21.04.2023 Views

Monarsi cagdan Anarsiye

Artık yerleşik ve doğal düzen buydu. Bir-kaç hafta geçmemişti ki yüzyıllardan beri böyleymiş gibi gelmeye başladı. Hele hele keskin dilli bir “Bayan Giyotin” vardı ki, zamanın başlangıcından beri buradaydı sanki. Giyotin konusunda bir sürü şaka yapılıyordu. Baş ağrılarınızı kökünden iyi ediyordu. Saçınızın ağarmasını engelli-yordu. Cildinize olağanüstü bir pembelik veriyordu. Sinek kaydı traş eden ulusal usturaydı. Kim Bayan Giyotin'i öpe-cek olsa, ufak bir pencereden bakıp, sepete hapşırıveriyordu! İnsan soyunun yeniden dirilişinin simgesiydi. Haç'tan daha çok önem taşıyordu. Göğüslerden haçlar çıkarılmış, yerlerine küçük giyotinler takılmıştı. Haç'ı yadsıyanlar Giyotin'e diz kırıyorlardı. Öyle çok kelle uçmuştu ki, toprak iğrenç bir kızıllıktaydı. Genç bir şeytan için düzenlenmiş bozyap gibiydi. Parçala-rına ayrılıyor, gerektiğinde de birleştiriliyordu. Gür sesleri susturuyor; güçlüleri perişan, iyisi ve güzeli yok ediyordu.

Artık yerleşik ve doğal düzen buydu. Bir-kaç hafta geçmemişti ki yüzyıllardan beri böyleymiş gibi gelmeye başladı. Hele hele keskin dilli bir “Bayan Giyotin” vardı ki, zamanın başlangıcından beri buradaydı sanki. Giyotin konusunda bir sürü şaka yapılıyordu. Baş ağrılarınızı kökünden iyi ediyordu. Saçınızın ağarmasını engelli-yordu. Cildinize olağanüstü bir pembelik veriyordu. Sinek kaydı traş eden ulusal usturaydı. Kim Bayan Giyotin'i öpe-cek olsa, ufak bir pencereden bakıp, sepete hapşırıveriyordu! İnsan soyunun yeniden dirilişinin simgesiydi. Haç'tan daha çok önem taşıyordu. Göğüslerden haçlar çıkarılmış, yerlerine küçük giyotinler takılmıştı. Haç'ı yadsıyanlar Giyotin'e diz kırıyorlardı. Öyle çok kelle uçmuştu ki, toprak iğrenç bir kızıllıktaydı. Genç bir şeytan için düzenlenmiş bozyap gibiydi. Parçala-rına ayrılıyor, gerektiğinde de birleştiriliyordu. Gür sesleri susturuyor; güçlüleri perişan, iyisi ve güzeli yok ediyordu.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Monarşiden Anarşiye<br />

Elçisel dönemde olduğu gibi zulüm ‘daha çok müjdenin yayılmasına yaradı’ (Filipililer<br />

1:12). Paris ve Meaux’dan sürülenler, ‘gittikleri her yerde Tanrı sözünü müjdeliyorlardı’<br />

(Elçilerin İşleri 8:4). Böylece ışık, Fransa’nın en uzak yörelerine kadar yol buldu.<br />

Calvin’in çağrısı<br />

Paris’in okullarından birinde, sessiz sedasız bir genç lekesiz yaşamı, düşünsel üstünlüğü<br />

ve dinsel adanmışlığıyla dikkat çekiyordu. O’nun dehası ve yaşamı, okulun kıvancıydı.<br />

Besbelli John Calvin, kilisenin en yetkili savunucularından biri olacaktı.<br />

Ne var ki tanrısal ışık, Calvin’i tutsak etmiş olan dinsel uydurmaları ve batıl inançları<br />

delip geçti. Calvin’in bir kuzeni, Olivetan, reformculara katılmıştı. İki akraba, Hıristiyanlığı<br />

etkileyen konular üzerinde tartışıyorlardı. Protestan Olivetan, şöyle dedi: “Dünyada iki din<br />

vardır... Birincisi insan tarafından icat edilmiştir; insan törenlerle ve iyi eylemlerle kendini<br />

kurtarmaya çalışır. Diğeri ise Kutsal Kitap’ta açıklanmıştır; insan kurtuluşu için yalnızca<br />

Tanrı’nın karşılıksız verdiği lütuf armağanına bel bağlar.”<br />

Calvin, “Senin yeni öğretilerinden hiçbirini kabul etmiyorum” diye karşılık verdi, “yani<br />

ben şimdi bütün ömrüm boyunca hep yanılgı içinde mi yaşadım?”7 Ne var ki odasında tek<br />

başına kaldığında kuzeninin sözleri üzerinde düşündü. Kutsal ve adil Yargıcın önünde<br />

kendisini savunacak kimsenin olmadığını gördü. İyi eylemler ve kilisenin törenleri insanı<br />

günahtan kurtaramayacak kadar zayıftılar. Günahları papazlara itiraf etmek ve karşılığında<br />

acı çekmek insanı Tanrı’yla barıştırmıyordu.<br />

Yanarak idama tanıklık<br />

Calvin bir gün halk meydanlarında gezerken, bir sapkının yakılmasına tanık oldu.<br />

Dehşetli ölümün işkenceleri ve kilisenin korkunç suçlaması altında kalan şehit, genç<br />

öğrencinin kendi ümitsizliği ve karanlığıyla kıyasladığı büyük bir iman ve cesaret<br />

gösteriyordu. Sapkınların imanının ‘Kutsal Kitap’a’ dayandığını bildiğinden, onu okumaya<br />

ve sevinçlerinin gizini keşfetmeye karar verdi.<br />

Kutsal Kitap’ta Mesih’i buldu. “Ah Baba” diye feryat etti; “O’nun kurban oluşu senin<br />

öfkeni yatıştırdı; O’nun kanı kirimi arıttı; O’nun çarmıhı lanetimi kaldırdı; O’nun ölümü<br />

beni kurtardı... İsa’nın bereketlerinden başka her türlü bereketin iğrenç olduğunu görmem<br />

için benim yüreğime dokundun.”<br />

Calvin artık kendisini müjdeye adamaya karar vermişti. Ancak doğasından gelen bir<br />

ürkekliği vardı ve öncelikle sadece inceliyordu. Sonunda arkadaşları, insanları eğitmeye<br />

başlaması için onu razı ettiler. Calvin’in sözleri toprağı tazelemek için düşen çiğ<br />

damlalarına benziyordu. Müjdeyi seven ve öğrencilere kanat geren Prenses Margaret’in<br />

koruması altındaki bir kasabada yaşıyordu. Calvin, evlerindeki insanlara hizmet etmeye<br />

başladı. Bildiriyi işitenler müjdeyi başkalarına duyurdular. Calvin hızla ilerliyordu; daha<br />

sonra gerçeğe korkusuzca tanıklık edecek olan kiliselerin temelini atıyordu.<br />

85

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!