21.04.2023 Views

Monarsi cagdan Anarsiye

Artık yerleşik ve doğal düzen buydu. Bir-kaç hafta geçmemişti ki yüzyıllardan beri böyleymiş gibi gelmeye başladı. Hele hele keskin dilli bir “Bayan Giyotin” vardı ki, zamanın başlangıcından beri buradaydı sanki. Giyotin konusunda bir sürü şaka yapılıyordu. Baş ağrılarınızı kökünden iyi ediyordu. Saçınızın ağarmasını engelli-yordu. Cildinize olağanüstü bir pembelik veriyordu. Sinek kaydı traş eden ulusal usturaydı. Kim Bayan Giyotin'i öpe-cek olsa, ufak bir pencereden bakıp, sepete hapşırıveriyordu! İnsan soyunun yeniden dirilişinin simgesiydi. Haç'tan daha çok önem taşıyordu. Göğüslerden haçlar çıkarılmış, yerlerine küçük giyotinler takılmıştı. Haç'ı yadsıyanlar Giyotin'e diz kırıyorlardı. Öyle çok kelle uçmuştu ki, toprak iğrenç bir kızıllıktaydı. Genç bir şeytan için düzenlenmiş bozyap gibiydi. Parçala-rına ayrılıyor, gerektiğinde de birleştiriliyordu. Gür sesleri susturuyor; güçlüleri perişan, iyisi ve güzeli yok ediyordu.

Artık yerleşik ve doğal düzen buydu. Bir-kaç hafta geçmemişti ki yüzyıllardan beri böyleymiş gibi gelmeye başladı. Hele hele keskin dilli bir “Bayan Giyotin” vardı ki, zamanın başlangıcından beri buradaydı sanki. Giyotin konusunda bir sürü şaka yapılıyordu. Baş ağrılarınızı kökünden iyi ediyordu. Saçınızın ağarmasını engelli-yordu. Cildinize olağanüstü bir pembelik veriyordu. Sinek kaydı traş eden ulusal usturaydı. Kim Bayan Giyotin'i öpe-cek olsa, ufak bir pencereden bakıp, sepete hapşırıveriyordu! İnsan soyunun yeniden dirilişinin simgesiydi. Haç'tan daha çok önem taşıyordu. Göğüslerden haçlar çıkarılmış, yerlerine küçük giyotinler takılmıştı. Haç'ı yadsıyanlar Giyotin'e diz kırıyorlardı. Öyle çok kelle uçmuştu ki, toprak iğrenç bir kızıllıktaydı. Genç bir şeytan için düzenlenmiş bozyap gibiydi. Parçala-rına ayrılıyor, gerektiğinde de birleştiriliyordu. Gür sesleri susturuyor; güçlüleri perişan, iyisi ve güzeli yok ediyordu.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Monarşiden Anarşiye<br />

Bölüm 22 — Yerine gelen Peygamberlikler<br />

Rab’bin gelişinin ilk beklendiği tarih - 1844’ün ilkbaharı - geçtikten sonra O’nun<br />

görünmesini bekleyenler kuşkuya ve belir-sizliğe kapıldı. Birçok kişi Kutsal Yazıları<br />

araştırmaya ve iman-larının kanıtlarını incelemeye devam etti. Açık ve kesin peygamberlikler,<br />

Mesih’in gelişinin yakın olduğuna işaret ediyordu. İmansızlar arasındaki uyanış ve<br />

imanlılar arasındaki yenilenme, bildirinin Gökyüzünden geldiğini gösteriyordu. İkinci geliş<br />

zamanına işaret ettiğini düşündükleri peygamberliklerle birlikte, iman ederek sabırla<br />

beklemelerini teşvik eden buyruklar da vardı. Bu peygamberliklerden biri de Habakkuk 2:1<br />

-4’tü. Ancak kimse, bu peygamberlikte bir gecikme - bekleme zamanı - olduğuna dikkat<br />

etmedi. Hayal kırıklığından sonra bu ayetin çok önemli olduğu görüldü: “Bu olayların<br />

zamanı gelmedi henüz. Sonun belirtileridir bunlar ve yalan değildir. Gecikiyormuş gibi<br />

görünse de bekle olacakları, gecikmeyecek, er geç gerçekleşecektir. Doğru kişi imanıyla<br />

yaşaya-caktır.”<br />

Hezekiel’in peygamberliği de imanlılar için bir teselli kaynağıydı: “Çünkü ben Rab’bim;<br />

ben söyleyeceğim ve söyleyeceğim söz yapılacak: artık gecikmeyecek; çünkü ey asi ev,<br />

sözü sizin günlerinizde söyleyeceğim ve onu yapacağım. Sözlerimden hiçbiri artık<br />

gecikmeyecek” (Hezekiel 12:23-25, 28).<br />

Bekleyenler seviniyordu. Sonu baştan bilen Rab, onlara ümit vermişti. Böyle Kutsal Yazı<br />

vaatleri olmasaydı, imanlarını yitire-bilirlerdi. Matta 25’teki on bakire benzetmesi de<br />

Adventist’lerin (Rab-bin dönüşünü bekleyenler) deneyimini aydınlatmaktadır. Bu benzetme,<br />

kilisenin son günlerdeki durumunu gösterir; örnek olarak doğu evliliklerinde yer alan<br />

olaylara verir:<br />

“O zaman Göklerin Egemenliği, kandillerini alıp güveyi karşılamaya çıkmış olan on kıza<br />

benzeyecek. Bunlar beşi akılsız, beşi de akıllıymış. Akılsızlar kandillerini almışlarsa da,<br />

yanlarına yağ almamışlar. Akıllılar ise, kandilleriyle birlikte kaplar içinde yağ da almışlar.<br />

Güvey gecikince hepsini uyku tutmuş ve dalıp uyumuşlar. Gece yarısı bir ses yankılanmış:<br />

‘İşte güvey geliyor, onu karşı-lamaya çıkın!’ (Matta 25:1-6).<br />

İlk meleğin ilan ettiği gibi Mesih’in gelişi güveyin gelişiyle temsil edilmektedir. Mesih’in<br />

gelişinin yakın olduğu bildirisinin duyurulmasıyla bakireler O’nu karşılamaya çıkarlar. Bu<br />

benzet-mede, Kutsal Kitap’ı temsil eden kandillerini de yanlarına almış-lardır. Ancak akılsız<br />

olanlar yanlarına yağ almamışlar, akıllı olanlar ise kandillerle birlikte yağ da almışlardır.<br />

Akıllılar gerçeği öğrenmek için Kutsal Yazıları araştırmışlar ve kişisel bir deneyim<br />

yaşamışlardır; Tanrı’ya olan imanları, hayal kırıklığı ve gecikme yüzünden sarsılmayacaktır.<br />

Diğerleri ise içgüdüleriyle ve bildirinin getirdiği korkularla harekete geçmişlerdir. Gelip<br />

geçici duygulara dayanan imanları aslında kardeşlerinin imanına bağlıdır. Gerçeği tam<br />

anlamıyla kavramamış ve Tanrı’nın lütfu yüreklerinde işlev görmemiştir. Bu kişiler ödül<br />

151

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!