Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
İSTANBUL<br />
KÜLTÜR ve SANAT<br />
DERGİSİ<br />
İLİM VE SANAT HAYATINDA KONAKLARIN ROLÜ / Dr. Şemsettin ŞEKER<br />
Cümlenin malumu olduğu üzere kültür; bir muhitte doğar,<br />
büyür, gelişir ve oradan yayılır. Genelde sanat, özelde<br />
edebiyat sahasıyla ilgilenenler bilirler ki şahıs ve eser;<br />
devir ve muhitten bağımsız değerlendirilemez. Malumdur<br />
ki insanın ahlâkî, fikrî, siyasî temayülleri ile sanat zevkinin<br />
oluşmasında çevresinin önemli katkıları vardır. Bugün<br />
bile böyledir: Okunan–okunacak olan eserlerin, dinlenilen<br />
müziklerin, uğraşılan meşgalelerin belirlenmesinde–oluşmasında<br />
dâhil olunan çevrenin etkisi büyüktür. Osmanlı<br />
asırlarında ilim ve sanat hayatını şekillendiren muhitler<br />
arasında saray başta olmak üzere tekkeler, medreseler,<br />
camiler, kahvehaneler ile yalı ve konakları zikredebiliriz.<br />
Buralarda akdedilen şiir ve mûsikî meclisleri, eser mütalaaları,<br />
muhtelif ilimlere dair gerçekleştirilen sohbetler<br />
devrin ilim ve sanat hayatının ufkunu–mahiyetini tayin<br />
etmiştir. Bu muhitler arasında etki ve tesirinin devamlılığı<br />
açısından saray, tekke ve medresenin yanında konak, yalı<br />
veya köşklerin –daha umumî bir tabirle söyleyecek olursak<br />
evlerin– ayrı bir ehemmiyeti vardır.<br />
Siyaset, ilim ve şiirde zirve şahsiyetlerin konak yahut yalıları<br />
devrin siyasî, ilmî, edebî ufkunu tayin eden yerler arasındadır.<br />
İlimde, sanatta ve memuriyet hayatında hâmî–<br />
mahmî ilişkisinin devam ettiği asırlarda kişinin intisap<br />
ettiği daire, edebî ve fikrî gelişiminin yanında ilim, sanat<br />
veya memuriyet hayatındaki derecesini de belirleyecek<br />
evsaftadır. Kaynaklarda bezm-i edeb, daire, cemiyet, encümen,<br />
muhit, mahfil gibi kelimelerle de karşılanan bu meclislerde<br />
şiir, mûsikî, hat, kitap, tarih, hukuk gibi ilmî–bediî<br />
bahisler konuşulur; istidad ve iktidar sahibi kimselerin<br />
yazacağı mevzulara karar verilir; şairlerin iştihar edecekleri<br />
mahlaslar buralarda verilirdi. Konaklara devam eden<br />
şairler tarafından “dâriyye” adı verilen kasîdeler tanzîm<br />
olunup padişah, sadrazam, şeyhülislâm, vükelâ ve ricâle<br />
takdim edilirdi. Piyesler, Karagöz oyunları ve meddahların<br />
icrâ ettikleri sanatlar evvela buralarda sahneye çıkar,<br />
sonra cemiyet hayatına mal olurdu. Bir nevi muhitin ilgisi<br />
buralarda esere dönüşürdü. İlim ve sanat ehli bir araya<br />
geldikleri bu gibi yerlerde yeni anlayış ve fikirlerle temas<br />
kurarlardı.<br />
Memleketin ihsandan, sazdan ve sözden hoşlanan maruf<br />
zenginleri, hânelerinin kapısını her sınıftan halka açarlar,<br />
tabir-i maruf ile bunlara “kapusu açık hânedânından” denilir.<br />
Bunlar cedlerinden kalan mirasla “servet ü sâmân”<br />
sahibi olan kimselerdir. Her konağın kendine mahsus bir<br />
kütüphanesi ve kitapçı efendisi (hâfız-ı kütüb) bulunur.<br />
Hâfız-ı kütübler konakların birinci dereceden daimî muvazzaflarındandır.<br />
Önemli eserleri satın alır veya istinsah<br />
ettirir, araştırma yapar. Bir yerde konaktaki ilim ve sanat<br />
hayatının belirleyicisi odur. Bunların kıymetli kısmı ekseriya<br />
İlmiye ricâlindendir. Kişinin ilgisine göre tesis edilen<br />
66<br />
Bir zamanlar Üsküdar’da Ahmed Fethi Paşa Yalısı