21.04.2023 Views

Monarsi cagdan Anarsiye

Artık yerleşik ve doğal düzen buydu. Bir-kaç hafta geçmemişti ki yüzyıllardan beri böyleymiş gibi gelmeye başladı. Hele hele keskin dilli bir “Bayan Giyotin” vardı ki, zamanın başlangıcından beri buradaydı sanki. Giyotin konusunda bir sürü şaka yapılıyordu. Baş ağrılarınızı kökünden iyi ediyordu. Saçınızın ağarmasını engelli-yordu. Cildinize olağanüstü bir pembelik veriyordu. Sinek kaydı traş eden ulusal usturaydı. Kim Bayan Giyotin'i öpe-cek olsa, ufak bir pencereden bakıp, sepete hapşırıveriyordu! İnsan soyunun yeniden dirilişinin simgesiydi. Haç'tan daha çok önem taşıyordu. Göğüslerden haçlar çıkarılmış, yerlerine küçük giyotinler takılmıştı. Haç'ı yadsıyanlar Giyotin'e diz kırıyorlardı. Öyle çok kelle uçmuştu ki, toprak iğrenç bir kızıllıktaydı. Genç bir şeytan için düzenlenmiş bozyap gibiydi. Parçala-rına ayrılıyor, gerektiğinde de birleştiriliyordu. Gür sesleri susturuyor; güçlüleri perişan, iyisi ve güzeli yok ediyordu.

Artık yerleşik ve doğal düzen buydu. Bir-kaç hafta geçmemişti ki yüzyıllardan beri böyleymiş gibi gelmeye başladı. Hele hele keskin dilli bir “Bayan Giyotin” vardı ki, zamanın başlangıcından beri buradaydı sanki. Giyotin konusunda bir sürü şaka yapılıyordu. Baş ağrılarınızı kökünden iyi ediyordu. Saçınızın ağarmasını engelli-yordu. Cildinize olağanüstü bir pembelik veriyordu. Sinek kaydı traş eden ulusal usturaydı. Kim Bayan Giyotin'i öpe-cek olsa, ufak bir pencereden bakıp, sepete hapşırıveriyordu! İnsan soyunun yeniden dirilişinin simgesiydi. Haç'tan daha çok önem taşıyordu. Göğüslerden haçlar çıkarılmış, yerlerine küçük giyotinler takılmıştı. Haç'ı yadsıyanlar Giyotin'e diz kırıyorlardı. Öyle çok kelle uçmuştu ki, toprak iğrenç bir kızıllıktaydı. Genç bir şeytan için düzenlenmiş bozyap gibiydi. Parçala-rına ayrılıyor, gerektiğinde de birleştiriliyordu. Gür sesleri susturuyor; güçlüleri perişan, iyisi ve güzeli yok ediyordu.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Monarşiden Anarşiye<br />

ulusun en yüksek kilise bilim çevresini temsil eden Paris Üniversitesindeki teoloji<br />

bölümünün eğitimli keşişleriydi. Berquin bu doktorların yazılarına bakarak on iki madde<br />

çıkardı. Bunların ‘Kutsal Kitap’a aykırı’ olduğunu halka duyurarak bu çelişkide hakem<br />

olması için krala ses-lendi.<br />

Kral, kibirli keşişlerin gururunu kırmak için bunu bir fırsat olarak görüyordu. Roma<br />

yanlılarına Kutsal Kitap’a dayanarak kendilerini savunmalarını söyledi. Bu silahtan onlara<br />

pek bir yardım gelmeyecekti; onların bildiği silahlar işkence ve kazıktı. Şimdi Berquin’i<br />

düşürmeye çalıştıkları çukura kendilerinin sürüklendiğini görüyorlardı. Bir kaçış yolu<br />

bulmaya çalıştılar.<br />

Tam o sıralarda sokakların köşelerinde duran bakire Meryem heykellerinden biri<br />

parçalandı. Kalabalıklar olayın geçtiği yere akın ederek öfkeyle bağrışmaya başladılar. Kral<br />

etkilenmişti. Keşişler, “Bunlar hep Berquin’in öğretilerinin meyveleri” diyorlardı. “Lutherci<br />

düzenlerle her şeyi, dini, yasaları ve hatta tahtı bile devirmeye çalışıyorlar.”<br />

Kral bir ara Paris’ten ayrıldı. Keşişler de böylece kendi istediklerini yapma özgürlüğüne<br />

kavuştular. Berquin yargılanarak ölüme mahkum edildi. Fransis araya girmeseydi, hemen o<br />

gün idam edilecekti. Öğle saatlerinde geniş bir kalabalık olaya tanık olmak için toplandı.<br />

Birçokları kurbanın Fransa’nın en iyi ve cesur olan soylu ailelerinden geldiğini görüp<br />

şaşkına döndü. Toplananların yüzünü şaşkınlık, öfke, alay ve acılık karartırken tek bir yüzde<br />

hiç gölge yoktu. Berquin yalnızca Rab’bin varlığının bilincindeydi.<br />

Berquin’in çehresi göğün ışığıyla aydınlanmıştı. Kadifeden ve satenden oluşan bir pelerin<br />

giymişti. Kralların Kralının huzurunda imanına tanıklık edecekti; hiçbir hüzün belirtisi<br />

sevincine gölge düşürmemeliydi.<br />

Alay kalabalık sokaklarda yavaş yavaş ilerlerken insanlar Berquin’in sevinçli tavrına<br />

hayret ediyorlardı. Sanki tapınakta oturmuş kutsal şeyler üzerinde düşünüyor gibi<br />

görünüyordu.<br />

Berquin kazıkta<br />

Berquin kazıktayken insanlara birkaç şey söylemeye çalıştı; ama keşişler bağırmaya,<br />

askerler de silahlarını çarpmaya başladılar. Şehidin sesi gürültüde kayboldu. Böylece,<br />

kazıkta ölenlerin sözlerini boğmak için gürültü yapma alışkanlığı 1529 yılında Paris’te<br />

başlamış oldu.6 Berquin boğuldu, bedeni de alevler içinde yandı.<br />

Reforme edilen imanın öğretmenleri, başka bölgelere gittiler. Lefevre Almanya’ya gitti.<br />

Farel, çocukluğundaki yerlere ışığı yaymak için doğu Fransa’daki memleketine döndü.<br />

Öğrettiği gerçek dinleyicilerle buluştu. Kısa bir süre içinde kentten kovuldu. Köyleri<br />

dolaşarak konutlarda ve meralarda müjdeyi duyurdu. Ormanlarda ve çocukluğunda oynadığı<br />

kayalık mağaralarda geceledi.<br />

84

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!