21.04.2023 Views

Monarsi cagdan Anarsiye

Artık yerleşik ve doğal düzen buydu. Bir-kaç hafta geçmemişti ki yüzyıllardan beri böyleymiş gibi gelmeye başladı. Hele hele keskin dilli bir “Bayan Giyotin” vardı ki, zamanın başlangıcından beri buradaydı sanki. Giyotin konusunda bir sürü şaka yapılıyordu. Baş ağrılarınızı kökünden iyi ediyordu. Saçınızın ağarmasını engelli-yordu. Cildinize olağanüstü bir pembelik veriyordu. Sinek kaydı traş eden ulusal usturaydı. Kim Bayan Giyotin'i öpe-cek olsa, ufak bir pencereden bakıp, sepete hapşırıveriyordu! İnsan soyunun yeniden dirilişinin simgesiydi. Haç'tan daha çok önem taşıyordu. Göğüslerden haçlar çıkarılmış, yerlerine küçük giyotinler takılmıştı. Haç'ı yadsıyanlar Giyotin'e diz kırıyorlardı. Öyle çok kelle uçmuştu ki, toprak iğrenç bir kızıllıktaydı. Genç bir şeytan için düzenlenmiş bozyap gibiydi. Parçala-rına ayrılıyor, gerektiğinde de birleştiriliyordu. Gür sesleri susturuyor; güçlüleri perişan, iyisi ve güzeli yok ediyordu.

Artık yerleşik ve doğal düzen buydu. Bir-kaç hafta geçmemişti ki yüzyıllardan beri böyleymiş gibi gelmeye başladı. Hele hele keskin dilli bir “Bayan Giyotin” vardı ki, zamanın başlangıcından beri buradaydı sanki. Giyotin konusunda bir sürü şaka yapılıyordu. Baş ağrılarınızı kökünden iyi ediyordu. Saçınızın ağarmasını engelli-yordu. Cildinize olağanüstü bir pembelik veriyordu. Sinek kaydı traş eden ulusal usturaydı. Kim Bayan Giyotin'i öpe-cek olsa, ufak bir pencereden bakıp, sepete hapşırıveriyordu! İnsan soyunun yeniden dirilişinin simgesiydi. Haç'tan daha çok önem taşıyordu. Göğüslerden haçlar çıkarılmış, yerlerine küçük giyotinler takılmıştı. Haç'ı yadsıyanlar Giyotin'e diz kırıyorlardı. Öyle çok kelle uçmuştu ki, toprak iğrenç bir kızıllıktaydı. Genç bir şeytan için düzenlenmiş bozyap gibiydi. Parçala-rına ayrılıyor, gerektiğinde de birleştiriliyordu. Gür sesleri susturuyor; güçlüleri perişan, iyisi ve güzeli yok ediyordu.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Monarşiden Anarşiye<br />

henüz almamışlardı. Tanrı insanları, Roma Katolikliğinin karanlığından yavaş yavaş<br />

çıkartıyor, onlara dayanabilecekleri kadar ışık tutuyordu. Uzun zamandan beri karanlıkta<br />

kalan bir kişinin birdenbire güneşin tüm ışığıyla yüzleşmesi gözlerine zarar verecektir. Aynı<br />

şekilde Tanrı da, insanların dayanabileceği kadar ışığı yavaş yavaş sağlamaktaydı.<br />

Bu arada kilisede bir ayrılık patlak verdi. Üç papa üstünlük için mücadeleye girişti.<br />

Onların çatışması Hıristiyanlık dünyasında kargaşa yarattı. Birbirlerine yalnızca lanet<br />

okumakla yetinmeyen papalar, işi asker ve silah satın almaya kadar götürdüler. Bunun için<br />

gerekli olan parayı sağlamak için de kilisenin armağanlarını, görevlerini ve bereketlerini<br />

satışa sundular (Ek’e bkz.).<br />

Huss din adına yapılan yanlışlara giderek artan bir cesaretle karşılık veriyordu. İnsanlar<br />

Hıristiyanlığı saran yoksunlukların sorumlusu olarak artık açıkça Roma’yı suçluyordu. Prag<br />

kanlı bir çatışmanın eşiğine gelmişti. Önceki çağlarda olduğu gibi Tanrı’nın ‘İsrail’i<br />

sıkıntıya sokan’ hizmetkarı suçlandı (1.Krallar 18:17). Kente yeniden yasa konuldu, Huss da<br />

kendi köyüne çekildi. Gerçeğin tanıklığını yapmak üzere canını vermeden önce<br />

Hıristiyanlığın tümüne seslenmesi gerekiyordu.<br />

İmparator Sigismund, Constance’da (güney Almanya) genel bir konsey toplanmasını<br />

istedi. Birbirine rakip olan üç papayı konseye çağırdı. Pek güçlü bir karakteri ve politikası<br />

olmayan Papa XXIII. John, Sigismund’un isteğine karşı koyacak cesareti göstermedi (Ek’e<br />

bkz.). Konseyin başlıca amaçlarından biri, kilisedeki ayrılığa son vermek ve ‘sapkınlığın’<br />

kökünü kazımaktı. Diğer papalarla birlikte John Huss da çağrılmıştı. Papalar delegelerini<br />

gönderdiler. Papa John, oldukça kuşkuluydu; hem papalık tacını küçük düşüren hem de<br />

koruyan kötülüklerin hesabını verecek olmaktan korkuyordu. Buna rağmen Constance<br />

kentine büyük bir debdebe ile girdi. Hem kilise çevresi hem de saraylılar grubu kendisine<br />

eşlik ediyordu. Başının üzerinde dört kilise görevlisi tarafından taşınan altın bir sayvan<br />

vardı. Kardinallerin ve soyluların gösterişli giysileri çarpıcı bir görüntü oluşturuyordu.<br />

Bu arada Constance’a yaklaşan başka bir yolcu daha vardı. Huss arkadaşlarıyla onları son<br />

kez görüyormuş gibi vedalaştı. Yolculuğun kendisini kazığa götürdüğünü hissediyordu.<br />

Gerçi hem Bohemya kralının hem de İmparator Sigismund’un resmi güvencesiyle yola<br />

çıkmıştı. Ama yine de ölüm olasılığına karşı hazırlık- lıydı.<br />

Kraldan güvence<br />

Arkadaşlarına yazdığı bir mektupta şöyle diyordu: “Kardeşlerim, ...Kraldan aldığım<br />

güvenceyle sayısı kalabalık olan ölümlü düşmanlarımla karşılaşmaya gidiyorum... İsa Mesih<br />

sevdikleri için acı çekti; O’nun izinden giden bizlerin de aynısını yaşadığımıza şaşalım<br />

mı?... Bu yüzden sevgililer, benim ölümüm O’nu yüceltecekse, çabuk öleyim diye dua edin.<br />

Öyle ki tüm sıkıntılarımda bana sadakatle destek olsun. Tanrı’ya dua edelim; öyle ki<br />

müjdenin tek bir gerçeğinden bile ödün vermeyip kardeşlerime iyi bir örnek olabileyim.”<br />

38

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!