Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
İSTANBUL<br />
KÜLTÜR ve SANAT<br />
DERGİSİ<br />
BENİM EDEBİ MEKÂNLARIM / Şakir KURTULMUŞ<br />
Edebiyat, sanat ve kültür insanlarının<br />
her dönemde kendi<br />
alanlarında çalışmalarını<br />
sürdürdükleri özel mekânları<br />
ola gelmiştir. Edebi mahal<br />
olarak nitelendirdiğimiz bu<br />
mekânlar, kültür ortamlarının<br />
gelişmesine katkı sağladığı<br />
gibi, yazar ve şairlerin<br />
çalışmalarını rahatlıkla sürdürebildikleri<br />
yerler olarak iz<br />
bırakmıştır. Edebiyatçıların kimi zaman dergi idarehanesi<br />
olarak bile kullandıkları mekânlar olmuştur toplandıkları<br />
yerler.<br />
Öncesinde de çeşitli yerlerde esnaflar da dâhil değişik<br />
meslek gruplarının bir arada toplandıkları mekânlar ortaya<br />
çıkmış olsa da daha çok 19. yüzyılda ortaya çıkan<br />
bu mekânlar aydınların ve sanatçıların bir araya geldikleri<br />
yerler olarak üniversite çevresinde başlamış ve etrafa yayılmış.<br />
Uzun yıllar edebiyatçılar ve üniversite hocalarının<br />
bir araya geldiği bu yerlerde edebiyata ilgi duyanlar ve<br />
hocalarının ders dışında anlattıklarını dinlemek için dışarıdaki<br />
bu mekânları tercih ederlerdi.<br />
Katılan aydın ve sanatçılar arasında düşünce ayrılığı da<br />
dikkate alınmaz, sağ görüşlü olsun sol görüşlü olsun<br />
edebiyat, sanat ve felsefi konularda konuşmalar yapılırdı.<br />
Kimsenin sahip olduğu görüş üzerinde durulmaz her biri<br />
ayrı görüşlere sahip olsalar bile bir arada konuları tartışıp<br />
konuşabiliyorlardı. Aylık edebiyat dergilerinde yayınlanan<br />
şiirler üzerinde değerlendirmeler yapılır, henüz yayınlanmayan<br />
şiirler üzerinde ustaların değerlendirmeleri alınırdı.<br />
1970’li yılların sonunda İstanbul’da devam etmekte olan<br />
bu toplantılara zaman zaman yetişme şansına biz de sahip<br />
olduk. Marmara’da, Küllük Kıraathanesi’nde bir araya<br />
gelen sanatçıların ve üniversite hocalarının toplantılarına<br />
katılıp kenardan izlerdik. Çeşitli dernek, vakıf gibi sivil<br />
toplum örgütlerinde önceden belirlenmiş belli konularda<br />
yapılan seminer ve konferanslar da bu mekânların kültürel<br />
etkinlikler için kullanıldığı, edebi mekânlar olarak<br />
anılmalıdır. Bunlar arasında MTTB, Birlik Vakfı, Türk Ocağı,<br />
Aydınlar Ocağı, Kubbealtı, Fetih Cemiyeti gibi kurumların<br />
mekânları, seminer ve konferansların yapıldığı, özellikle<br />
üniversite gençliğinin ilgiyle takip ettiği yerlerdi.<br />
Yazı hayatımız Mavera Dergisi ile başladı. Şiirlerimiz Mavera<br />
Dergisi’nde yayınlanırken Yeni Devir gazetesinde düzenlediğimiz<br />
sanat-edebiyat sayfasında da bu çerçevede<br />
yazılarımız yayınlandı. İstanbul’un denizle, camilerle ve<br />
kuşlarla birleşen güzelliğini yaşayabildiğimiz yerlere daha<br />
çok yalnız gitmeyi tercih ediyor ve oralarda yazdıklarımız<br />
Teknolojik imkânların insani ilişkileri<br />
