30.01.2015 Views

harun3007@gmail.com Kitabin OrîjInal Adi YayinHaklari ... - Kitabxana

harun3007@gmail.com Kitabin OrîjInal Adi YayinHaklari ... - Kitabxana

harun3007@gmail.com Kitabin OrîjInal Adi YayinHaklari ... - Kitabxana

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

olduğunu söyleyerek şakalaşırlar-dı. Yılan, Komutan Olivetti idi. Rocher da yılan kadar<br />

öldürücüydü, ama en azından onun geldiğini görebilirdin.<br />

Rocher'in adamları, son aldıkları bilgi yüzünden tansiyonları birkaç :'; basamak yükselmiş<br />

olsa da, hiç kıpırdamadan hazır olda duruyorlardı.<br />

Acemi Teğmen Chartrand sıranın en sonunda durmuş, adayların, orada bulunmaya hak<br />

kazanamayan yüzde 99'u arasında kalmış olmayı diliyordu. Yirmi yaşındaki Chartrand,<br />

timdeki en genç muhafızdı. Vatikan Şehri'ne geleli henüz üç ay olmuştu. Oradaki herkes gibi<br />

Chartrand da, İsviçre Ordusu'nda eğitim almış ve Roma yakınlarındaki gizli kışlalarda yapılan<br />

ağır Vatikan taliminden geçmeden önce, Bern'de iki yıl süren<br />

247<br />

Dan Brown<br />

Ausbildung'a devam etmişti. Yine de eğitimini aldığı hiçbir şey onu böyle bir krize<br />

hazırlamamıştı.<br />

Chartrand ilk başta brifingin bir tür garip eğitim alıştırması olduğunu sanmıştı. Fütürist<br />

silahlar mı Eski tarikatlar mı Kaçırılan kardinaller mi Sonra Rocher, onlara aranan silahın<br />

canlı bağlantı görüntülerini iz-lettirmişti. Bunun bir alıştırma olmadığı ortadaydı.<br />

Rocher, "Harici manyetik parazitlenmeyi ortadan kaldırmak için," diyordu. "Belirli bölgelerde<br />

elektriği keseceğiz. Dörtlü takımlar halinde hareket edeceğiz. Görmek için kızılötesi gözlükler<br />

takacağız. Keşif, üç omun altında akım alanına ayarlı, geleneksel gizli mikrofon<br />

tarayıcılarıyla yapılacak. Sorusu olan"<br />

Hiç yoktu.<br />

Chartrand'ın aklı karmakarışık olmuştu. "Peki ya vaktinde bulamazsak ne olacak" diye sordu,<br />

o anda hiç sormamış olmayı dileyerek.<br />

Kır sakal, kırmızı beresinin altından ona baktı. Sonra grubu kasvetli bir selamla dağıttı.<br />

"Uğurlar olsun."<br />

248<br />

Melekler ve Şeytanlar<br />

/<br />

60<br />

Vittoria ve Langdon, Pantheon'un iki blok ötesinde, şoförleri ön koltuklarda uyuyan bir dizi<br />

taksinin yanından geçiyorlardı. Ebedi Şe-hir'de şekerleme saati de ebediydi; eski İspanya'dan<br />

çıkan öğle uykusunu uyumaya dünden razıydı.<br />

Langdon düşüncelerini toplamaya çalışıyordu, ama durum mantıklı bir şekilde<br />

kavranamayacak kadar tuhaftı. Altı saat önce, Cambridge'de derin ve rahat bir uyku<br />

çekiyordu. Şimdi, Avrupa'da eski devlerin gerçeküstü savaşına yakalanmıştı, Harris tüvidinin<br />

içinde bir yarı otomatik taşıyor ve henüz tanıştığı bir kadınla el ele tutuşuyordu.<br />

Vittoria'ya baktı. Dikkatini dümdüz ileriye vermişti. Elini kavrayışında bir güç vardı;<br />

bağımsız ve azimli bir kadının gücü. Parmaklan, onunki-leri özgüvenden kaynaklanan bir<br />

rahatlıkla kavramıştı. Tereddütsüzdü. Langdon, ondan gittikçe daha fazla etkilenmeye<br />

başladığını hissetti. Kendine gel, diye düşündü.<br />

Vittoria huzursuzluğunu hissetmişti. Başını çevirmeden, "Rahatla," dedi. "Yeni evliler gibi<br />

görünmemiz gerekiyor."<br />

"Ben rahatım."<br />

"Elimi eziyorsun."<br />

Langdon'ın yüzü kızardı ve elini gevşetti.<br />

"Gözlerinle nefes al," dedi.<br />

"Efendim"<br />

249<br />

Dan Brown<br />

"Kasları gevşetir. Buna pranayama denir."

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!