürerken; öz-benlik ile öz-ifade arasındaki özel ilişkinin yarattığı<br />

kaygıyı, genel kaygıdan ayırmış ve öğrencilerin diğer derslerden daha çok yabancı dil<br />

derslerinde kaygı duyduklarını belirtmişlerdir.<br />

Ganschow ve Sparks (1996: 199, Akt., Bailey, Onwuegbuzie, Daley, & Christine,<br />

2000)’a göre yabancı dil sınıfındaki öğrenci kaygı düzeyi ‘temel bir takım dil<br />

problemlerinin erken uyarıcısı’ olabilir. Buradan hareketle kaygının dil başarısındaki<br />

temel değişkenlerden birisi olduğu ve bu konuda yapılan çalışmaların dil öğrenimine<br />

önemli miktarda katkı sağlayacağı söylenebilir.<br />

Horwitz, Horwitz ve Cope (1986, Akt., Casado & Dershiwsky, 2004) yabancı dil<br />

öğrencilerinin kaygı düzeylerinin araştırılmasında teorik bir çerçeve çizmişlerdir.<br />

Çerçeveyi oluşturan parçalardan birincisi ‘iletişim tedirginliği’ adıyla tanımlanmıştır.<br />

Bu durum, iletişimde bulunmak için öğrencilerin olgunlaşmış düşüncelere ya da<br />

fikirlere sahip olmasına karşın, yabancı dilde olgunlaşmamış kelime repertuarına sahip<br />

olmaları nedeniyle bir türlü iletişime geçememeleri şeklinde açıklanmaktadır.<br />

Dolayısıyla kendini ifade edememek ya da diğerlerini tam olarak anlayamamak<br />

tedirginliğe yol açmaktadır.<br />

Çerçeveyi oluşturan ikinci parça ise ‘olumsuz değerlendirilme korkusudur’. Buna göre<br />

kendilerinden ve ne dediklerinden emin olamayan öğrenciler, etraflarındaki insanlar<br />

üzerinde iyi bir izlenim yaratamama duygusuna sahip olabilirler. ‘Konuştuğum zaman<br />

diğer insanların bana gülmelerinden korkuyorum’. En son parça ise ‘yabancı bir dile<br />

karşı duyulan genel kaygı’dır. Çerçeveyi oluşturan bu son parça her ne kadar olumsuz<br />

değerlendirilme ve iletişim tedirginliği kavramlarıyla bağlantılı olsa da, tam olarak aynı<br />

yaşantıları yansıtmaz. ‘Çok iyi hazırlanmış olsam bile, yabancı dil sınıfında kaygı<br />

duyarım’ gibi yaşantılar ya da çekinceler yabancı bir dile karşı duyulan genel kaygıyı<br />

belirtmektedir (Casado & Dershiwsky, 2004).

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!