30.01.2015 Views

harun3007@gmail.com Kitabin OrîjInal Adi YayinHaklari ... - Kitabxana

harun3007@gmail.com Kitabin OrîjInal Adi YayinHaklari ... - Kitabxana

harun3007@gmail.com Kitabin OrîjInal Adi YayinHaklari ... - Kitabxana

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Langdon, Kohler'a sorgulayan gözlerle baktı. "Mucizeler mi" Buradaki "mucize" sözcüğü<br />

elbette Harvard'daki Fairchild Fen Binası civarında kullanılan kelimeyle aynı anlamda<br />

değildi. Mucizeler İlahiyat Fakültesinin işiydi.<br />

Kohler, "Sesiniz kuşkulu geliyor," dedi. "Ben sizin dini simgebilimci olduğunuzu<br />

sanıyordum. Mucizelere inanır mısınız"<br />

Langdon, "Mucizeler konusunda kesin fikrim yok," dedi. Özellikle de fen laboratuvarlarında<br />

meydana gelenler konusunda.<br />

"Belki de mucize yanlış kelimeydi. Sizin dilinizle konuşmaya çalışıyordum."<br />

"Benim dilim mi" Langdon birden rahatsız olmuştu. "Sizi hayal kırıklığına uğratmak<br />

istemem ama bayım, ben dini simgebilimle uğraşıyorum... ben bir akademisyenim, papaz<br />

değil."<br />

Kohler aniden yavaşlayarak döndü, bakışları biraz yumuşamıştı. "Elbette. Ne kadar budalaca<br />

davrandım. Belirtilerini saptamak için insanın kanser olması gerekmez."<br />

Langdon konunun bu şekilde kapatıldığını daha önce hiç duymamıştı.<br />

Koridorda ilerlerken Kohler başını salladı. "Sanırım siz ve ben birbirimizi son derece iyi<br />

anlayacağız Bay Langdon."<br />

Nedense Langdon bundan şüphe duyuyordu.<br />

ikisi birlikte koştururlarken, Langdon ileriden gelen derin bir güm-rtü hissetti. Attığı her<br />

adımla birlikte ses daha da belirginleşiyor, du-<br />

37<br />

Dan Brown<br />

varlarda yankı yapıyordu. Önlerinde uzanan koridorun sonundan ge]n gibiydi.<br />

Bağırmak zorunda kalan Langdon sonunda, "Bu ne" diye sordu. &w, bir yanardağa<br />

yaklaşıyorlarmış gibi hissediyordu.<br />

Koliler, "Serbest Düşüş Tüpü," diye cevap verirken, boğuk sesi hjc çaba göstermesine gerek<br />

kalmadan duyulmuştu. Başka açıklama yapma-di.<br />

Langdon da sormadı. Oldukça yorulmuştu, Majrimilian Kohler ise misafirperverlik ödülü<br />

almaya hevesli görünmüyordu. Langdon kendine orada bulunuş sebebini anımsattı. Illuminati.<br />

Bu dev tesiste bir ceset \ ardı... görmek için 5000 kilometre yol kat ettiği bir sembolle<br />

damgalanma bir ceset.<br />

Koridorun sonuna yaklaştıklarında, Langdon'ın tabanlarında titreşimler yaratan gürültü<br />

.neredeyse kulakları sağır edecek bir hal almıştı, Köşeyi dönünce, sağ tarafta bir seyir galerisi<br />

belirdi. Eğimli bir duvara, denizaltı pencerelerine benzeyen dört kalın camlı kapı<br />

yerleştirilmişti. Langdon durarak bu camlardan birinden içeri baktı.<br />

Profesör Robert Langdon hayatı boyunca birtakım tuhaf şeyler görmüştü ama bu aralarında en<br />

tuhaf olanıydı. Halüsinasyon gördüğünden şüphelenerek gözlerini birkaç kez açıp kapattı.<br />

Çember şeklinde dev bir odaya bakıyordu. Odanın ortasında, ağırlıksız gibi süzülen insanlar<br />

vardı. Üç tane. İçlerinden biri el sallayarak havada takla attı. Tanrım, diye düşündü. Oz<br />

ülkesindeyim.<br />

Odanın zemini iç içe girmiş ızgaralardan oluşmuştu, sanki dev bir kümes teli döşenmişti.<br />

Izgaranın altından büyük bir pervanenin bulanık-laşmış metalik şekli görünüyordu.<br />

Onu beklemek için duran Kohler, "Serbest Düşüş Tüpü," dedi. "Kapalı mekânda yapılan<br />

paraşütsüz hava gösterisi. Stresten kurtulmak için. Burası dikey rüzgâr tüneli."<br />

Langdon şaşkınlıkla bakıyordu. Serbest düşüş yapanlardan biri, obez bir kadın, pencereye<br />

doğru hareket etti. Hava akımlarıyla hırpalanıyordu ama yine de sırıttı ve Langdon'a<br />

başparmağını yukarı kaldırarak işaret yaptı. Langdon belli belirsiz gülümseyerek hareketine<br />

karşılık verirken, bu hareketin erkek cinsel gücü için antik çağlarda kullanılan sembol<br />

olduğunu kadının bilip bilmediğini merak ediyordu.<br />

38<br />

i.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!