21.04.2023 Views

Monarsi cagdan Anarsiye

Artık yerleşik ve doğal düzen buydu. Bir-kaç hafta geçmemişti ki yüzyıllardan beri böyleymiş gibi gelmeye başladı. Hele hele keskin dilli bir “Bayan Giyotin” vardı ki, zamanın başlangıcından beri buradaydı sanki. Giyotin konusunda bir sürü şaka yapılıyordu. Baş ağrılarınızı kökünden iyi ediyordu. Saçınızın ağarmasını engelli-yordu. Cildinize olağanüstü bir pembelik veriyordu. Sinek kaydı traş eden ulusal usturaydı. Kim Bayan Giyotin'i öpe-cek olsa, ufak bir pencereden bakıp, sepete hapşırıveriyordu! İnsan soyunun yeniden dirilişinin simgesiydi. Haç'tan daha çok önem taşıyordu. Göğüslerden haçlar çıkarılmış, yerlerine küçük giyotinler takılmıştı. Haç'ı yadsıyanlar Giyotin'e diz kırıyorlardı. Öyle çok kelle uçmuştu ki, toprak iğrenç bir kızıllıktaydı. Genç bir şeytan için düzenlenmiş bozyap gibiydi. Parçala-rına ayrılıyor, gerektiğinde de birleştiriliyordu. Gür sesleri susturuyor; güçlüleri perişan, iyisi ve güzeli yok ediyordu.

Artık yerleşik ve doğal düzen buydu. Bir-kaç hafta geçmemişti ki yüzyıllardan beri böyleymiş gibi gelmeye başladı. Hele hele keskin dilli bir “Bayan Giyotin” vardı ki, zamanın başlangıcından beri buradaydı sanki. Giyotin konusunda bir sürü şaka yapılıyordu. Baş ağrılarınızı kökünden iyi ediyordu. Saçınızın ağarmasını engelli-yordu. Cildinize olağanüstü bir pembelik veriyordu. Sinek kaydı traş eden ulusal usturaydı. Kim Bayan Giyotin'i öpe-cek olsa, ufak bir pencereden bakıp, sepete hapşırıveriyordu! İnsan soyunun yeniden dirilişinin simgesiydi. Haç'tan daha çok önem taşıyordu. Göğüslerden haçlar çıkarılmış, yerlerine küçük giyotinler takılmıştı. Haç'ı yadsıyanlar Giyotin'e diz kırıyorlardı. Öyle çok kelle uçmuştu ki, toprak iğrenç bir kızıllıktaydı. Genç bir şeytan için düzenlenmiş bozyap gibiydi. Parçala-rına ayrılıyor, gerektiğinde de birleştiriliyordu. Gür sesleri susturuyor; güçlüleri perişan, iyisi ve güzeli yok ediyordu.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Monarşiden Anarşiye<br />

Ruhu dökülecektir. Birçok kişi Tanrı’nın ve O’nun Sözünün sevilmediği kiliselerden<br />

ayrılacaktır. Birçok hizmetliler, Rab’bin ikinci gelişine hazırlayan büyük gerçekleri sevinçle<br />

kabul edeceklerdir.<br />

Canların düşmanı, bu oluşuma engel olmayı arzulamaktadır; dolayısıyla bu akımdan<br />

hemen önce, sahtesini sunmaya çalışacaktır. Kendi yetkisinin altına alacağı kiliselerde<br />

Tanrı’nın özel bereketi dökülüyor gibi görünecektir. Kalabalıklar, “Tanrı harika bir şekilde<br />

çalışıyor” diye sevineceklerdir; oysa bu işin kaynağında başka bir ruh olacaktır. Şeytan<br />

dinsel bir maskeyle Hıristiyan dünyasını etkisi altına almaya çalışacaktır. Duygusal<br />

heyecanlar yoluyla gerçek olan sahte olanla birleşecek, insanlar yanlış yönlendirilecektir.<br />

Oysa Tanrı Sözünün ışığında bu akımların doğasını belirlemek hiç güç değildir. İnsanlar<br />

Kutsal Kitap’ın tanıklığına sırt çevirirse, benliği ve dünyayı inkar etmeye ilişkin temel<br />

gerçekleri reddederse, orada Tanrı’nın bereketinin olamayacağı gün gibi açıktır. Ayrıca<br />

“Onları meyvelerinde tanıyacaksınız” kuralına göre bu akımların Tanrı’nın Ruhundan<br />

kaynaklanmadığı besbellidir (Matta 7:16).<br />

Tanrı Sözünün gerçekleri, Şeytan’ın hilelerine karşı bir kalkandır. Bu gerçeklerin göz<br />

ardı edilmesi, yeryüzüne bu denli yayılmış olan kötülüğe kapı açmıştır. Tanrı’nın yasasının<br />

önemi büyük oranda gözden yitirilmiştir. Tanrısal yasanın yanlış kavranması, iman etme ve<br />

kutsal kılınma gibi kavramlarda yanılgıların ortaya çıkmasına, olgunluk standardının<br />

düşmesine neden olmuştur. Tanrı Ruhunun günümüzdeki ruhsal uyanışlarda<br />

bulunmamasının sırrı bu noktada aranmalıdır.<br />

Özgürlük yasası<br />

Birçok din öğretmeni, Mesih’in, ölümüyle yasayı ortadan kaldırdığını iddia etmektedir.<br />

Bazıları yasayı ağır bir yük olarak temsil etmekte, yasanın ‘tutsaklığı’ karşısında müjdenin<br />

‘özgürlüğünü’ ortaya atmaktadır.<br />

Ne var ki peygamberler ve elçiler, Tanrı’nın kutsal yasasına böyle bakmıyorlardı. Davut<br />

şöyle demiştir: “Özgürce yürüyeceğim, çünkü senin koşullarına yöneldim ben” (Mezmurlar<br />

119:45). Elçi Yakup, On Buyruğu, ‘mükemmel yasa’, ‘özgürlük yasası’ olarak<br />

nitelemektedir (Yakup 1:25). Yuhanna, Esinleme kitapçığında Tanrı’nın buyruklarına<br />

uyanlar için şu bereketleri duyurmaktadır: “Kaftanlarını yıkayan ve böylelikle yaşam<br />

ağacından yemeye hak kazanarak kapılardan geçip kente girenlere ne mutlu!” (Esinleme<br />

22:14).<br />

Yasayı değiştirmenin ya da kenara atmanın bir yolu olsaydı, Mesih’in insanı günahtan<br />

kurtarmak amacıyla ölmesine gerek kalmazdı. Tanrı’nın Oğlu, ‘Kutsal Yasa’yı önemseyip<br />

yüceltmek’ için geldi (İşaya 42:21). Mesih şöyle demiştir: “Kutsal Yasa’yı ya da<br />

peygamberlerin sözlerini geçersiz kılmak için geldiğimi sanmayın. Ben geçersiz kılmaya<br />

değil, tamamlamaya geldim... gök ve yer ortadan kalkmadan, her şey gerçekleşmeden,<br />

Kutsal Yasa’dan ufacık bir harf ya da bir nokta bile eksilmeyecek... Ey Tanrım, istemini<br />

180

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!