21.04.2023 Views

Monarsi cagdan Anarsiye

Artık yerleşik ve doğal düzen buydu. Bir-kaç hafta geçmemişti ki yüzyıllardan beri böyleymiş gibi gelmeye başladı. Hele hele keskin dilli bir “Bayan Giyotin” vardı ki, zamanın başlangıcından beri buradaydı sanki. Giyotin konusunda bir sürü şaka yapılıyordu. Baş ağrılarınızı kökünden iyi ediyordu. Saçınızın ağarmasını engelli-yordu. Cildinize olağanüstü bir pembelik veriyordu. Sinek kaydı traş eden ulusal usturaydı. Kim Bayan Giyotin'i öpe-cek olsa, ufak bir pencereden bakıp, sepete hapşırıveriyordu! İnsan soyunun yeniden dirilişinin simgesiydi. Haç'tan daha çok önem taşıyordu. Göğüslerden haçlar çıkarılmış, yerlerine küçük giyotinler takılmıştı. Haç'ı yadsıyanlar Giyotin'e diz kırıyorlardı. Öyle çok kelle uçmuştu ki, toprak iğrenç bir kızıllıktaydı. Genç bir şeytan için düzenlenmiş bozyap gibiydi. Parçala-rına ayrılıyor, gerektiğinde de birleştiriliyordu. Gür sesleri susturuyor; güçlüleri perişan, iyisi ve güzeli yok ediyordu.

Artık yerleşik ve doğal düzen buydu. Bir-kaç hafta geçmemişti ki yüzyıllardan beri böyleymiş gibi gelmeye başladı. Hele hele keskin dilli bir “Bayan Giyotin” vardı ki, zamanın başlangıcından beri buradaydı sanki. Giyotin konusunda bir sürü şaka yapılıyordu. Baş ağrılarınızı kökünden iyi ediyordu. Saçınızın ağarmasını engelli-yordu. Cildinize olağanüstü bir pembelik veriyordu. Sinek kaydı traş eden ulusal usturaydı. Kim Bayan Giyotin'i öpe-cek olsa, ufak bir pencereden bakıp, sepete hapşırıveriyordu! İnsan soyunun yeniden dirilişinin simgesiydi. Haç'tan daha çok önem taşıyordu. Göğüslerden haçlar çıkarılmış, yerlerine küçük giyotinler takılmıştı. Haç'ı yadsıyanlar Giyotin'e diz kırıyorlardı. Öyle çok kelle uçmuştu ki, toprak iğrenç bir kızıllıktaydı. Genç bir şeytan için düzenlenmiş bozyap gibiydi. Parçala-rına ayrılıyor, gerektiğinde de birleştiriliyordu. Gür sesleri susturuyor; güçlüleri perişan, iyisi ve güzeli yok ediyordu.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Monarşiden Anarşiye<br />

Bölüm 7 — Bir Devrimin Başlangıcı<br />

Kiliseyi papalığın karanlığından imanın pak ışığına yönlendirecek olanların önde geleni<br />

Martin Luther’di. Bu adam, Tanrı korkusundan başka bir korku, Kutsal Yazılardan başka bir<br />

iman yetkisi tanımıyordu.<br />

Luther’in ilk yılları mütevazı bir Alman köy evinde geçti. Babası onun bir avukat<br />

olmasını istiyordu, ama Tanrı onu yüzyıllardan beri bina ettiği yüce tapınağının bir işçisi<br />

olarak kullanmayı tasarlamıştı. Sınırsız Bilgelik, Luther’i yaşam görevine sıkıntılarla,<br />

yoksullukla ve katı bir disiplinle hazırladı.<br />

Luther’in babası sağduyulu bir insandı. Manastır sistemine kuşkuyla yaklaşıyordu.<br />

Luther’in, onun rızası olmadan bir manastıra girmesi hiç hoşuna gitmedi. Oğluyla barışana<br />

kadar iki yıl geçti, ama o zaman bile düşünceleri aynı kaldı.<br />

Luther’in anne ve babası çocuklarını Tanrı bilgisinde eğitmek için çaba gösterdiler.<br />

Çocuklarının bütün hayat boyunca verimli olması için üzerine ciddiyetle eğildiler.<br />

Yaklaşımları bazen biraz katı da olsa, Luther onların disiplinini eleştirmekten çok takdir<br />

etti.<br />

Luther okulda kabaca ve hatta şiddet içeren davranışlarla karşılaştı, sık sık açlık çekti. O<br />

zamanki kasvetli ve batıl din düşünceleri onu korkuyla dolduruyordu. Geceleri kederli bir<br />

yürekle yatağa giriyor, sevecen bir göksel Baba yerine zalim ve despot bir Tanrı hayal<br />

ediyordu.<br />

Erfurt Üniversitesine girdiğinde Luther’in geleceği, ilk yıllarına oranla daha parlaktı.<br />

Ailesi tutumlu davranarak ve çok çalışarak çocuklarına gereken yardımı sağladılar.<br />

Sağduyulu arkadaşları sayesinde önceki eğitiminin hoş olmayan sonuçları ortadan kalktı.<br />

Zihinsel yetenekleri hızla gelişti. Yılmayan gayretleri sa-yesinde arkadaşlarının arasından<br />

sıyrılarak ön planda yer aldı.<br />

Luther her güne duayla başlama alışkanlığını elden bırakmıyordu. Yüreği Tanrı’dan<br />

sürekli olarak yönlendiriş almak istiyordu. Sık sık “Dua etmek, çalışmanın yarısıdır” derdi.<br />

Bir gün üniversite kütüphanesinde Latince Kutsal Kitap buldu. Daha önce bunu hiç<br />

görmemişti. Müjde kitapçıklarının ve mektupların çeşitli kısımlarını okumuştu. Ama şimdi<br />

ilk kez Tanrı Sözünün tümüne bakıyordu. Sayfaları çevirerek yaşam sözlerini okumaya<br />

başladı. “Keşke bu kitap benim olsa!”2 diye içinden geçirdi. Melekler yanında duruyordu.<br />

Tanrı’dan gelen ışık gerçeğin hazinelerini ona açıklamaya başlamıştı. Kitaptan öğrendiği<br />

şeyler, yüreğinin bir günahlı olarak yargılanmasına neden oldu.<br />

46

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!