21.04.2023 Views

Monarsi cagdan Anarsiye

Artık yerleşik ve doğal düzen buydu. Bir-kaç hafta geçmemişti ki yüzyıllardan beri böyleymiş gibi gelmeye başladı. Hele hele keskin dilli bir “Bayan Giyotin” vardı ki, zamanın başlangıcından beri buradaydı sanki. Giyotin konusunda bir sürü şaka yapılıyordu. Baş ağrılarınızı kökünden iyi ediyordu. Saçınızın ağarmasını engelli-yordu. Cildinize olağanüstü bir pembelik veriyordu. Sinek kaydı traş eden ulusal usturaydı. Kim Bayan Giyotin'i öpe-cek olsa, ufak bir pencereden bakıp, sepete hapşırıveriyordu! İnsan soyunun yeniden dirilişinin simgesiydi. Haç'tan daha çok önem taşıyordu. Göğüslerden haçlar çıkarılmış, yerlerine küçük giyotinler takılmıştı. Haç'ı yadsıyanlar Giyotin'e diz kırıyorlardı. Öyle çok kelle uçmuştu ki, toprak iğrenç bir kızıllıktaydı. Genç bir şeytan için düzenlenmiş bozyap gibiydi. Parçala-rına ayrılıyor, gerektiğinde de birleştiriliyordu. Gür sesleri susturuyor; güçlüleri perişan, iyisi ve güzeli yok ediyordu.

Artık yerleşik ve doğal düzen buydu. Bir-kaç hafta geçmemişti ki yüzyıllardan beri böyleymiş gibi gelmeye başladı. Hele hele keskin dilli bir “Bayan Giyotin” vardı ki, zamanın başlangıcından beri buradaydı sanki. Giyotin konusunda bir sürü şaka yapılıyordu. Baş ağrılarınızı kökünden iyi ediyordu. Saçınızın ağarmasını engelli-yordu. Cildinize olağanüstü bir pembelik veriyordu. Sinek kaydı traş eden ulusal usturaydı. Kim Bayan Giyotin'i öpe-cek olsa, ufak bir pencereden bakıp, sepete hapşırıveriyordu! İnsan soyunun yeniden dirilişinin simgesiydi. Haç'tan daha çok önem taşıyordu. Göğüslerden haçlar çıkarılmış, yerlerine küçük giyotinler takılmıştı. Haç'ı yadsıyanlar Giyotin'e diz kırıyorlardı. Öyle çok kelle uçmuştu ki, toprak iğrenç bir kızıllıktaydı. Genç bir şeytan için düzenlenmiş bozyap gibiydi. Parçala-rına ayrılıyor, gerektiğinde de birleştiriliyordu. Gür sesleri susturuyor; güçlüleri perişan, iyisi ve güzeli yok ediyordu.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Monarşiden Anarşiye<br />

Bölüm 16 — Yeni bir Dünyada Özgürlük Arayişi<br />

Roma’nın yetkisi ve inancı reddedilmiş olsa bile, törenlerinden birçoğu hala İngiliz<br />

Kilisesinin tapınmasında görülebiliyordu. Kutsal Yazıda yasaklanmayan şeylerin<br />

kendiliğinden kötü olmadığı iddia ediliyordu. Bu törenlerin yapılması, Roma ile reform<br />

kiliseleri arasındaki ayrımı daraltıyor, bunlar yoluyla katoliklerin de Protestan inancını<br />

kabul edebileceği söyleniyordu.<br />

Başka bir sınıfın değerlendirmesi böyle değildi. Onlar törenleri, özgür kılındıkları kölelik<br />

boyunduruğu olarak görüyorlardı. Tanrı’nın, tapınma için gereken düzenlemeleri kendi<br />

Sözünde belirlediğini, bunlara herhangi bir şey eklemek ya da çıkarmak için hiçbir gerek<br />

olmadığını söylüyorlardı. Roma, Tanrı’nın yasaklamadıklarını yasaklayarak başlamış,<br />

açıkça yasakladıklarını serbest bı-rakarak son bulmuştu.<br />

Birçokları İngiliz Kilisesinin geleneklerine putperestlik adetleri olarak bakıyor ve<br />

tapınmalarına katılamıyordu. Ne var ki kilise, arkasında sivil yönetim olduğu için<br />

ayrımcılığa izin vermiyordu. İzni olmayan grupların tapınma amacıyla toplanması hapis,<br />

sürgün ve ölümle sonuçlanıyordu.<br />

Avlanan, ezilen ve hapse atılan Puritanlar gelecekten çok umutlu değildi. Hollanda’ya<br />

sığınmaya çalışan bazıları düşmanlarının eline düştü. Ancak sıkı dayanarak galip geldiler;<br />

sonunda dost sahillerde sığınak buldular.<br />

Evlerini ve yaşam kaynaklarını terk etmişlerdi. Tuhaf bir diyarda garipler gibiydiler,<br />

ekmek yemek için inanılmayacak zorluklarla mücadele ediyorlardı. Ancak başıboşlukla ya<br />

da şikayetle zaman geçirmediler. Kendilerine sağlanan bereketler için Tanrı’ya teşekkür<br />

ettiler ve bozulmayan ruhsal beraberlikleriyle sevindiler.<br />

Tanrı olayları değiştiriyor<br />

Tanrı’nın eli onlara denizin ötesindeki bir diyarı gösteriyordu. Orada yeni bir devlet<br />

kurabilir, çocuklarını dinsel özgürlük ortamında yetiştirebilirlerdi. Zulüm ve sürgün<br />

özgürlüğün yolunu açıyordu.<br />

İngiliz Kilisesinden ayrılmaya karar veren Puritanlar, Rab’bin bağımsız halkı olarak<br />

birleştiler, ‘O’nun tüm yollarında birlikte yürümeye’ kendilerini adadılar. Protestanlığın can<br />

alıcı ilkesi işte budur. Pilgrimler (Hıristiyan göçmenler) bu amaçla Hollanda’dan ayrılarak<br />

kendilerine Yeni Dünyada bir yuva bulmak üzere yola çıktılar. Önderleri olan John<br />

Robınson, veda konuşmasında sürgünlere şöyle seslendi: “Size Tanrı’nın ve kutsal<br />

meleklerin önünde buyuruyorum: Beni, Mesih’i izlediğim oranda izleyin. Tanrı size bir<br />

başka şekilde esinlemede bulunursa, onu da benim hizmetimi kabul ettiğiniz gibi kabul edin.<br />

Tanrı’nın kutsal sözünden öğreteceği çok daha fazla gerçek ve ışık olduğuna inanıyorum.”<br />

111

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!