21.04.2023 Views

Monarsi cagdan Anarsiye

Artık yerleşik ve doğal düzen buydu. Bir-kaç hafta geçmemişti ki yüzyıllardan beri böyleymiş gibi gelmeye başladı. Hele hele keskin dilli bir “Bayan Giyotin” vardı ki, zamanın başlangıcından beri buradaydı sanki. Giyotin konusunda bir sürü şaka yapılıyordu. Baş ağrılarınızı kökünden iyi ediyordu. Saçınızın ağarmasını engelli-yordu. Cildinize olağanüstü bir pembelik veriyordu. Sinek kaydı traş eden ulusal usturaydı. Kim Bayan Giyotin'i öpe-cek olsa, ufak bir pencereden bakıp, sepete hapşırıveriyordu! İnsan soyunun yeniden dirilişinin simgesiydi. Haç'tan daha çok önem taşıyordu. Göğüslerden haçlar çıkarılmış, yerlerine küçük giyotinler takılmıştı. Haç'ı yadsıyanlar Giyotin'e diz kırıyorlardı. Öyle çok kelle uçmuştu ki, toprak iğrenç bir kızıllıktaydı. Genç bir şeytan için düzenlenmiş bozyap gibiydi. Parçala-rına ayrılıyor, gerektiğinde de birleştiriliyordu. Gür sesleri susturuyor; güçlüleri perişan, iyisi ve güzeli yok ediyordu.

Artık yerleşik ve doğal düzen buydu. Bir-kaç hafta geçmemişti ki yüzyıllardan beri böyleymiş gibi gelmeye başladı. Hele hele keskin dilli bir “Bayan Giyotin” vardı ki, zamanın başlangıcından beri buradaydı sanki. Giyotin konusunda bir sürü şaka yapılıyordu. Baş ağrılarınızı kökünden iyi ediyordu. Saçınızın ağarmasını engelli-yordu. Cildinize olağanüstü bir pembelik veriyordu. Sinek kaydı traş eden ulusal usturaydı. Kim Bayan Giyotin'i öpe-cek olsa, ufak bir pencereden bakıp, sepete hapşırıveriyordu! İnsan soyunun yeniden dirilişinin simgesiydi. Haç'tan daha çok önem taşıyordu. Göğüslerden haçlar çıkarılmış, yerlerine küçük giyotinler takılmıştı. Haç'ı yadsıyanlar Giyotin'e diz kırıyorlardı. Öyle çok kelle uçmuştu ki, toprak iğrenç bir kızıllıktaydı. Genç bir şeytan için düzenlenmiş bozyap gibiydi. Parçala-rına ayrılıyor, gerektiğinde de birleştiriliyordu. Gür sesleri susturuyor; güçlüleri perişan, iyisi ve güzeli yok ediyordu.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Monarşiden Anarşiye<br />

atacağını anladı. Kaçmaya çalışırken yakalandı ve zincire vurularak konseye çıkarıldı.<br />

Soruları yanıtlamaya çalışırken insanlar, “Bunu da ötekiyle birlikte yakın!” diye<br />

bağırıyordu.13 Bir zindana atılarak su ve ekmekle karnını doyurmaya başladı. Oradaki<br />

sıkıntılar hastalığa kapılmasına neden oldu ve yaşamı tehlikeye girdi. Düşmanları onun<br />

ölerek ellerinden kurtulacağını anlayınca, daha az şiddetli davranmaya başladılar. Zindanda<br />

bir yıl kadar kaldı.<br />

Jerome konseye teslim oluyor<br />

Huss’a verilen güvencenin çiğnenmesi büyük bir öfke fırtınası yaratmıştı. Bu yüzden<br />

konsey, Jerome’u yakmak yerine onu geri döndürmeye karar verdiler. Ya inancını<br />

reddedecek ya da kazıkta ölecekti. Hastalık, tutukevi koşulları, sıkıntılar ve gerginlik<br />

yüzünden zayıf düşen Jerome, Huss’ın ölümü ve arkadaşlarından ayrılmanın verdiği<br />

üzüntüyle direncini yitirdi. Katolik inancına bağlılığını yeniden dile getirdi. Wycliffe’i ve<br />

Huss’ı suçlayan kon-seyin eylemini - ancak onların savunduğu ‘kutsal gerçekler’ dışında -<br />

kabul etti.14<br />

Ne var ki zindanda tek başına kaldığında ne yaptığını açıkça gördü. Huss’ın cesaretini,<br />

bağlılığını ve kendi inkarını düşündü. Kendisi uğruna çarmıha göğüs geren Efendisini<br />

düşündü. İnkar etmeden önce acılarında Tanrı iyiliğinin güvencesiyle teselli buluyordu, ama<br />

şimdi keder ve kuşku içini kemirip duruyordu. Roma’yla tam bir zeminde anlaşabilmek için<br />

başka konularda da geri çekilmesi gerekecekti. Yürümeye başladığı yol onu eninde sonunda<br />

tümüyle imandan çıkaracaktı.<br />

Jerome tövbe ediyor ve yeniden cesaret buluyor<br />

Jerome bir süre sonra yeniden konseyin önüne çıkarıldı. Önceki teslimiyeti yargıçları<br />

tümüyle tatmin etmemişti. Canını kurtarmasının tek yolu gerçekten tümüyle ödün vermekti.<br />

Ne var ki o, imanını savunmaya ve kardeşinin ardından alevlere atılmaya karar-lıydı.<br />

Önceki sözlerini geri aldı ve ölümün eşiğindeki bir kişi olarak kendisine savunma fırsatı<br />

verilmesini istedi. Rahip yardımcıları kendisine yöneltilen suçlamaları kabul etmesi ve<br />

onaylaması için ısrar ettiler. Jerome bu zalim adaletsizliğe karşı koydu. “Beni üç yüz kırk<br />

gün boyunca korkunç bir zindana tıktınız” diye konuştu; “şimdi de önünüze çıkarıp can<br />

düşmanlarıma kulak veriyor ve beni dinlemeyi reddediyorsunuz... Adalete karşı günah<br />

işlememeye dikkat edin. Bana gelince, ben cılız bir ölümlüyüm. Benim hayatımın küçük bir<br />

önemi vardır. Adaletsiz bir hüküm vermeyin derken kendimden çok sizin için<br />

konuşuyorum.”<br />

Jerome’un ricası yerine getirildi. Yargıçların huzurunda diz çökerek Kutsal Ruh’un<br />

düşüncelerini kontrol etmesini diledi. Gerçeği saptıracak ya da Efendisini küçük düşürecek<br />

bir söz söylemekten kaçınıyordu. O gün Rab’bin şu vaadi gerçekleşti: “Sizleri mahkemeye<br />

verdikleri zaman, neyi nasıl söyleyeceğinizi düşünerek kaygılanmayın. Ne söyleyeceğiniz o<br />

41

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!