harun3007@gmail.com Kitabin OrîjInal Adi YayinHaklari ... - Kitabxana
harun3007@gmail.com Kitabin OrîjInal Adi YayinHaklari ... - Kitabxana
harun3007@gmail.com Kitabin OrîjInal Adi YayinHaklari ... - Kitabxana
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Melekler ve Şeytanlar<br />
Langdon, şişman kadının minyatür paraşüte benzeyen şeyi kullanan k kişi olduğunu fark<br />
etmişti. Üstüne sarmalanan kumaş kadının üstünce oyuncak gibi dalgalanıyordu. Langdon,<br />
Kohler'a, "Küçük paraşüt ne cin9" diye sordu. "Çapı bir metreden fazla olamaz."<br />
Kohler, "Sürtünme," dedi. "Fanın onu kaldırabilmesi için aerodinamiğini azaltıyor." Yeniden<br />
koridordan aşağı gitmeye başlamıştı. "Bir metrekarelik sürtünme, düşen bir bedeni yaklaşık<br />
yüzde yirmi oranında yavaşlatır."<br />
Langdon anlamadan başını salladı.<br />
O gecenin ilerleyen saatlerinde, yüzlerce kilometre ötedeki bir ülkede, bu bilginin hayatım<br />
kurtaracağını asla tahmin edemezdi,<br />
39<br />
Dan Brown<br />
t<br />
'''¦ IV<br />
'ti<br />
8 t<br />
ibik<br />
Kohler ile Langdon CERN ana binasının arkasından, İsviçre'nin kuvvetli güneş ışığına<br />
çıktıklarında, Langdon eve götürüldüğünü sandı. Önünde duran manzara herhangi bir seçkin<br />
üniversite kampusuna benziyordu.<br />
Çimle kaplı bir bayır, tuğla lojmanlarla yürüyüş yollarının oluşturduğu avlular arasında<br />
akçaağaç kümelerinin göründüğü geniş bir ovaya doğru iniyordu. Akademisyen<br />
görüntüsündeki bireyler, ellerindeki kitap yığınlarıyla binalara aceleyle girip çıkıyorlardı. Bu<br />
okul havasını vurgulamak istercesine, uzun saçlı iki hippi, lojman pencerelerinin birinden<br />
yayılan Mahler'in Dördüncü Senfonisi eşliğinde frizbi oynuyorlardı.<br />
Kohler tekerlekli iskemlesini patikadan binalara doğru sürerken, "Bunlar bizim<br />
lojmanlarımız," dedi. "Burada üç binden fazla fizikçi bulunuyor. CERN tek başına, tüm<br />
dünyadaki zerrecik fizikçilerinin -dünyadaki en parlak zekâların- yansını çalıştırır. Almanlar,<br />
Japonlar, İtalyanlar, Hollandalılar, ne ararsan. Fizikçilerimiz beş yüzden fazla üniversiteyi ve<br />
altmış milliyeti temsil ediyor."<br />
Langdon şaşırmıştı. "Nasıl anlaşıyorlar" "İngilizce elbette. Bilimin evrensel dili."<br />
Langdon o ana dek hep matematiğin bilimin evrensel dili olduğunu duymuştu, ama<br />
tartışamayacak kadar yorgundu. Vazifesini yaparak patikada Kohler'ı takip etti.<br />
40<br />
Melekler ve Şeytanlar<br />
Yolun yarısına vardıklarında, bir adam koşarak yanlarından geçti. r jydi5i tişörtte şu mesaj<br />
yazılıydı: got yoksa, zafer de yoki Langdon ardından hayretle baktı. "Got mu" Kohler,<br />
"Genel Oluşturulmuş Teori," diyerek espri yaptı. "Her şeyin<br />
teorisi."<br />
Langdon, "Anlıyorum," dedi ama hiçbir şey anlamamıştı.<br />
"Zerrecik fiziğine aşinalığınız var mı Bay Langdon"<br />
Langdon omzunu silkti. "Genel fizikten anlıyorum... düşen vücutlar oibi şeyler." Tramplen<br />
atlamada yıllar boyunca edindiği tecrübe ona, yerçekiminin muazzam kuvvetine karşı derin<br />
bir saygı duymayı öğretmişti. "Zerrecik fiziği atomları inceliyor, öyle değil mi"<br />
Kohler başını iki yana salladı. "Bizim uğraştığımız şeyle karşılaştırıldığında, atomlar<br />
gezegenler gibi görünür. Biz bir atomun çekirdeği ile ilgileniyoruz, yani bütünün on binde biri<br />
büyüklüğünde bir şeyle." Yeniden öksürdü, sesi hasta gibiydi. "CERN'deki kadın ve erkekler,<br />
zamanın başlangıcından beri sorulan aynı sorulara cevap bulmak için buradalar. Nereden<br />
geldik Neden meydana geldik"