You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Münif Paşa Konağı’nın Renkli Simaları<br />
Bu konağa (Süleymaniye’deki)<br />
yerleştikten sonra Münif Paşa<br />
dairesi bir antropologie müzesi<br />
haline geldi. Her cins âlim, her cins<br />
kıyafet ve her cins lisan o konakta<br />
ictima ederdi. Konağın ziyaretçileri<br />
içinde başta şeyh Şıngıtî gelirdi. Sofrada<br />
Münif Paşa’nın sağında otururdu.<br />
Münif Paşa ile Arapça konuşurdu.<br />
Münif Paşa düz bir siyah lata giyerdi.<br />
Başındaki sarık tuhaf bir şekilde idi.<br />
Sarığının arkasından Hint askerlerinde<br />
olduğu gibi bir kuyruk sarkardı.<br />
Bu biçim sarığa Telisman derler.<br />
Şeyh Şıngıtî’yi Maarif Nazırı Münif<br />
Paşa İstanbul'a getirmişti. Onu iki<br />
defa Endülüs’e gönderdi ve Endülüs<br />
kitaphanelerindeki İslamiyet’e dair<br />
mevcut eserleri tetkik ettirdi. Şeyh<br />
Şıngıtî birçok zamanlar Münif Paşa<br />
konağında yerleşip kaldı. Şeyh Şıngıtî’nin<br />
bulunmadığı zamanlar sofrada<br />
yerini Miss Mary işgal ederdi.<br />
Miss Mary fâzıl bir İngiliz kızı idi. Münif<br />
Paşa onunla İngilizce konuşurdu.<br />
Miss Mary’nin sağda oturduğu zamanlar<br />
Mell. Mary de sol sandalyeyi<br />
işgal ederdi. Vazifesi Münif Paşa’nın<br />
kızlarına yani Leyla ve Fitnat’a Fransızca<br />
öğretmek idi.<br />
Süleymaniye konağına bazen Enderun-ı<br />
Hümayun’dan yani Topkapı Sarayı’ndan<br />
misafirler gelirlerdi. Bunları<br />
Abdülhamid Çin’den getirtmişti.<br />
Topkapı Sarayı’nda onlara daire tahsis<br />
etmişti. Bu Çinliler sofrada yanyana<br />
otururlar, pilavı çöpler ile çabuk<br />
çabuk yerlerdi. Konuşmaları Türkçe<br />
idi. Çinlilerden birinin ismi Ahmet,<br />
diğerinin Mehmet Efendi idi.<br />
Üzerlerinde önü kapalı İstabulin setre<br />
bulunurdu.<br />
Misafir ve ziyaretçilerden biri de yeni<br />
ihtida etmiş olan Mister Nuring idi.<br />
Mister Nuring Norveçli idi. İhtiyar bir<br />
karısı vardı. İhtiyar karısından kurtulmak<br />
için İslam dinini kabul etmiş idi.<br />
O zaman ihtida ile talak vaki olurdu.<br />
Mister Nuring genç ve çok güzeldi.<br />
Zannım Münif Paşa delaletiyle genç<br />
ve güzel bir hanımefendi ile evlendi.<br />
Bu hanımefendi Tunuslu Mahmud<br />
bin Ayyad’ın en küçük kızı idi. Mister<br />
Nuring kırmızı fesi, kırmızı sakalı, redingotu<br />
ile sofraya güzel bir süs verirdi.<br />
Konuşması İngiliz kırması Fransızca<br />
idi. Dığdığı söyler idi. Mister<br />
Nuring Ali Nuri Beyefendi (Dilmeç)<br />
oldu ve şehbenderliklerde istihdam<br />
edildi. Ali Nuri Bey Hamid devrinin<br />
kahrına uğradıkça Kopenhag’da, İstokholm’da<br />
Abdülhamid aleyhine<br />
konferanslar vererek maişetini temin<br />
ederdi. Hâlâ hayattadır.<br />
Süleymaniye konağının gördüğü<br />
garip çehrelerden biri de bir Hintli<br />
avukat idi. Bu Hintli avukat bir İngiliz<br />
idi fakat Müslüman idi. Her akşam<br />
yemeği Münif Paşa konağında yer ve<br />
her gün Başmâbeynci Ali bey ile aralarında<br />
Pall Mall Gazette nerede çıkar<br />
diye münakaşa olurdu. Bu münakaşaları<br />
gülerek, istihfaf ederek Münif<br />
Paşa konağında hikâye ederdi. 10<br />
Bozdoğan Kemeri konağının yukarı<br />
katında ve selamlık kısmında salonlar<br />
vardı. Bu salonlar ufak ufak odalar<br />
idi. Salonlara çıkılınca sohbet başlar,<br />
çaylar içilirdi. İlimden, fenden, yeni<br />
icatlardan bahsedilirdi.<br />
Münif Paşa’nın iştikak ilmine merakı<br />
çoktu. O devirde ikinci bir ethimologie<br />
meraklısına dahi tesadüf ettim;<br />
Altıparmak Süreyya Efendi. Fakat<br />
Süleymaniyeli Süreyya Efendi’nin<br />
merakı daha âlimâne, daha vâkıfâne<br />
idi. Her kelimenin aslını Sanskrit lisanına<br />
icra ederdi. ‘Türkçe (kız) kelimesi<br />
(kini)den, (king), (hung), (hungar)<br />
kelimeleri de hep bu asıldan gelir ve<br />
Sanskritçedir’ der idi.<br />
Kermanşah şehbenderi Süleymaniyeli<br />
Ali Yümni Efendi, Maarif memurlarından<br />
ve hukuk mektebi muallimlerinden<br />
Dağıstanlı Ali Enveri Efendi<br />
Bozdoğan konağından eksik olmazlardı.<br />
Münif Paşa konağına devam eden o<br />
devrin tanınmış ilim adamları arasında<br />
bir de Ubeydullah Efendi vardı.<br />
Yemekten kalkılıp üst kata çıkılınca<br />
Celal Münif Bey, Mahrukizâde Cafer<br />
Bey ve Ubeydullah Efendi’nin ayrı bir<br />
salona geçtikleri, ayrı bir fiskos kurdukları<br />
nazar-ı dikkatimi celb ederdi.<br />
Günün birinde Ubeydullah Efendi<br />
ortadan kayboldu. Sorup soruşturduk,<br />
‘Paris’e kaçtı!’ dediler.*<br />
*Abdurrahman Adil Eren, “Übeydullah<br />
ve Hatıralarım”, Yarım Ay Mec.,<br />
Nu. 62, 1 Eylül 1937