01.12.2014 Views

kur'ân'da cennet kavramı - gariban tavuk

kur'ân'da cennet kavramı - gariban tavuk

kur'ân'da cennet kavramı - gariban tavuk

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

وَنَزَعْنَا مَا فِي صُدُورِهِم م ِّنْ‏ غِل ٍّ تَجْرِي مِن تَحْتِهِمُ‏ الأَنْهَارُ‏ وَقَالُواْ‏ الْحَمْدُ‏ لِلّهِ‏ ال َّذِي هَدَانَا لِهَذَا وَمَا آُن َّا<br />

لِنَهْتَ‏ دِيَ‏ لَوْلا أَنْ‏ هَدَانَا اللّهُ‏ لَقَدْ‏ جَاءتْ‏ رُسُلُ‏ رَب ِّنَا بِالْحَق ِّ وَنُودُواْ‏ أَن تِلْكُمُ‏ الْجَن َّةُ‏ أُورِثْتُمُوهَا بِمَا آُنتُمْ‏ تَعْمَلُونَ‏<br />

“Onların gönüllerinde kin namına ne varsa söküp atacağız, altlarından ırmaklar<br />

akacak ve onlar "Bizi bu duruma kavuşturan Allah'a hamdolsun, Allah bizi doğru<br />

yola iletmeseydi kendiliğimizden doğru yolu bulacak değildik. Gerçekten Rabbimizin<br />

elçileri gerçeği getirmiştirler" diyecekler. “Taptığınız amellere karşılık, vasıl<br />

olduğunuz <strong>cennet</strong> budur” diye seslenilir onlara” (A’raf 7/43)<br />

وَنَزَعْنَا مَا فِي صُدُورِهِم م ِّنْ‏ غِل ٍّ إِخْوَانًا عَلَى سُرُرٍ‏ م ُّتَقَابِلِينَ‏<br />

“Biz onların kalplerindeki kini söküp atacağız. Onlar kardeşler olarak tahtlar üstünde<br />

karşı karşıya oturacaklar” (Hicr 15/47).<br />

Her iki âyette de vurgulanan, insanların, ancak gönüllerinden kinin sökülmesi<br />

ile <strong>cennet</strong>e gireceği hakikatidir. Gönülden kinin sökülüşü de Allah tarafından<br />

gerçekleştirilecektir. Kin insanın gönül damarlarım tıkamaktadır. Biyolojik damardaki<br />

kolesterol ne ise, gönül damarındaki kin odur. Yüce Allah gönüldeki kini söküp atma<br />

ameliyatını gerçekleştirdikten sonra haset ortadan kalkmakta ve toplumun hayatını<br />

<strong>cennet</strong>e çevirecek kardeşliğin tesisi gerçekleşmektedir. Kin, gönülden çıkmadıkça, ne<br />

hasede engel olunabilir, ne de kardeşlik duyguları hayata geçirilebilir (Bayraklı, 2001,<br />

X:162). Allah emrini yerine getirinceye kadar onları bağışlamak ve görmemezlikten<br />

gelmek haset duygusunu kontrol altına almanın yollarından bir diğeridir.<br />

Cezayı ertelemek ve affetmek, insan ilişkilerine bir sıcaklık getirir; gönülleri<br />

kaynaştırır. Affetmek bozulan insan ilişkilerinin yeniden başlamasına zemin hazırlar.<br />

İşlenen suça hemen ceza vermemek ilahî bir ahlâktır (Bayraklı, 2001, X:165).<br />

وَلَوْ‏ يُؤَاخِذُ‏ الل َّهُ‏ الن َّاسَ‏ بِمَا آَسَبُوا مَا تَرَكَ‏ عَلَى ظَهْرِهَا مِن دَاب َّةٍ‏ وَلَكِن يُؤَخ ِّرُهُمْ‏ إِلَى أَجَلٍ‏ م ُّسَمى فَإِذَا جَاء<br />

أَجَلُهُمْ‏ فَإِن َّ الل َّهَ‏ آَانَ‏ بِعِبَادِهِ‏ بَصِيرًا<br />

“Eğer Allah, yaptıkları yüzünden insanları hemen cezalandırsaydı, yeryüzünde hiçbir<br />

canlı bırakmazdı. Fakat onları belli bir süreye kadar erteliyor. Nihayet ecelleri gelince<br />

gerekeni yapar. Şüphe yok ki Allah kullarını görmektedir.” (Fatır 35/45).<br />

Demek ki, cezada af beklentisi içinde olmak, insanlara hayat bahşetmekte;<br />

“hayat” ile “af” eş anlama gelmektedir. "Misafire sunulan çorba" anlamıyla “afv”<br />

kavramı, düşmana dostça davranmaktır. Kendine karşı bir hata işleyene misafir gibi<br />

davranıp, atılan taşa ekmekle karşılık vermek, eğitim açısından en etkili davranıştır<br />

(Bayraklı, 2001, XV:165).<br />

136

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!