harun3007@gmail.com Kitabin OrîjInal Adi YayinHaklari ... - Kitabxana
harun3007@gmail.com Kitabin OrîjInal Adi YayinHaklari ... - Kitabxana
harun3007@gmail.com Kitabin OrîjInal Adi YayinHaklari ... - Kitabxana
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Biraz önce gözlerimle şahit olduğum şeyi kabul edemeyecek kadar modern miyim Bu bir<br />
mucizeydi, öyle değil mi Evet! Tanrı, Camerlen-go'nun kulağına fısıldadığı birkaç<br />
kelimeyle, araya girmiş ve kiliseyi kurtarmıştı. Buna inanmak neden bu kadar zordu Eğer<br />
Tanrı hiçbir şey yapmasaydı, Tanrı hakkında neler söylenirdi Tann'nın umursamadığı Bunu<br />
durduramayacak kadar güçsüz olduğu Bir mucize, mümkün olan tek yanıttı!<br />
Mortati hayret içinde diz çökerek, Camerlengo'nun ruhu için dua etti. Bu yaşlı adamın<br />
gözlerini tartışılmaz inancın mucizelerine açan genç hazine vekiline şükranlarını sundu.<br />
Ama, Mortati, inancının nereye kadar sınanmak üzere olduğunu asla tahmin edemezdi...<br />
508<br />
Melekler ve Şeytanlar<br />
St. Pietro Meydanı'nm sessizliği, önce bir uğultuyla bozuldu. Uğultu, mlflldanmaya dönüştü.<br />
Sonra, aniden bir gürültüye. Bir anda, kalabahk ı,6p birlikte bağırmaya başladı.<br />
"Bakın! Bakın!"<br />
Mortati gözlerini açtı ve kalabalığa döndü. Herkes, arkasındaki St. Pietro Bazilikası'nın önünü<br />
işaret ediyordu. Yüzleri bembeyazdı. Bazıları dizleri üzerine çöktü. Bazıları bayıldı. Bazıları<br />
kontrol edilmez hıçkırıklara boğuldu.<br />
"Bakın! Bakın!"<br />
Mortati şaşırmış bir halde, uzanmış elleri takip ederek, arkasını döndü. Bazilikanın en üst<br />
katım, kalabalığa bakan İsa ve havarilerinin çok büyük heykellerinin bulunduğu çatıdaki<br />
terası işaret ediyorlardı.<br />
Orada, İsa'nın sağında, kolları dünyaya uzanmış... Camerlengo Car-lo Ventresca duruyordu.<br />
f W<br />
509<br />
Dan Brown<br />
125<br />
Robert Langdon artık düşmüyordu.<br />
Terör sona ermişti. Acı duymuyordu. Hatta rüzgâr bile uğuldamıyor-du. Sadece, sanki sahilde<br />
huzurla yatıyormuş gibi, suyun yatıştırıcı şırıltı sesi duyuluyordu.<br />
Langdon farkındalık seviyesinde yaşadığı çelişkiyle, bunun ölüm olduğunu sezinledi. Ona<br />
büsbütün sahip olan uyuşukluğun kendini almasına izin verdi. Bu hissin, gideceği yere kadar<br />
kendisini de beraberinde götürmesine izin verdi. Duyduğu acı ve korku geçmişti, hiçbir<br />
suretle yeniden aynını yaşamak istemiyordu. Aklında kalan son hatıra, cehenneme yakışacak<br />
türdendi.<br />
Al beni. Lütfen...<br />
Ama ona huzur veren şırıltı, aynı zamanda onu hayata geri çekiyordu. Onu bir rüyadan<br />
uyandırmaya çalışıyordu. Hayır! Bırak beni! Uyanmak istemiyordu. Yaşadığı saadetin<br />
etrafında şeytanların toplandığını, sevincini parçalamak için yumrukladıklarını hissetti.<br />
Bulanık şekiller etrafında dönüyordu. Sesler bağrıştı. Rüzgâr esti. Hayır, lütfen! Mücadele<br />
ettikçe, daha da fazla öfkeleniyordu.<br />
Sonra, huysuz bir şekilde, yeniden yaşamaya başladı...<br />
510<br />
Melekler ve Şeytanlar<br />
Helikopter baş döndürücü bir yükselişe geçmişti. Langdon içeride kapana kısılmıştı. Açık<br />
kapının ötesindeki Roma ışıkları, her geçen saniye biraz daha uzaklaşıyordu. Yaşama<br />
içgüdüsü ona kutudan hemen kurtulmasını söylüyordu. Langdon kutunun yarım mil<br />
düşmesinin yirmi saniyeden daha az süreceğini biliyordu. Ama insanlarla dolu bir şehre<br />
düşecekti.<br />
Daha yukarı! Daha yukarı!<br />
Langdon şimdi ne kadar yukarıda olduklarını düşündü. Küçük pervaneli uçakların yaklaşık<br />
dört millik irtifa kazanabildiklerini biliyordu. Helikopter şu anda bunun büyük bir kısmını kat