21.04.2023 Views

Monarsi cagdan Anarsiye

Artık yerleşik ve doğal düzen buydu. Bir-kaç hafta geçmemişti ki yüzyıllardan beri böyleymiş gibi gelmeye başladı. Hele hele keskin dilli bir “Bayan Giyotin” vardı ki, zamanın başlangıcından beri buradaydı sanki. Giyotin konusunda bir sürü şaka yapılıyordu. Baş ağrılarınızı kökünden iyi ediyordu. Saçınızın ağarmasını engelli-yordu. Cildinize olağanüstü bir pembelik veriyordu. Sinek kaydı traş eden ulusal usturaydı. Kim Bayan Giyotin'i öpe-cek olsa, ufak bir pencereden bakıp, sepete hapşırıveriyordu! İnsan soyunun yeniden dirilişinin simgesiydi. Haç'tan daha çok önem taşıyordu. Göğüslerden haçlar çıkarılmış, yerlerine küçük giyotinler takılmıştı. Haç'ı yadsıyanlar Giyotin'e diz kırıyorlardı. Öyle çok kelle uçmuştu ki, toprak iğrenç bir kızıllıktaydı. Genç bir şeytan için düzenlenmiş bozyap gibiydi. Parçala-rına ayrılıyor, gerektiğinde de birleştiriliyordu. Gür sesleri susturuyor; güçlüleri perişan, iyisi ve güzeli yok ediyordu.

Artık yerleşik ve doğal düzen buydu. Bir-kaç hafta geçmemişti ki yüzyıllardan beri böyleymiş gibi gelmeye başladı. Hele hele keskin dilli bir “Bayan Giyotin” vardı ki, zamanın başlangıcından beri buradaydı sanki. Giyotin konusunda bir sürü şaka yapılıyordu. Baş ağrılarınızı kökünden iyi ediyordu. Saçınızın ağarmasını engelli-yordu. Cildinize olağanüstü bir pembelik veriyordu. Sinek kaydı traş eden ulusal usturaydı. Kim Bayan Giyotin'i öpe-cek olsa, ufak bir pencereden bakıp, sepete hapşırıveriyordu! İnsan soyunun yeniden dirilişinin simgesiydi. Haç'tan daha çok önem taşıyordu. Göğüslerden haçlar çıkarılmış, yerlerine küçük giyotinler takılmıştı. Haç'ı yadsıyanlar Giyotin'e diz kırıyorlardı. Öyle çok kelle uçmuştu ki, toprak iğrenç bir kızıllıktaydı. Genç bir şeytan için düzenlenmiş bozyap gibiydi. Parçala-rına ayrılıyor, gerektiğinde de birleştiriliyordu. Gür sesleri susturuyor; güçlüleri perişan, iyisi ve güzeli yok ediyordu.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Monarşiden Anarşiye<br />

sayesinde kazandıkları canlara bakacaklardır. Bir kişi diğerlerini, onlar da başkalarını<br />

kazanacak, hepsinin yüreği sevinçle dolacaktır.<br />

İki adem karşılaşıyor<br />

Kurtulanlar Tanrı’nın kentine alınırken, coşkulu bir ses yükselir. İki Adem karşılaşmak<br />

üzeredir. Tanrı’nın Oğlu, - kendisinin yarattığı ve günahından ötürü gerildiği çarmıhın<br />

izlerini Kurtarıcı olarak taşıdığı - insanlığın atasını kabul edecektir. Adem çivilerin izlerini<br />

fark ettiğinde, kendisini Mesih’in ayaklarının dibine bırakır. Kurtarıcı onu kaldıracak ve<br />

uzun bir süre önce sürüldüğü Aden bahçesine bakması için işaret edecektir.<br />

Adem’in yaşamı kederle dolmuştu. Her düşen yaprak, her kurban, insanın paklığını<br />

kirleten her leke ona günahını hatırlatmıştı. Günah yüzünden karşılaştığı her düşkünlük<br />

onun acılarına acı katmıştı. Günahından sadık bir şekilde tövbe etmiş ve diriliş ümidiyle can<br />

vermişti. Şimdi ise Adem, kefaret aracılığıyla kurtuluşa eriyordu.<br />

Sevinçle dolan Adem, bir zamanlar neşe kaynağı olan ağaçlara bakar. Günahsız olduğu<br />

zamanlarda onların meyvelerinden toplamıştır. Elleriyle yetiştirdiği bağlara, gözünün nuru<br />

çiçeklere bakar. Bu gerçekten yeniden kurulan Aden bahçesidir!<br />

Kurtarıcı, Adem’i yaşam ağacına götürür ve ağacın meyvesinden yemesini söyler. Adem<br />

kurtuluş bulan kalabalık ailesine bakar. Sonra tacını İsa’nın ayaklarına atarak Kurtarıcıyı<br />

kucaklar. Harpa dokunur, gökyüzünün uçları zaferli ezgilerle çınlamaya başlar;<br />

“Boğazlanmış Kuzu, gücü, zenginliği, bilgeliği ve kudreti, saygıyı, yüceliği ve övgüyü<br />

almaya layıktır” (Esinleme 5:12). Adem’in ailesi hayranlıkla eğilirken taçlarını Kurtarıcının<br />

ayaklarına atarlar. Adem günaha düştüğü zaman melekler ağlamış, İsa, adına iman edecek<br />

herkes için mezarı açtığı zaman sevinmişlerdi. Şimdi kurtuluşun başarıya ulaştığını<br />

görüyorlar ve seslerini övgüyle yükseltiyorlar.<br />

“Ateşle karışık camdan oluşmuş deniz gibi bir şey gördüm. canavara, onun<br />

benzeyişindeki puta ve adını simgeleyen sayıya karşı zafer kazananlar, ellerinde tanrı’nın<br />

verdiği çenklerle cam denizin üzerinde durmuşlardı. tanrı’nın kulu musa’nın ve kuzunun<br />

ezgisini söylüyorlardı: ‘Gücü her şeye yeten rab tanrı, senin işlerin büyük ve şaşılacak<br />

işlerdir. ey ulusların kralı, senin yolların doğru ve adildir’” (esinleme 15:2,3). o ezgiyi<br />

yalnızca yüz kırk dört bin kişi öğrenebilecektir; çünkü ezgi, başka kimsenin yaşamadığı bir<br />

deneyimden söz etmektedir. “kuzu nereye giderse o’nun ardından giderler” (esinleme<br />

14:4,5). “bunlar, o büyük sıkıntıdan geçip gelenlerdir. kaftanlarını kuzu’nun kanında<br />

yıkamış bembeyaz etmişlerdir. ağızlarından hiç yalan çıkmamıştır. kusursuzdurlar. artık<br />

acıkmayacak, artık susamayacaklar. ne güneş ne de kavurucu bir sıcaklık onları çarpacak.<br />

çünkü tahtın ortasında olan kuzu onları güdecek ve yaşam sularının pınarlarına götürecek.<br />

tanrı onların gözlerinden bütün yaşları silecektir” (esinleme 7:14; 14:5; 7:16,17).’<br />

kurtulanlar yüceliğe kavuşuyor<br />

250

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!