21.04.2023 Views

Monarsi cagdan Anarsiye

Artık yerleşik ve doğal düzen buydu. Bir-kaç hafta geçmemişti ki yüzyıllardan beri böyleymiş gibi gelmeye başladı. Hele hele keskin dilli bir “Bayan Giyotin” vardı ki, zamanın başlangıcından beri buradaydı sanki. Giyotin konusunda bir sürü şaka yapılıyordu. Baş ağrılarınızı kökünden iyi ediyordu. Saçınızın ağarmasını engelli-yordu. Cildinize olağanüstü bir pembelik veriyordu. Sinek kaydı traş eden ulusal usturaydı. Kim Bayan Giyotin'i öpe-cek olsa, ufak bir pencereden bakıp, sepete hapşırıveriyordu! İnsan soyunun yeniden dirilişinin simgesiydi. Haç'tan daha çok önem taşıyordu. Göğüslerden haçlar çıkarılmış, yerlerine küçük giyotinler takılmıştı. Haç'ı yadsıyanlar Giyotin'e diz kırıyorlardı. Öyle çok kelle uçmuştu ki, toprak iğrenç bir kızıllıktaydı. Genç bir şeytan için düzenlenmiş bozyap gibiydi. Parçala-rına ayrılıyor, gerektiğinde de birleştiriliyordu. Gür sesleri susturuyor; güçlüleri perişan, iyisi ve güzeli yok ediyordu.

Artık yerleşik ve doğal düzen buydu. Bir-kaç hafta geçmemişti ki yüzyıllardan beri böyleymiş gibi gelmeye başladı. Hele hele keskin dilli bir “Bayan Giyotin” vardı ki, zamanın başlangıcından beri buradaydı sanki. Giyotin konusunda bir sürü şaka yapılıyordu. Baş ağrılarınızı kökünden iyi ediyordu. Saçınızın ağarmasını engelli-yordu. Cildinize olağanüstü bir pembelik veriyordu. Sinek kaydı traş eden ulusal usturaydı. Kim Bayan Giyotin'i öpe-cek olsa, ufak bir pencereden bakıp, sepete hapşırıveriyordu! İnsan soyunun yeniden dirilişinin simgesiydi. Haç'tan daha çok önem taşıyordu. Göğüslerden haçlar çıkarılmış, yerlerine küçük giyotinler takılmıştı. Haç'ı yadsıyanlar Giyotin'e diz kırıyorlardı. Öyle çok kelle uçmuştu ki, toprak iğrenç bir kızıllıktaydı. Genç bir şeytan için düzenlenmiş bozyap gibiydi. Parçala-rına ayrılıyor, gerektiğinde de birleştiriliyordu. Gür sesleri susturuyor; güçlüleri perişan, iyisi ve güzeli yok ediyordu.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Monarşiden Anarşiye<br />

Bölüm 12 — Fransa’da Gün işiği<br />

Spires’deki protestoyu ve Augsburg’daki bildiriyi çelişki ve karanlık dolu yıllar izledi.<br />

Bölünmelerle zayıflayan Protestanlık, sanki yıkılacakmış gibi görünüyordu. Ancak<br />

İmparator, zaferli gibi göründüğü bir anda yenik düştü. Yaşamı boyunca yok etmeye<br />

çalıştığı öğretilere karşı en azından hoş görülü davranmak zorunda kaldı. Ordularının<br />

savaşta tükendiğini, hazinelerin kuruduğunu, birçok krallığının baş kaldırmak üzere<br />

olduğunu gördü. Üstelik bastırmaya çalıştığı iman, her yerde yayılıyordu. V. Charles,<br />

aslında Tanrı’nın sınırsız gücüne karşı savaşıyordu. Tanrı, “Işık olsun” demiş, ama<br />

İmparator, karanlığı olduğu gibi korumaya niyetlenmişti. Uzun mücadeleler sonucunda<br />

yorgun düşerek tahtını bıraktı ve bir yere kapandı.<br />

İsviçre’nin birçok kantonunda reforme edilen iman kabul ediliyor, diğerlerinde ise Roma<br />

inancına bağlılık sürüyordu. Zulüm iç savaşa neden oldu. Zwingli ve Reform amacıyla<br />

birleşen birçokları, Cappel’in kanlı topraklarında can verdi. Roma zafer kazanmıştı ve<br />

birçok yerde kaybettiğini geri alıyordu. Ne var ki Tanrı kendi yolunu ve halkını<br />

bırakmamıştı. Başka diyarlarda işçiler yetiştirerek Reformun devam etmesini sağladı.<br />

Fransa’da ışığa ilk kavuşanlardan biri, Paris Üniversitesinin profesörü Lefevre’di. Eski<br />

edebiyatları araştıran profesörün dikkatini Kutsal Kitap çekmiş ve öğrencilerini onu<br />

incelemeye yönlendirmişti. Kilise efsanelerinde anlatılan azizler ve şehitlerle ilgili bir<br />

çalışma yapması için görevlendirilmiş olan profesör, Kutsal Kitap’tan yardım alabileceğini<br />

düşünerek okumaya başlamıştı. Gerçekten de Kutsal Kitap’ta azizlerle karşılaştı, ama bunlar<br />

Roma (Katolik Kilisesi) tarihindekilerden çok daha farklıydı. Kendisini görevinden bir süre<br />

ayırarak Tanrı’nın Sözünü incelemeye adandı.<br />

1512 yılında, daha Luther ve Zwingli reformlara başlamadan önce Lefevre şöyle<br />

yazmıştı: “Tanrı bize doğruluğu iman yoluyla verir, sonsuz yaşama lütufla aklayarak<br />

kavuşturur.” Kurtuluş yüceliğinin yalnızca Tanrı’ya ait olduğunu öğreten profesör, itaat<br />

görevinin de insana ait olduğunu açıklıyordu.<br />

Lefevre’in öğrencilerinden bazıları profesörün sözlerini dikkatle dinledi ve öğretmen<br />

öldükten sonra gerçeği duyurmaya devam etti. William Farel onlardan biriydi. İnançlı bir<br />

ana babaya sahip olan Farel, adanmış bir Katolikti. Kiliseye karşı duran herkesi yok etmeye<br />

kararlıydı. Sonraları şöyle demiştir: “Papaya karşı konuşan birini duyduğumda dişlerimi<br />

kurt gibi bilerdim.” Ne var ki azizlere dualar, sunaklarda tapınmalar ve heykellere sunulan<br />

armağanlar Farel’e huzur vermiyordu. Günahın yükü üzerine bir kabus gibi çökmüştü.<br />

Lefevre’in “Kurtuluş lütuf yoluyla gerçekleşir. Gökyüzünün kapılarını açıp cehennemin<br />

kapılarını kapayan Mesih’in çarmıhıdır” sözlerine kulak verdi.2<br />

Farel, Pavlus’a benzeyen bir şekilde geleneğin tutsaklığından kurtularak Tanrı oğullarının<br />

özgürlüğüne kavuştu. “Diş bileyen kurt yerine” dedi, “yumuşak ve zararsız bir kuzunun<br />

yüreğine sahip oldum. Papaya sırtımı dönerek yüreğimi İsa Mesih’e sundum.”<br />

82

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!