harun3007@gmail.com Kitabin OrîjInal Adi YayinHaklari ... - Kitabxana
harun3007@gmail.com Kitabin OrîjInal Adi YayinHaklari ... - Kitabxana
harun3007@gmail.com Kitabin OrîjInal Adi YayinHaklari ... - Kitabxana
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
224<br />
Melekler ve Şeytanlar<br />
"Lingııapura. Başka ne olabilir"<br />
"Sanat"<br />
"Ama kitapta ne bir diyagram, ne de resim var."<br />
"Benim tek bildiğim lingua pura kelimesinin İtalyancadan başka bir şey demek olduğu.<br />
Matematik mantıklı geliyor."<br />
"Katılıyorum."<br />
Langdon yenilgiyi bu kadar çabuk kabul etmeyi reddediyordu. "Rakamlar el yazısıyla<br />
yazılmış olmalı. Matematik denklemlerle değil kelimelerle gösterilmiş olmalı."<br />
"Tüm sayfaları okumak biraz zaman alır."<br />
"Ama vaktimiz yok. İşi bölüşmek zorundayız." Langdon kâğıt destesini yeniden başa çevirdi.<br />
"Sayıları tanıyacak cadar İtalyanca biliyorum." Spatulayı kullanarak sayfaları oyun kâğıdı gibi<br />
ikiye kesti ve ilk yarım düzine sayfayı Vittoria'nın önüne koydu. "Burada bir yerde. Eminim."<br />
Vittoria eğilerek ilk sayfayı eliyle çevirdi.<br />
Tepsiden ona başka bir spatula uzatan Langdon, "Spatula!" dedi. "Spatulayı kullan."<br />
Vittoria, "Eldiven takıyorum," diye mırıldandı. "Ne kadar zarar verebilirim"<br />
"Sen kullan."<br />
Vittoria spatulayı eline aldı. "Sen de benim hissettiğimi hissediyor<br />
musun"<br />
"Gerginlik mi"<br />
"Hayır. Nefes daralması."<br />
Langdon da kesinlikle bunu hissediyordu. Hava tahmin ettiğinden daha çabuk tükenmeye<br />
başlamıştı. Acele etmeleri gerektiğini biliyordu. Arşiv bilmeceleri onun için yeni bir şey<br />
değildi ama genellikle üstünde çalışmak için biraz daha fazla zamanı olurdu. Langdon başka<br />
tek kelime etmeden başını eğip kâğıt destesinin ilk sayfasını tercüme etmeye başladı.<br />
Göster kendini, lanet olası! Göster kendini!<br />
225<br />
F:15<br />
Dan Brown<br />
53<br />
Roma'nın aşağısında bir yerde, karanlık bir figür etrafı kolaçan ederek, taş rampadan yeraltı<br />
tüneline iniyordu. Eski geçit, havayı sıcaklaştı-ran ve ağırlaştıran meşalelerle aydınlatılmıştı.<br />
İleride, boş yere bağıran yetişkin adamların korku dolu sesleri, kapalı alanda yankı yapıyordu.<br />
Köşeyi dönünce onları gördü, tamamen onlan bıraktığı gibiydiler: taş bir odacıkta, paslı demir<br />
parmaklıklar arkasına kapatılmış, dört korkmuş yaşlı adam.<br />
İçlerinden biri Fransızca, "Qui etes-vous" diye sordu. "Bizden ne istiyorsunuz"<br />
Diğeri Almanca, "Hilfe," dedi. "Bırakın bizi!"<br />
Biri İngilizce, "Bizim kim olduğumuzun farkında mısınız" diye sordu, İspanyol aksanı vardı.<br />
İtalyan olan dördüncü tutsak, sessiz ve düşünceliydi, onları kaçıran adamın simsiyah boş<br />
gözlerine baktı ve cehennemin ta kendisini gördüğünü düşündü. Tanrım bize yardım et, diye<br />
dua etti.<br />
Katil saatini kontrol etti ve sonra tutsaklara baktı. "Pekâlâ," dedi. "İlk kim geliyor"<br />
226<br />
Melekler ve Şeytanlar<br />
54<br />
Robert Langdon, 10. Arşiv Kasası'nm içinde, önündeki kaligrafiyi incelerken, İtalyanca<br />
sayılan okuyordu. Mille... centi... uno, due, tre... cin-auanta. Sayısal referansa ihtiyacım var!<br />
Kahretsin!