Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
İSTANBUL<br />
KÜLTÜR ve SANAT<br />
DERGİSİ<br />
DOĞAN HIZLAN İLE İSTANBUL'UN ESKİ MEKÂNLARI / Betül EREN<br />
İstanbul’un eski hayatlarıyla<br />
bugünkü hayatları farklı<br />
ama hep şunu söylüyorum;<br />
her şey değişiyor dünyada,<br />
değişmeyen bir şey yok. Bu,<br />
teknolojinin değişimi. Şimdi,<br />
toplanılmıyor konuşulmuyor,<br />
deniliyor. E bu kadar ağır<br />
trafikte toplanmak çok güç.<br />
Karşıda oturan birisi buraya<br />
iki saatte geliyor ancak. İnternet, bilgisayar, buluşmaları<br />
dijitale, sanala dönüştürdü, çoğunlukla onlar aracılığıyla<br />
görüşülüyor. Ama gene de, buluşuluyor, konuşuluyor.<br />
Bir yandan da mesela, Beyoğlu çöküyor, Beyoğlu bitiyor,<br />
deniyor. Çocukluğumuzda her şey Beyoğlu’ndaydı. Sinemaya<br />
gitmek isterseniz, iyi sinema Beyoğlu’ndaydı. Şehir<br />
tiyatroları Beyoğlu’ndaydı. Alışveriş merkezi, giyim, restoran,<br />
evin mefruşatının bile iyisi Beyoğlu’ndaydı. Şimdi<br />
Beyoğlu’na yok diyorlar. Fiyatlar o kadar arttı ki, kitapçılar<br />
ve plakçılar kiralarını ödeyemiyorlar. Çok pahalı oldu. Bir<br />
yandan AVM’lere kızıyoruz ama insanlar da AVM’leri tercih<br />
ediyorlar. Hayatın bütün işlerini orada yaptıkları için<br />
çok rahat. Alışverişe gidiyorsunuz, sinemaya gidiyorsunuz,<br />
yemeğinizi yiyorsunuz, kitabınızı alıyorsunuz, evinize<br />
gidiyorsunuz. Bir de hep böyle havalar güzel olacak diye<br />
düşünmeyin; yağmur var, kar var…<br />
Sinemaya gitmek isterseniz, iyi sinema<br />
Beyoğlu’ndaydı. Şehir tiyatroları<br />
Beyoğlu’ndaydı. Alışveriş merkezi,<br />
giyim, restoran, evin mefruşatının bile<br />
iyisi Beyoğlu’ndaydı.<br />
Kadıköy’de, Karaköy’de Baylan<br />
vardı. Bunun dışında Divan,<br />
Nisuaz, Markiz, Lebon,<br />
Pelit vardı. Onların hepsine<br />
giderdim. Pastane kültürü<br />
başka bir kültürdür. Bugün<br />
o kadar pastane kültürü olduğunu<br />
söyleyemem. Çünkü<br />
insanlar, belki de hayat artık<br />
çok hızlı, çok yüksek tempolu<br />
olduğu için böyle yerlere gitmeye vakit ayıramıyorlar.<br />
Yahut tadın değişimi var. Dürümler, sandviçler görüyorum<br />
bugün. Oysa her pastanenin güzel yapılan bir şeyi vardı.<br />
Hangi pastane hangi pastayı iyi yapar çok ilgilendiğim bir<br />
şeydir. Kurabiyeleri nasıldır, kukileri nasıldır, pötifurları nasıldır…<br />
Şimdi pek çok kimse bununla ilgilenmiyor, böyle<br />
bir meseleleri yok. Pastanın da bir kültürü vardır. Bazen<br />
rastlıyorum, öylesine soruyorlar bu neyli, o neyli diye.<br />
Pastaneler sonradan canlandırılmaya çalışıldı, Markiz gibi,<br />
ama olmadı. Ben Markiz’e hukukçu hocalarım Necip Kocayusufpaşaoğlu<br />
ve Ragıp Sarıca ile giderdim. Bir de Haldun<br />
Taner ile orada buluşurduk. Şimdi, Markiz yapıldığı<br />
zaman Markiz’e gelen kimse yok. Onun için de eski Markiz<br />
yok. Mekânları yeniden kurmanın faydası yok, o mekânları<br />
yaşatan kimseler, o mekânları yaşatacak insanlar olmadıktan<br />
sonra…<br />
Pek çok farklı mekândan bahsettik, bu<br />
mekânların ortak bir hüviyeti olduğunu<br />
söyleyebilir miyiz?<br />
Ortak bir hüviyet demeyelim, çok farklılar.<br />
Pastaneler ayrı mekânlar; Beyoğlu’nda,<br />
Bu mekânların dönemin İstanbul’unun, belki<br />
Türkiye’nin, kültür sanat gündemini belirlediğini<br />
iddia etmek doğru olur mu?<br />
Tabii ki, zaten Türkiye İstanbul demekti. Edebiyatçılar<br />
ressamlarla müzisyenlerle filan da buluşurdu. Yeni türler,<br />
60