You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
AMİR ATEŞ: MUSİKİYE ADANMIŞ BİR ÖMÜR / Ayşegül ÜNAL İNAN<br />
İSTANBUL<br />
KÜLTÜR ve SANAT<br />
DERGİSİ<br />
beş-doksan yaşını bulmuştu göz ameliyatını yaptırdığı yıllarda.<br />
En son Alaaddin Yavaşça’ya gidiyorlar diyorlar ki,<br />
“Seninle çok içli dışlı hoca, ikna edebilirsen bir sen ikna<br />
edebilirsin, gözlerini ameliyat edelim.” “Valla o Nuh der,<br />
Muhammed demez” diyor Alaaddin Yavaşça, “Amir’e gidin,<br />
Amir onu ikna eder” diye de ekliyor. Turgut Özal da<br />
talebesi olmuş Ogan Hoca'nın. Bu mesele de kendisine<br />
kadar ulaşınca "Hocam, doktorlar emrinizde, gelip sizi<br />
ameliyat etsinler" diyince, ‘‘Turgut, otur oturduğun yerde.<br />
Sen Türkiye Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanıysan, ben de<br />
gönlümün cumhurbaşkanıyım’’ diye cevap veriyor hoca.<br />
‘’Beni böyle azarladı.’’ diyor Özal.<br />
Bir gün oturuyoruz. “Hocam” dedim, “kayınpeder kayınvalideyi<br />
Bursa’da muazzam bir göz operatörüne ameliyat<br />
ettirdi, öyle memnun ki sormayın.” “Deme” dedi hoca da.<br />
“Üstadımız emrederlerse niye gitmeyelim.” Telefon ettim<br />
randevu aldım. Benim hanım, onun hanımı -Fanika<br />
yengeydi onun hanımı, Suzan ismini kullanırdı- yola koyulduk.<br />
Suzan Hanım Yahudi idi, ama çok Osmanlıcı bir<br />
hanımdı. Ondan sonra kızım da o zaman üç yaşlarında.<br />
Kavga ederlerdi biz Bursa’ya gidip gelene kadar. Kızım<br />
ona “dede” der, hoca da ona “sus Şevval Hanım, ben baba<br />
bile olmadım, nasıl dede olurum” derdi. Sohbet ede ede<br />
giderdik. Son gidişlerimizden bir tanesinde -asıl manahu-<br />
fihimize geldik şimdi- evden aldık, geldi oturdu yanıma.<br />
Şoför mahallinde ben vardım. Yenge bizim hanımla arkada<br />
oturuyor. Tam hareket edeceğim, “bir dakika” dedi.<br />
“Hocam gidebilir miyiz artık” dediğimde, “Kaç adet besten<br />
var?” dedi. Birden şaşırdım. O gün bile hocanın eserlerinden<br />
fazla bestem vardı. Hoca doksan küsur yaşında,<br />
ben daha o zamanlar varsa işte kırk beş yaşlarımdayım.<br />
“Hocam” dedim, “beste denecek olursa sizinkine yakın sayılır.”<br />
“O zaman bir zat-ı aliniz, bir ben; bir zat-ı aliniz, bir<br />
ben. Oldu mu? Haydi yallah” dedi. “Ya Allah, ya bismillah”<br />
dedik başladı hocam. Ömrüm seni sevmekle nihayet bulacaktır<br />
hüzzam şarkısını okudu. Ben de hüzzam bir şarkıma<br />
girdim. (Amir Ateş bize şarkıları nağmeleriyle söyleyerek<br />
okuyor.) O bir hicaz okudu, ben bir hicaz okudum. O bir<br />
rast okudu, ben bir rast okudum…<br />
En meşhur bestelerinizden Bir kızıl goncaya benzer<br />
dudağın’nın şaşırtıcı bir hikâyesi olduğunu biliyoruz.<br />
Bunu bir de sizden dinleyebilir miyiz?<br />
Alt yolun göbeği, bir taraf söğütlüğe iner, sağ taraf yoğurtçuya<br />
iner, orada da bir sokak var, o cadde değildir<br />
de sokak vardır. Orada yıllardır oturduğum ev, tam karşımıza<br />
gelen bir binada oturuyorum. O binanın bitişiğinde<br />
bir aile dostumuz vardı. Çocukları var, biri de Mehmet.<br />
İlk solda Amir Ateş; ilk sağda Şekip Ayhan Özışık;sağda oturan Emin Ongan<br />
109