21.04.2023 Views

Monarsi cagdan Anarsiye

Artık yerleşik ve doğal düzen buydu. Bir-kaç hafta geçmemişti ki yüzyıllardan beri böyleymiş gibi gelmeye başladı. Hele hele keskin dilli bir “Bayan Giyotin” vardı ki, zamanın başlangıcından beri buradaydı sanki. Giyotin konusunda bir sürü şaka yapılıyordu. Baş ağrılarınızı kökünden iyi ediyordu. Saçınızın ağarmasını engelli-yordu. Cildinize olağanüstü bir pembelik veriyordu. Sinek kaydı traş eden ulusal usturaydı. Kim Bayan Giyotin'i öpe-cek olsa, ufak bir pencereden bakıp, sepete hapşırıveriyordu! İnsan soyunun yeniden dirilişinin simgesiydi. Haç'tan daha çok önem taşıyordu. Göğüslerden haçlar çıkarılmış, yerlerine küçük giyotinler takılmıştı. Haç'ı yadsıyanlar Giyotin'e diz kırıyorlardı. Öyle çok kelle uçmuştu ki, toprak iğrenç bir kızıllıktaydı. Genç bir şeytan için düzenlenmiş bozyap gibiydi. Parçala-rına ayrılıyor, gerektiğinde de birleştiriliyordu. Gür sesleri susturuyor; güçlüleri perişan, iyisi ve güzeli yok ediyordu.

Artık yerleşik ve doğal düzen buydu. Bir-kaç hafta geçmemişti ki yüzyıllardan beri böyleymiş gibi gelmeye başladı. Hele hele keskin dilli bir “Bayan Giyotin” vardı ki, zamanın başlangıcından beri buradaydı sanki. Giyotin konusunda bir sürü şaka yapılıyordu. Baş ağrılarınızı kökünden iyi ediyordu. Saçınızın ağarmasını engelli-yordu. Cildinize olağanüstü bir pembelik veriyordu. Sinek kaydı traş eden ulusal usturaydı. Kim Bayan Giyotin'i öpe-cek olsa, ufak bir pencereden bakıp, sepete hapşırıveriyordu! İnsan soyunun yeniden dirilişinin simgesiydi. Haç'tan daha çok önem taşıyordu. Göğüslerden haçlar çıkarılmış, yerlerine küçük giyotinler takılmıştı. Haç'ı yadsıyanlar Giyotin'e diz kırıyorlardı. Öyle çok kelle uçmuştu ki, toprak iğrenç bir kızıllıktaydı. Genç bir şeytan için düzenlenmiş bozyap gibiydi. Parçala-rına ayrılıyor, gerektiğinde de birleştiriliyordu. Gür sesleri susturuyor; güçlüleri perişan, iyisi ve güzeli yok ediyordu.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Monarşiden Anarşiye<br />

Bölüm 2 — Zulüm Yangınları<br />

İsa, güç ve yücelik içinde geri dönünceye dek öğrencilerinin nasıl bir beklenti içinde<br />

olmaları gerektiğini açıklamıştı. Gözlerini geleceğe dikerek öğrencilerini bekleyen zulüm<br />

dolu çağları görmüştü (Bkz. Matta 24:9,21,22). Mesih’i izleyenler, Efendilerinin geçtiği acı<br />

dolu yolun aynısından geçmelidirler. Dünyanın Kurtarı-cısına gösterilen düşmanlık, O’nun<br />

adına inananlara da gösterilecektir.<br />

Putperestler müjdenin zafer kazanması durumunda kendi tapınaklarının ve sunaklarının<br />

yerle bir edileceğini biliyorlardı. Bu yüzden zulüm yangınları başlatıldı. İmanlılar mal<br />

varlıklarından oldular; evlerinden sürüldüler. Köleler, soylular, yoksullar, zengin-ler,<br />

cahiller ve aydınlardan oluşan büyük kalabalıklar acımasızca katledildi.<br />

Nero’nun yönetimi altında başlayan zulüm, yüzyıllar boyunca devam etti. İmanlılar,<br />

kıtlıklara, salgın hastalıklara ve depremlere neden olmakla suçlandılar. Kazanç peşindeki<br />

ihbarcılar, masum insanları isyancı ve ‘toplum asalağı’ olarak ele verdiler. Çok sayıda<br />

imanlı vahşi hayvanlara atıldı ya da arenalarda diri diri yakıldı. Bazıları çarmıha gerildi;<br />

diğerleri vahşi hayvanların derileriyle örtülerek köpeklerin önüne atıldı ve parçalandı. Halk<br />

toplulukları korkunç acılar içinde ölenleri kahkahalar ve alkışlar içinde seyretti.<br />

Mesih’i izleyenler ıssız yerlere saklanmak için zorlandı. Roma kentinin dışındaki<br />

tepelerin altına kent dışına ulaşan uzun tüneller kazıldı. Bu yer altı tünellerine imanlılar<br />

ölülerini gömdüler; ayrıca konut kurdular. Birçoğu Efendilerinin sözlerini anımsıyor,<br />

Mesih’in uğruna zulüm gördükleri için sevinç duyuyorlardı. Gökteki ödülleri büyük<br />

olacaktı, çünkü onlardan önceki peygamberlere de aynı şekilde zulüm edilmişti. (Bkz. Matta<br />

5:11,12).<br />

Alevlerin arasından zafer ezgileri yükseliyordu. İman yoluyla Mesih’i, büyük bir ilgiyle<br />

kendilerine bakan ve sabırlarını onaylayan melekleri gördüler. Tanrı’nın tahtından bir ses<br />

geldi; “Ölüm pahasına da olsa sadık kal, ben sana yaşam tacını vereceğim” (Esinleme<br />

2:10).<br />

Şeytan’ın, Mesih’in kilisesini şiddetle yok etme çabaları boşa çıkmıştı. Tanrı’nın işçileri<br />

katledildi, ama müjde yayılmaya, müjdeye inananlar da çoğalmaya devam ediyordu. Bir<br />

imanlı şöyle dedi: “Siz bizi ne kadar öldürseniz de sayımız o kadar çok artıyor; imanlıların<br />

kanı tohumdur.”<br />

Şeytan Tanrı’ya karşı savaşını imanlı kilisesine başka bir yoldan giriş yaparak devam<br />

ettirdi; bu kez şiddete değil, hileye başvuracaktı. Zulüm sona erdi. Onun yerini geçici<br />

zenginliğin ve saygınlığın çekiciliği aldı. Putperestler Hıristiyan inancına ortak olurken<br />

temel gerçeklerini reddettiler. İsa’yı dudaklarıyla kabul ettiler, ama günahlarından tövbe<br />

etme ya da yüreklerini değiştirme gereğini duymadılar. Biraz kendileri ödün verdiler, biraz<br />

13

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!