21.04.2023 Views

Monarsi cagdan Anarsiye

Artık yerleşik ve doğal düzen buydu. Bir-kaç hafta geçmemişti ki yüzyıllardan beri böyleymiş gibi gelmeye başladı. Hele hele keskin dilli bir “Bayan Giyotin” vardı ki, zamanın başlangıcından beri buradaydı sanki. Giyotin konusunda bir sürü şaka yapılıyordu. Baş ağrılarınızı kökünden iyi ediyordu. Saçınızın ağarmasını engelli-yordu. Cildinize olağanüstü bir pembelik veriyordu. Sinek kaydı traş eden ulusal usturaydı. Kim Bayan Giyotin'i öpe-cek olsa, ufak bir pencereden bakıp, sepete hapşırıveriyordu! İnsan soyunun yeniden dirilişinin simgesiydi. Haç'tan daha çok önem taşıyordu. Göğüslerden haçlar çıkarılmış, yerlerine küçük giyotinler takılmıştı. Haç'ı yadsıyanlar Giyotin'e diz kırıyorlardı. Öyle çok kelle uçmuştu ki, toprak iğrenç bir kızıllıktaydı. Genç bir şeytan için düzenlenmiş bozyap gibiydi. Parçala-rına ayrılıyor, gerektiğinde de birleştiriliyordu. Gür sesleri susturuyor; güçlüleri perişan, iyisi ve güzeli yok ediyordu.

Artık yerleşik ve doğal düzen buydu. Bir-kaç hafta geçmemişti ki yüzyıllardan beri böyleymiş gibi gelmeye başladı. Hele hele keskin dilli bir “Bayan Giyotin” vardı ki, zamanın başlangıcından beri buradaydı sanki. Giyotin konusunda bir sürü şaka yapılıyordu. Baş ağrılarınızı kökünden iyi ediyordu. Saçınızın ağarmasını engelli-yordu. Cildinize olağanüstü bir pembelik veriyordu. Sinek kaydı traş eden ulusal usturaydı. Kim Bayan Giyotin'i öpe-cek olsa, ufak bir pencereden bakıp, sepete hapşırıveriyordu! İnsan soyunun yeniden dirilişinin simgesiydi. Haç'tan daha çok önem taşıyordu. Göğüslerden haçlar çıkarılmış, yerlerine küçük giyotinler takılmıştı. Haç'ı yadsıyanlar Giyotin'e diz kırıyorlardı. Öyle çok kelle uçmuştu ki, toprak iğrenç bir kızıllıktaydı. Genç bir şeytan için düzenlenmiş bozyap gibiydi. Parçala-rına ayrılıyor, gerektiğinde de birleştiriliyordu. Gür sesleri susturuyor; güçlüleri perişan, iyisi ve güzeli yok ediyordu.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Monarşiden Anarşiye<br />

Bölüm 33 — Mezarin Ötesinde ne Var?<br />

Gökyüzünde ayaklanma başlatan Şeytan, yeryüzünün sakinlerini de Tanrı’ya karşı<br />

savaşmak amacıyla kışkırttı. Adem ve Havva, Tanrı’nın yasasına uymaktan son derece<br />

mutluydular. Bu da Şeytan’ın, Tanrı’nın yasasının baskıcı olduğu iddialarını çürüten bir<br />

tanıklıktır. Şeytan onları günaha düşürmeye kararlıydı; çünkü böylece yeryüzünü ele<br />

geçirecek ve orada En Yüce Olan’a karşı bir egemenlik kurabilecekti.<br />

Adem ve Havva tehlikeli düşmanlarına karşı uyarılmışlardı; ama O, karanlıkta çalışarak<br />

amacını gizledi. O zamanlar, harika görünüşlü bir hayvan olan yılanı kullanarak Havva’ya<br />

seslendi. “Tanrı gerçekten, ‘Bahçedeki ağaçların hiçbirinin meyvesini yemeyin’ dedi mi?”<br />

diye sordu. Havva konuşmaya dalarak O’nun kötülüğüne kurban oldu. “Bahçedeki ağaçların<br />

meyvelerinden yiyebiliriz” diye yanıtladı, “Ama Tanrı, ‘Bahçenin ortasındaki ağacın<br />

meyvesini yemeyin, ona dokunmayın; yoksa ölürsünüz’ dedi.” Yılan, “Kesinlikle<br />

ölmezsiniz” dedi, “Çünkü Tanrı biliyor ki, o ağacın meyvesini yediğinizde gözleriniz<br />

açılacak, iyiyle kötüyü bilerek Tanrı gibi olacaksınız” (Yaratılış 3:1-5).<br />

Havva bu öneriye boyun eğdi ve Adem’i de etkileyerek günaha düşürdü. Yılanın<br />

sözlerini kabul ettiler. Tanrı’nın, kendi özgürlüklerini kısıtladığını düşünerek O’na<br />

güvenmediler.<br />

Adem şu sözlerden ne anlamıştı; “Çünkü ondan yediğin gün kesinlikle ölürsün.” Daha<br />

yüce bir varoluş düzeyine mi ulaşacaktı? Adem Tanrı’nın buyruğunu böyle anlamamıştı.<br />

Tanrı, günahın cezası olarak insanın toprağa döneceğini söylemişti: “Çünkü topraksın,<br />

topraktan yaratıldın. Ve yine toprağa döneceksin” (Yaratılış 3:19). Şeytan’ın, “Gözleriniz<br />

açılacak” vaadi, tek bir anlamda gerçek oldu; gözleri kendi aldanışlarına açıldı. Kötülüğü<br />

tanıdılar ve suç işlemenin acı meyvesini tattılar.<br />

Yaşam ağacının yaşamı sonsuz kılma gücü vardı. Adem istediği zaman bu ağacın<br />

meyvesinden yiyebilir ve sonsuza dek yaşayabilirdi. Ancak günah işledikten sonra yaşam<br />

ağacına yaklaşması yasaklandı ve ölüme mahkum oldu. Suç işlemenin sonucunda<br />

ölümsüzlük yitirilmişti. Tanrı, Oğlu’nun ölümü aracılığıyla onlara ölümsüzlüğü yeniden<br />

sunmasaydı, günahlı insanlık için hiçbir ümit yoktu. “Günah bir insan yoluyla, ölüm de<br />

günah yoluyla dünyaya girdi. Böylece ölüm bütün insanlara yayıldı. Çünkü hepsi günah<br />

işledi.” Ölümsüzlüğe yalnızca Mesih aracılığıyla kavuşulabilir. “Kurtarıcımız Mesih İsa<br />

ölümü etkisiz kılmış, yaşamı ve ölümsüzlüğü Müjde’nin aracılığıyla ışığa çıkarmıştır.<br />

“Oğul’a iman edenin sonsuz yaşamı vardır. Ama Oğul’un sözünü dinlemeyen yaşamı<br />

görmeyecektir” (Romalılar 5:12; 2.Timoteyus 1:10; Yuhanna 3:36).<br />

Büyük yalan<br />

İsyanın karşılığında yaşam vaat eden, büyük aldatıcıydı. Yılanın Aden bahçesinde<br />

“Kesinlikle ölmezsiniz” duyurusu, canın ölümsüzlüğüne ilişkin verilen ilk vaazdır. Ne var ki<br />

207

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!