13.07.2015 Views

6cbc9aa6358d9e0bc066ff8f1dd68d217439c29b

6cbc9aa6358d9e0bc066ff8f1dd68d217439c29b

6cbc9aa6358d9e0bc066ff8f1dd68d217439c29b

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Bana ne kadar yakın olduklarını gorunce şaşırdım ­tam altırndaydılar. Şapkalarına tükürebilirdim, isteseydim.Düşüncelerine dalmış, yere bakıyorlardı. Müdür incebir dalla bacağına vuruyordu. Sağduyulu akrabasıbaşını kaldırdı. 'Buraya son gelişinden beri sağlığın iyimi?' Öbürü ürktü. 'Kim? Ben mi? Tabii!Çok iyiyim- çok iyiyim. Ama öbürleri - Hey Tanrım ! Hepsi hasta.Öyle de çabuk ölüveriyorlar ki, onları ülke dışınagöndermeye vaktim bile olmuyor - akıl almaz bir şey.''Hım, evet,' diye homurdandı amca. 'Ah, yavrum ! Bunlaragüven, bunlara güven, derim.' Yüzgeç gibi kısa koluylaormanı, koyu çamurları, ırmağı kapsayan bir hareketyaptığını gördüm - güneşin aydınlattığı yer yüzününpusuda yatan ölümüne, gizli kötülüklerine, yüreğininderin karanlığına yapılmış aşağılayıcı bir çağrıydıbu sanki. O kadar ürkütücüydü ki. birden ayağafırlayıp, bu karanlık güven gösterisine bir karşılık gelmesinibekliyormuş gibi ormanın başladığı yere baktım.Böyle saçma düşünceler gelir insana, bilirsiniz. Yücesessizlik, olağanüstü bir çağrının geçmesini beklergibi. korkutucu sabrıyla bu iki adamın karşısına dikildi.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!