Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
DOĞAN HIZLAN İLE İSTANBUL'UN ESKİ MEKÂNLARI / Betül EREN<br />
İSTANBUL<br />
KÜLTÜR ve SANAT<br />
DERGİSİ<br />
değişik türler arasında bir buluşma vardı. O zaman şimdiki<br />
kadar galeri de resim yayını da yoktu. Eskiden galeri<br />
davetleri, bir küçük dört-beş sayfalık broşürle olurdu. Bugünkü<br />
gibi katalogların basıldığı bir dönem değildi, sergiler<br />
yoktu. En çok Maya Galerisi’ne giderdik, zamanında<br />
çok meşhurdu. Galatasaray’da başka yerlerde de sergiler<br />
açılırdı ama az kişi, az yerde temerküz etmişti.<br />
İstanbul'un en iyi kitapçıları hangileriydi?<br />
Beyoğlu’nda da çok iyi kitapçılar vardı. Mesela, hukukta<br />
okuduğum halde Tanpınar’ın tiyatro dersine giderdim,<br />
Tanpınar’a özel bir ilgim olduğu için. İki tane İngilizce tiyatro<br />
kitabı tavsiye etti bana. Ben de çıktım gittim, Haşet’te<br />
buldum. Haşet, Kohen Hemşireler Kitabevi, French<br />
American vardı Tünel’de. Biraz gittiğinizde, Saray Kitabevi<br />
vardı, yabancı kitaplardan satardı. Sonradan orada Necdet<br />
Sander bir yer açtı, ama o da kapandı. Şimdi işte bu<br />
kitapları bulabileceğiniz Pandora var, Mefisto var orada.<br />
Diğerleri kapandı oraların yüksek kiralarını kitap karşılayamadığı<br />
için. Gerçi şimdi bütün AVM’lerde kitapçı var.<br />
Remzi, D&R ve İnkılap var bazı yerlerde.<br />
Babıali’deki önemli kültür ortamları arasında nereleri<br />
sayabilirsiniz?<br />
Bütün kitapçılar, bütün yayınevleri Babıali’deydi. Her<br />
gelen mutlaka Cumhuriyet’e veya sonra Yeni Gazete’ye<br />
uğrardı. İstanbul’a gelip de Cumhuriyet’e uğramayan<br />
ya da oraların bir kahvesine, pastanesine, meyhanesine<br />
uğramayan yoktu. Pek çok dergi idarehanesi de oradaydı,<br />
edebiyatın başkenti Babıali’ydi.<br />
O zaman gazetelerin üstlendiği fonksiyonların,<br />
bugünkünden daha fazla olduğunu söyleyebiliriz<br />
herhalde?<br />
Şüphesiz. Şimdi hayat değişti. Bir gazetede bunu düşünen<br />
var mı? Artık insanlar, teknolojiyle görüşüyorlar, konuşuyorlar.<br />
Cep telefonu denilen bir şey var, eskiden arasaydınız<br />
bulamazdınız. Teknoloji bazı şeyleri değiştiriyor ama<br />
yemek adabı, lezzeti, tadımı başka bir şey, teknolojiyle<br />
alakalı değil. Ama belki hayatın hızı, iş gücü, durumu, bu<br />
şehirdeki başka sorumluluklar, başka sıkıntılar da bu adetleri<br />
değiştiriyor. Bizde saat beşte herkes çay içer, kurabiyeler<br />
filan yerdi. Ama şimdi benim yardımcı arkadaşım da<br />
diyor ki, “Güzel de müsait miyiz?” Altıda mesaisi bitecek<br />
bir çalışan, “Müsaadenizle patron, beşte ben çaya gidiyorum”<br />
diyemez. Hayat şartları, koşullar, bunları mümkün<br />
kılmıyor. Başka tabii zorluklar da var. Ben, İstanbul’da merkezde<br />
çalıştım, Cağaloğlu’nda. Cağaloğlu her yere yakın.<br />
Bugün Cağaloğlu’na gittiğimde de arabamla, şoförümle<br />
gidiyorum. Ama mesela buraya (Hürriyet gazetesinin İkitelli’deki<br />
binası) gelmek çok zor. Babıali’deyken Yeşil Ev’e<br />
giderdik, orada oturur dönerdik. Şimdi, buradan çıkıp<br />
İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin bir zamanlar Cumhuriyet gazetesi binası olarak da kullanılan köşkü, 2015<br />
61