Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
İSTANBUL<br />
KÜLTÜR ve SANAT<br />
DERGİSİ<br />
AMİR ATEŞ: MUSİKİYE ADANMIŞ BİR ÖMÜR / Ayşegül ÜNAL İNAN<br />
Küçük yaşta Kocaeli'nin Kandıra ilçesinde hafızlığını tamamlayarak<br />
on beş yaşlarında İstanbul’a gelen Amir Ateş,<br />
Nuruosmaniye Kuran kursunda, dönemin en kıymetli hafız<br />
ve kıraat âlimlerinden biri olan Hasan Akkuş’tan dersler<br />
almış. Nuruosmaniye tedrisatını bitirmesiyle birlikte Kadıköy’e<br />
taşınmış ve burada bir musiki çevresine dahil olmuş.<br />
Çevresinin yönlendirmesiyle kısa süre sonra Üsküdar Musiki<br />
Cemiyeti’nde talebelik yapmaya başlamış. Burada da<br />
Avni Anıl, Şekip Ayhan Özışık, Arif Sami Toker, İnci Çayırlı,<br />
Emin Ongan gibi döneminin en önemli musikişinaslarından<br />
musiki eğitimleri almış. Genç yaşlarından itibaren talebesi<br />
olduğu Üsküdar Musiki Cemiyeti’nde hâlâ hocalık<br />
ve başkanlık yapmaya devam eden Amir Ateş’le yaptığımız<br />
keyifli söyleşiyle sizleri baş başa bırakıyoruz.<br />
Emin Ongan Üsküdar Musiki Cemiyeti’nin kuruluş<br />
hikâyesinden bahsedebilir misiniz?<br />
Üsküdar Musiki Cemiyeti 1918 yılında kurulmuş. Kurucuların<br />
hemen hemen tamamı rahmetli olmuş kişiler. Çünkü<br />
bir asırlık süre içinde elbette kuruculuğun tarihinde doğmuş<br />
olsalar bile neredeyse yüz yaşına basmış olacaklar.<br />
Bu nedenle kimse yok kuruculardan. Ancak torunları var.<br />
Çocukları var bazılarının. Telgrafçı Ata Bey gibi namıyla<br />
maruf bir zatın önderliğinde Zeki Arif Ataergin, Hafız Arap<br />
Cemal, Udi Sami Bey, onlardan hemen sonra da cemiyete<br />
adını verdiğimiz hocamız Emin Ongan. Selahattin Pınar<br />
ve ilk öğrencilerden Arif Sami Toker, Müzeyyen Senar, bu<br />
cemiyetin ilk temelini teşkil eden kurucu, hoca ve talebeleri<br />
olarak o günden bugüne kadar faaliyetlerini aralıksız<br />
sürdürmektedir. Bunun yaklaşık elli beş senesinde ben de<br />
varım naçizane Amir Ateş olarak. Benden sonra otuz beşkırk<br />
yıllık arkadaşlar da var burada. Mesela Ahmet Özhan,<br />
Ömer Tuğrul İnançer de talebe arkadaşlarımızdı bizim.<br />
Daha önceki tarihlerden olanlar da var ama onlar faal biad<br />
içinde değiller, herkes işiyle gücüyle meşgul.<br />
Bir röportajınızda Üsküdar ile ilgili “Üsküdar, bütün<br />
duygu ve düşünceleri birlikte barındırır. İstanbul<br />
denildiğinde önce Üsküdar aklıma gelir. Salacak<br />
gelir” diyorsunuz. Cemiyetin Üsküdar’da olmasının<br />
sizin için özel bir anlamı var mı? Üsküdar’ın cemiyete<br />
yahut cemiyetin Üsküdar’a katkısı olmuş mudur?<br />
Burası her ne kadar Üsküdar Musiki Cemiyeti adı altında<br />
olsa da tamamen Türkiye’ye mâl olmuş, gerek ismi itibariyle,<br />
gerek kültürel faaliyetleri itibariyle sınırları aşmıştır.<br />
Şöyle ki benim Üsküdar’a bir vefa borcum var. Eğer ben,<br />
ufacık tefecikken ‘ben’ olduysam Üsküdar Musiki Cemiyeti<br />
bana bir basamak olmuştur. Ben de mehma-imkan<br />
yararlandığım bir yere faydalı olmak durumundayım.<br />
Cemiyete yeni başkan olduğum tarihlerde, hiç unutmuyorum<br />
rahmetli olan bir belediye başkanımız vardı; Mehmet<br />
Çakır. Bizi tebriğe gelip “Hayırlı olsun Amir Beyciğim, bizden<br />
herhangi bir arzunuz var mı?” diye sordu, “Estağfurullah”<br />
dedik. “Peki, sizin bizden bir emriniz arzunuz var mı?”<br />
dedim, “Ne olabilir ki” dedi. “Üsküdar, İstanbul’un hatta<br />
dünyanın en tarihi, en köklü mazisi olan semtlerinden biri.<br />
Üsküdar gibi bir yer Üsküdar’a gider iken aldı da bir yağmur<br />
şarkısıyla mı kalsın? Bir şiir yarışması açalım, iyi şiirleri<br />
bestekarlara dağıtalım. O şiirlerden en azından sekiz-on<br />
tane daha Üsküdar konulu beste olsun” dedim.<br />
Aradan iki üç ay geçti, bir telefon, “Buyurun sayın başkanım,<br />
buyurun hadi göreve. Bir öneride bulundunuz, öneri<br />
babalığınızı devam ettirin. Şiir yarışması açtık, şiirler geldi.<br />
Bestekarlara yolladık besteler de geldi. Sıra jüride. Jüri<br />
başkanı olarak bu organizasyonda bulunacaksınız dedi.”<br />
O arada hakikaten güzel eserler geldi. Ben boş durabilir<br />
miyim, duramam tabi. Bir şeyler karalamaya başladım ve<br />
Üsküdar’la ilgili şöyle bir güfte yazdım:<br />
Üsküdar’ın güzelliği dünyaya bedel<br />
Kız kulesi gelin gibi özel mi özel<br />
Martıların, dalgaların, serin suların,<br />
Şarkıların, türkülerin, güzel mi güzel<br />
Cemiyetin ikinci binası, Dişçi Hamdi Bey'in konağı, Ahmediye<br />
106