harun3007@gmail.com Kitabin OrîjInal Adi YayinHaklari ... - Kitabxana
harun3007@gmail.com Kitabin OrîjInal Adi YayinHaklari ... - Kitabxana
harun3007@gmail.com Kitabin OrîjInal Adi YayinHaklari ... - Kitabxana
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
düşündü. Yumruklarını sıktı. Çeşme mükemmeldi.<br />
Meydanın diğer tarafındaki ara sokakta siyah bir karavan belirdiğinde saat henüz 22.46 idi.<br />
Araç farlarını söndürmemiş olsaydı, Langdon dönüp bir daha bakmayacaktı. Karavan, ay<br />
ışığının aydınlattığı körfezdeki köpekbalığı gibi meydanın çevresinde döndü.<br />
Langdon, Azize Agnes Kilisesi'nin geniş merdivenlerinin gölgesinde Çömelerek saklandı.<br />
Meydana göz gezdirirken nabzı yükseliyordu.<br />
Karavan iki tur attıktan sonra, Bernini'nin çeşmesine doğru yaklaştı. Yan tarafı çeşmenin<br />
suyuyla ıslanmcaya kadar yanlamasına yaklaşarak, havuz teknesiyle aynı hizaya geldi. Sonra<br />
park etti. Kayarak açılan kapısı, köpüren suların sadece birkaç santim üstünde duruyordu. Sis<br />
dalgalar halinde yükseldi.<br />
Langdon'ın içine huzursuzluk verici bir şeyler doğuyordu. Haşhaşin e*ken mi gelmişti<br />
Karavanla mı gelmişti Langdon, katilin kurbanını San Pietro'da olduğu gibi yayan getirerek,<br />
açık alanda ateş etmesine ola-nak sağlayacağını düşünmüştü. Ama eğer Haşhaşin bir<br />
karavanla geldiyse, durum değişmişti.<br />
Karavanın kapısı birden kayarak açıldı.<br />
415<br />
Dan Brown<br />
Karavanın zemininde, acılar içinde çıplak bir adam yatıyordu. A.da metrelerce ağır zincire<br />
dolanmıştı. Demir halkaları üstünden atmaya c lıştı, ama zincirler çok ağırdı. Zincirlerden biri<br />
atın gemi gibi adamın a zindan geçiyor ve feryatlarını bastırıyordu. Langdon ikinci figürü kte<br />
anda gördü. Karanlıkta, esirin arkasında dolaşırken son hazırlıklarını y pıyor gibiydi.<br />
Langdon harekete geçmek için sadece saniyeler kaldığını biliyordu<br />
Silahını alarak, ceketini çıkardı ve yere bıraktı. Tüvit ceketinin kendisine engel olmasını<br />
istemiyordu, ayrıca Galileo'nun Diagramma 'sini suyun yakınında bir yerlere götürmeye hiç<br />
niyeti yoktu. Belge burada daha güvenli ve kuru kalacaktı.<br />
Langdon sağ tarafından ayağa kalktı. Çeşmenin etrafından dolaşarak, karavanın tam karşısına<br />
geçti. Çeşmenin heybetli süslemeleri onu saklıyordu. Doğruca havuz teknesinin yanma koştu.<br />
Gürüldeyen suların. ayak seslerini bastırmasını ümit ediyordu. Çeşmenin yanına vardığında.<br />
kenarına tırmanarak, köpüklü havuzun içine atladı. ^<br />
Su beline geliyordu ve buz gibi soğuktu. Langdon dişlerini sıkarak, suyun içinde ilerledi.<br />
Havuzun zemini kaygandı, uğur getirmesi için atılan bozuk paralarla daha da tehlikeli hale<br />
gelmişti. Langdon uğurdan daha fazlasına ihtiyacı olduğunu sezinliyordu. Pus, etrafında<br />
yükselirken, silahının titremesine neden olan şeyin soğuk mu, yoksa korku mu olduğuna<br />
merak ediyordu.<br />
Havuzun ortasına geldiğinde sol tarafa gitti. Mermer şekillere tutunarak güçlükle yürüyordu.<br />
Büyük bir at heykelinin arkasına saklandı ve başını uzatıp baktı. Karavan sadece beş metre<br />
uzağındaydı. Haşhaşin karavanda yere çömelmiş, açık kapıdan çeşmeye atmaya hazırlandığı<br />
zincirlere dolanmış kardinali tutuyordu.<br />
Beline kadar suyun içindeki Robert Langdon silahını kaldırarak sislerin arasından çıkarken,<br />
kendini son duruşunu alan bir çeşit su kovboyu gibi hissediyordu. "Kıpırdama." Sesi<br />
silahından daha sağlam çıkmıştı.<br />
Haşhaşin başını kaldırıp baktı. Bir an için, hayalet görmüş gibi ser-semlemişe benziyordu.<br />
Ardından dudaklarında şeytani bir tebessüm belirdi. Teslim olarak kollarını yukarı kaldırdı.<br />
"Buraya kadarmış."<br />
"Karavandan dışarı çık."<br />
"Islanmışa benziyorsun."<br />
416<br />
Melekler ve Şeytanlar<br />
"Erkencisin."<br />
"Ödülüme dönmek için sabırsızlanıyorum."