zayıflattığı son dönemde, özellikle<br />
şair ve yazarların bir araya gelmek için<br />
çeşitli mekânları kullanarak, edebiyat<br />
ve kültür mahfilleri oluşturma<br />
gayretleri anlamlıdır.<br />
üzerinde çalışıyorduk. Sahile<br />
yakın bir kahve, denizi gören<br />
bir yer olursa daha çok ilgimi<br />
çekiyordu. Böyle mekânları<br />
bulmak da gittikçe zorlaşıyor.<br />
Gençlik yıllarımızda yazılarımız<br />
için, İstanbul’un güzel<br />
mekânlarını seçerken, edebiyat<br />
sohbetlerini takip edebilmek<br />
için gittiğimiz belli başlı<br />
mekânlar da sayılıydı. Bunlar arasında en çok ilgi gören<br />
yerler Beyazıt’ta sahafların hemen çıkışındaki Çınaraltı<br />
Kahvehanesi ile Çorlulu Ali Paşa Medresesi’ydi.<br />
Sahafların çok canlı bir kültürel yaşamı vardı o tarihlerde.<br />
Meşhur sahafların dükkânları her zaman kapı ağzına<br />
kadar dolu olur ve gelenler buraya gelip giden hocaların<br />
sohbetleriyle beslenirdi. Pek çok edebiyat ve kültür adamıyla<br />
sahaflarda karşılaşmak mümkündü. İçlerinde Abdullah<br />
Uçman, Mustafa Miyasoğlu, Durali Yılmaz, Bekir<br />
Oğuzbaşaran, Ebubekir Eroğlu, Kamil Eşfak Berki, Mustafa<br />
Ruhi Şirin gibi isimleri kitapevlerinde yeni çıkan kitapları<br />
incelerken görebilirdiniz.<br />
Ebubekir Eroğlu öncülüğünde Yönelişler Dergisi yayınlanmaya<br />
başlayınca Nejat Çavuş, İhsan Deniz, Osman Konuk,<br />
Mehmet Ocaktan, Yüksel Kanar, İlhan Kutluer, Adnan Tekşen,<br />
Mehmet Çetin gibi arkadaşlarla birlikte çoğu zaman<br />
derginin idarehanesi olarak kullanılan Ekin Yayınları’nın<br />
küçücük ofisinde bir araya gelmeye başladık. Yönelişler<br />
Dergisi’ndeki arkadaşların çoğunun kullandığı mekân ise<br />
Çorlulu Ali Paşa Medresesi’ydi. Burada edebiyat sohbetleri,<br />
şiir değerlendirmeleri yapılıyor, müzik dinleniyordu.<br />
O dönemde ilk kez sol çevrelerle de yakın ilişki kurulmuş,<br />
bazı arkadaşlarımız Üç Çiçek Dergisi’ne katkı sunmuş,<br />
ilk şiir kitaplarını Üç Çiçek Yayınları arasından çıkarmıştı.<br />
Çorlulu Ali Paşa Medresesi o tarihlerde daha çok şairlerin<br />
tercih ettiği bir mekân olarak öne çıkmıştı. Mavera’nın<br />
İstanbul’daki bürosu, Yazıevi ve Aycan Grafik büroları ile<br />
Yedi İklim Dergisi’nin idarehanesi yıllarca edebiyat sohbetlerinin<br />
düzenli olarak yapılageldiği mekânlar olarak<br />
anılmalıdır.<br />
Son dönemde İstanbul’da yazı ve çalışma mekânı olarak<br />
yine çeşitli kahveler anılmaya başladı. Sultanahmet çevresindeki<br />
kimi yerler, Fatih’te, Kadıköy, Kuzguncuk, Beylerbeyi,<br />
Ortaköy, Rumelihisarı, Sarıyer gibi daha çok turistik<br />
sayılabilecek yerler, edebiyat çevrelerinin oturmak için<br />
tercih ettikleri mekânlarla dolu.<br />
Üsküdar bu anlamda kültür adamlarının tercih ettiği yerlerin<br />
başında geliyor denebilir. Üsküdar’da yoğun bir turist<br />
ilgisinden söz edilemez. Edebiyat ve sanat çevrelerinin<br />
148