21.04.2023 Views

Monarsi cagdan Anarsiye

Artık yerleşik ve doğal düzen buydu. Bir-kaç hafta geçmemişti ki yüzyıllardan beri böyleymiş gibi gelmeye başladı. Hele hele keskin dilli bir “Bayan Giyotin” vardı ki, zamanın başlangıcından beri buradaydı sanki. Giyotin konusunda bir sürü şaka yapılıyordu. Baş ağrılarınızı kökünden iyi ediyordu. Saçınızın ağarmasını engelli-yordu. Cildinize olağanüstü bir pembelik veriyordu. Sinek kaydı traş eden ulusal usturaydı. Kim Bayan Giyotin'i öpe-cek olsa, ufak bir pencereden bakıp, sepete hapşırıveriyordu! İnsan soyunun yeniden dirilişinin simgesiydi. Haç'tan daha çok önem taşıyordu. Göğüslerden haçlar çıkarılmış, yerlerine küçük giyotinler takılmıştı. Haç'ı yadsıyanlar Giyotin'e diz kırıyorlardı. Öyle çok kelle uçmuştu ki, toprak iğrenç bir kızıllıktaydı. Genç bir şeytan için düzenlenmiş bozyap gibiydi. Parçala-rına ayrılıyor, gerektiğinde de birleştiriliyordu. Gür sesleri susturuyor; güçlüleri perişan, iyisi ve güzeli yok ediyordu.

Artık yerleşik ve doğal düzen buydu. Bir-kaç hafta geçmemişti ki yüzyıllardan beri böyleymiş gibi gelmeye başladı. Hele hele keskin dilli bir “Bayan Giyotin” vardı ki, zamanın başlangıcından beri buradaydı sanki. Giyotin konusunda bir sürü şaka yapılıyordu. Baş ağrılarınızı kökünden iyi ediyordu. Saçınızın ağarmasını engelli-yordu. Cildinize olağanüstü bir pembelik veriyordu. Sinek kaydı traş eden ulusal usturaydı. Kim Bayan Giyotin'i öpe-cek olsa, ufak bir pencereden bakıp, sepete hapşırıveriyordu! İnsan soyunun yeniden dirilişinin simgesiydi. Haç'tan daha çok önem taşıyordu. Göğüslerden haçlar çıkarılmış, yerlerine küçük giyotinler takılmıştı. Haç'ı yadsıyanlar Giyotin'e diz kırıyorlardı. Öyle çok kelle uçmuştu ki, toprak iğrenç bir kızıllıktaydı. Genç bir şeytan için düzenlenmiş bozyap gibiydi. Parçala-rına ayrılıyor, gerektiğinde de birleştiriliyordu. Gür sesleri susturuyor; güçlüleri perişan, iyisi ve güzeli yok ediyordu.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Monarşiden Anarşiye<br />

Bölüm 41 — Yikinti Halindeki Yeryüzü<br />

Tanrı’nın sesi halkını tutsaklıktan kurtardığı zaman, yaşam mücadelesinde her şeyi<br />

yitirmiş olanların korkunç uyanışı vardır. Zenginler, Şeytan’ın hileleri sayesinde düşkün<br />

insanlara kıyasla kendi üstünlükleriyle övünmüşlerdir. Açları doyurmayı, çıplakları<br />

giydirmeyi, adaletli davranmayı ve merhameti sevmeyi ihmal etmişlerdir. Şimdi de onları<br />

büyük kılan her şey ellerinden alınmış ve öylece ortada bırakılmışlardır. Putlarının yıkımını<br />

dehşetle izlerler. Canlarını dünyasal zevklere satmışlar, Tanrı’nın gözünde<br />

zenginleşmemişlerdir. Yaşamları bir başarısızlıktır. Zevklerinin hiçbir anlamı kalmamıştır.<br />

Tüm yaşam tasarrufları bir anda yitirilmiştir. Zenginler göz alıcı evlerinin yıkımına, altın ve<br />

gümüşün yok edilmesine yanarlar; kendilerinin de putlarıyla birlikte mahvolacağından<br />

korkarlar. Kötüler, sonuçları gördükleri halde kötülüklerinden tövbe etmeye yanaşmazlar.<br />

İnsanların beğenisini kazanmak amacıyla gerçeği kurban eden kilise görevlisi,<br />

öğretişlerinin etkisini artık fark etmektedir. İnsanları sahtekarlığın sığınağına yönlendirmiş<br />

olan her yazı ve her söz birer tohum gibi saçılmış ve gelişip ürün vermiştir. “Otlağımın<br />

koyunlarını yok eden ve dağıtan çobanların vay başına! İşte, sizin üzerinizde işlerinizin<br />

kötülüğünü yoklayacağım... Benim keder-lendirmediğim doğrunun yüreğini madem ki siz<br />

yalanlarla kederlendirdiniz ve canını kurtarmak için kötü yolundan dönmesin diye kötünün<br />

ellerini kuvvetlendirdiniz” (Yeremya 23:1,2; Hezekiel 13:22).<br />

Ruhsal hizmetkarlar ve diğer insanlar, her türlü doğru yasanın Yazarına karşı isyan<br />

ettiklerini görmektedirler. Tanrısal buyrukları bir kenara atmak, ırmak gibi akan binlerce<br />

günahı doğurmuş, yeryüzünün tümüyle çürümesine neden olmuştur. Sadık kalmayanların,<br />

sonsuza dek kaybettikleri gerçeğe - sonsuz yaşama - karşı duydukları özlemi hiçbir dil ifade<br />

edemez.<br />

İnsanlar, birbirlerini yıkıma sürüklemekle suçlarlar. Hepsi de ‘yumuşak şeyler’<br />

peygamberlik eden sadakatsiz önderleri mahkum etme konusunda fikir birliği içindedirler<br />

(İşaya 30:10). Bu önderler, kendilerini dinleyenlerin, Tanrı’nın yasasını boşa çıkarmalarına<br />

ve ona uyanlara zulüm etmelerine neden olmuşlardır. İnsanlar, “Kaybettik!” diye bağrışırlar,<br />

“Bunun nedeni de sizsiniz!” Onları şereflendiren eller, bu kez onları katletmek için kalkar.<br />

Her yerde kavgalar olur ve kan gövdeyi götürür.<br />

Tanrı’nın Oğlu ve göksel haberciler, insanların çocuklarını uyarmak, aydınlatmak ve<br />

kurtarmak amacıyla Kötü Olan’la mücadele etmişlerdir. Oysa şimdi herkes kendi kararını<br />

vermiştir; kötüler Şeytan’la tümüyle birlik olup Tanrı’ya karşı savaşmaya başlamıştır. Savaş<br />

yalnızca Şeytan’a karşı değil, insana da karşıdır. “Rab’bin uluslarla davası var” (Yeremya<br />

25:31).<br />

253

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!